- Kategori
- Ben Bildiriyorum
İstanbul' a deprem yaklaşıyor
Bir çok araştırma ve hocalarımın verdiği fikirler karşısında, bir jeolog olarak yaklaşan deprem gerçeğini bir kere daha hatırlatmak isterim. Jeoloji biliminin en önemli araştırma konusu olan deprem, her yıl binlerce insanın yaşamını yitirmesine ve büyük maddi kayıplara yol açmaktadır. Depremi basit bir dile indirgersek, yerkürenin üst kısmında, uzun bir zaman aralığında biriken gerilmelerin, kayaç içerisinde ani boşalmasından meydana geldiğini söyleyebiliriz. Bunun sonucunda bahsettiğimiz yırtılmalar (faylar), depremin üzücü göstergeleridir. Yüzünüze atılan bir çizik gibi, kalıcı ve gitmeyen izler bırakır.
Biz mühendis, araştırmacılar ve büyüklerimiz, yıllardır sürmekte olan bilimsel verilerin dikkate alınma çağrıları ile İstanbul' un kaçınılmaz fay üçgenlerini, Türkiye' nin deprem gerçeğini her defasında hatırlatmak zorundayız.
Özetlersek;Depremin adı soyadı; P ve S dalgaları. Kayaları geren ve sıkıştıran P dalgaları depremin ilk darbesini vuruyor. Bu dalagaları, daha yavaş ve çoğunlukla daha yıkıcı olan, kayaçları yatayda sağa sola sallayan S dalgaları izliyor. S dalgaları yapılan temelleri sökebiliyor ve suya doygun zemini adeta çölde kayan kumu andıran bir karışıma dönüştürerek binaların yana yatmasına yol açıyor. P ve S dalgaları yüzey dalgaları üreterek köprüleri yerle bir edebiliyor, pencereleri çatlatabiliyor veya hiç hissedilmeden gelip geçebiliyorlar.
1894 yılında İstanbul'da adalarda meydana gelen depremde gözlenen fay hattı şu anki korkulan depremin neden olduğu fay hattı olarak düşünülmektedir. Fakat bazı bilimadamları Mudanya'dan Bandırma'ya giden başka bir hattan söz etmektedirler. Burada geçtiğimiz hafta gözlenen ufak sarsıntıda 5 km lik bir alanda 5 cm'lik bir alanın oynadığı saptanmıştır. Bu demek oluyor ki büyüyen alanın getirdiği depremin tektonik açıdan hareketi daha büyük olacaktır. Eğer adaların tetiklediği bir deprem olsaydı Mudanya ve Gemlik bir hareketlenmeye tanıklık etmeyeceklerdi. Bu demek oluyor ki İstanbul'un beklenilen fay hatlarının birden fazla olmaktadır.
Gerçek acı ama kaçınılmaz. 50 yıl süre ve beklenilen şiddet : 7.00 ve üstü.
Depremin önceden bilindiği ve teknolojinin Türkiye içerisinde yavaş ilerlediğini, fedakarlık ve yardım severliliğimizle kapatamayacağımız da bir gerçek. Amatör çalışmaların sürdüğü önceden bilgi edinebilme (Radon gazı yöntemi) bizlere gelecekde bir ışık göstermektedir. Bizlere düşen görev ise ortada.
Gerçeklerle yüzleşmek ve yaşayabilmek insan olmanın en büyük kuralıdır fikrimce. Bilime önem verilmesi dileğimle.
Jeoloji Mühendisi
Banu Çolak