Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

İstanbul, Fenerbahçe parkı ve Romantikada eşim ve ben

İstanbul, Fenerbahçe parkı ve Romantikada eşim ve ben
 

Romantika


18.05.2011 günü için eşim’le Emirgan parkında gezmek üzere;
Şubat-Mayıs arası çicekleri açan, Siyah, Beyaz, Kırmızı, Sarı gibi renk renk lalerin resimlerini çekmek için o gün karar vermiştik. Ama malesef kısmet olmadı. Bir gün önce güneşli, sıcak olan hava ertesi gün bulutlu, puslu zaman zamanda yağmurlu idi. Bizde Evimize yakın olan, Fenerbahçe parkına gitmeye ve romantika’da sabah kahvaltı yapmaya karar verdik.. Saat 10.00 sularında Fenerbahçe parkına geldik..  

Fenerbahçe parkı; Kadıköy’ün en havadar, en yeşil ve en özenli parkı. Erken saatlerde yapılacak en uygun şey; kahvaltılıkları alıp masalı banklardan birine kurulmak, termostaki çay bayatlayana ve güneşte bayılana kadar gazetelerini okumak. Park’a öğleden sonra gitmenin en değişmez amacı, bayramlık giysiler içinde iki dirhem bir çekirdek gecelere akmak olmalı sanırım.  

Sağınız solunuz, Bağdat Caddesi’nden sıkılıp temiz hava solumak isteyen genç yaşlı insanlarla dolu oluyor. Akşam saatleri ise daha çok, televizyon karşısında kuruyemiş yemekten sıkılan ailelerler ve tıpkı gün ışığında olduğu gibi deniz kenarında yer bulup, mehtaba karşı romantik bir bahar gecesi geçirmek isterler. Biz gece kalmayacağımız için, Mehtap’ı seydeymek gibi bir şanşımızda yok. İstanbul’un Asya Yakasında, şehrin denizle kucaklaştığı Fenerbahçesi Yarımadası, 1990 yazında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından baştan aşağı düzenlenerek bir çiçek bahçesine dönüştürülmüş ve tüm Istanbullular’ın en gözde rekreasyon alanlarından biri haline getirilmiş, Yarımadanın içerisine, denizin kıyısına, camlı bir iç bahçe olarak eklenmiş Romantika, şu günlerde yenilenen Türk ve dünya mutfağından seçme lezzetlerini misafirlerine sunan, bu nezih yere gittik.  

Romantika cafe, Fenerbahçe burnundaki parkın içinde, güzel manzaralı bir yer, mermer masalarda kahvaltımız için, ev yapımı reçeller, doğal yumurtalar ve mekanın kendi pastahanesinde ürettiği taze poğaçalar ve kekler, benim için olmazsa olmaz sıcak çayımı söyledik..  

Eşim çok uzun zaman istanbulda kaldığı için, bana bir yandan buranın tarihcesini anlatmaya başladı.
Fenerbahçe yarımadasındaki Romantika Parkı, bir Turing işletmesi ve Çelik Gülersoy imzası taşıyor. İstanbul'luların, Çelik Gülersoy ismini çok iyi bilmesi gerek. Kendisi, İstanbul`a gönül vermiş, hatta sadece gönül vermekle de kalmamış; ömrünü bu şehirdeki birçok tarihi yapıya ve mekana tekrar hayat kazandırmaya adamış; kültürüyle, bilgisiyle ve görgüsüyle gerçek bir beyefendi.  

Jandarma komutanı babasının doğu hizmeti sırasında Hakkari`de doğan Gülersoy, 3 yıl sonra ailesiyle birlikte İstanbul`a yerleşir. 1958`de Hukuk Fakültesi`ni bitirir. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu`nun çeşitli hizmetlerinden sonra 1965`de kurumun genel müdürlüğünü üstlenir. Kuruluşu yeni baştan organize ederek ulusal bir çapa kavuşturur. Ülke ve dünya çapında ün yapan bir dizi parklar, restorasyonlar, teknik servisler ve film hizmetleri gerçekleştirir. Yıllarını İstanbul`u güzelleştirmeye adayan Gülersoy`un eski İstanbul`a duyduğu özlem gözlerinden okumak hiç de zor değil. diye devam etti…  

Daha sonra, leptopumuz yanımızda oldugu için, bağlantı olup olmadığını sorduk, oturduğumuz masada olmadığını öğrendik. Onun içinde başka bir masaya geçtik.  

Burada çok güzel bir sürprizle karşılaştım, Ortaokul öğretmenim Rüküye hanım karşı masada otuyordu. Yine yan masamızda yakından tanığım, bir çok toplantılarda konuşmacı olarak dinlediğim, Adapazarı doğumlu, Türk tıp doktoru ve yazar , Dr. Erdal Atabek bey vardı. Hem ögretmenimi ve Erdal hocamı görmek beni de çok mutlu etti..  

Sonra eşimle parkı gezmek için romantikadan ayrıldık. O kadar mutluydum ki. Eşiminin yanağından öperek, kendisine teşekkür ettim, bana bu güzel yerleri gezdirdiği için, el ele tutuşarak parkta gezmeye başladık…  

Eşim erguvan ağacının önüde resimlerimi çekti..  

Erguvan  

Baharın gelişiyle yollar, parklar şenlenir,
Çiçeklerinin görüntüsü narin ve utangaçtır
Yüzünü gizlemek ister gibi,
Ihlamur, leylak, monalya’ların
Seni kıskandığı hisedersin,
Mor, kırmızı ve mavi arasında renginle..
Erguvanım..
Senin güzelliğini hatırladıgım için de,
Bu sabah zor tutuyorum kendimi ağlamamak için,
Hayellere dalıyorum, uçuk düşüncelerim anlamsız,
Bu şehirde beni bekleyen biri kalmadı diye,
Yürüdüğüm yollar,
İlk kez karşılaştığımız,
Kız kulesi bile yabancı..
Kırılmış, küsmüş, dargın bakıyor bana..
Ahhhh güzel erguvanım..
Sende benim gibi İstanbulu sevdigim halde,
Hayallerim şehri derken,
Yinede hüzün dolar yüregimize..
Zeytini, inciri, bademi, sakız ağaçları olan,
Ben Sana Mecburum şiirini
Atilla ilhan’dan dinlerken radyoda
Kordon boyu, Karşıyaka, kemeraltısı ile
Seni hayal ederim güzel İzmir`de
Yıldız gibi parlayan yeşil gözlerinle..
Yaşadığım güzel anılarımızla
Sen gelirsin her zaman aklıma.
Seni deliler gibi sevdiğim gelir...
Son dileğim nedir biliyor musun?
Gözlerimi kapamış senli-benli hayaller kurarken,
Gözlerimi açtığımda yanımda olman...
Erguvan Ağaçının altında bu yazdığım
Şiirimi seninle birlikte okumak..  

Gerçekten çok temiz, düzenli bir parktı. Sakız ağacı. Servi ağacları, erguvanlar, yemyeşil bakımlı çimler, ağaçlar, düzenli rengarenk çiçekleri olan güzel bir park.  

Sonra yine, Çelik Gülersoy anıtı ve Yahya Kemal Beyatlı’nın şiir’i önünde resmimi çekti... Bakın ne diyor dizelerinde;  

Yahya Kemal Beyatlı – Fenerbahçe  

Dün Fenerbahçe`de gördüm
İri bir zümrüt içindeydi bahar...
Bir mücevherde yalan bir cennet
Görünür;
Çağlayanlar dökülür yüksekten.
Çeşmelerden su akar rengarenk...
Göğe ser çekmiş ağaçlar yücelir.
Bu mücevherde fakat
Vatanın en gerçek
En sevilmiş ve gezilmiş yeri var;
Üç taraftan denizin sardığı yer.
Bu büyük zümrütte
Varsa her aşkın uzun hatırası,
Varsa her sevgili , her sevdalı,
Varsa engin geceler, gündüzler,
Bu derin zümrütte
Biz de cananla beraber varız.  

Evet; yol boyu yavaş yavaş el ele yürümeye, sohpet ede ede, böylece Kalamış marina geldik, yine günü anısı için resimlerim çekildi, el ele, göz göze mutlu ve huzurlu geçen günümüzü. Güzel bir yemekle baş başa geçirmek için, Rahmetli büyük üstad Münir Nurettin Selçuk Cad adını almış, Kalamış Yat Limanında, Kalamış Develi lokantasına geldik. Türk yemek ve tadları, nefis bir biçimde lezzetler ile, patlıcan salata, abbugannuş, muhammara, tereyağlı humus, çiğ köfte, içli köfte, ezme salata, pilaki, künefe ve daha neler neler…  

Yine eşimin sohbetleri, espirileri vede yemek sonu, gelen türk kahvesi, çaylar izledi ve böylecede, İstanbul’da dolu dolu geçen unutulmaz bir gündü…..
Develi lokantasında cıktık, yağmur atıştırmayada başlamıştı. Hızlı hızlı adımlarla, yola dogru yürüdük. Uzun uğraştan sonra bir taksi bulduk, evimize gitmek için yola koyulduk..
Yoğun, stresli, hayat temposu içinde kaçırdığımız güzellikleri, bana yaşatan canım eşime teşekkür ediyorum..  

Hikmet Metin Çavdar
 

 
Toplam blog
: 38
: 839
Kayıt tarihi
: 02.07.11
 
 

1952 yılında Bursa'da doğdum, uzun süre yönetlcilik ve Sendika Başkanlığı yaptım. Politika Gazete..