Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İstanbul’a bahar geldi

İstanbul’a bahar geldi
 

“Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün

Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün

Güller gülerek sesleniyor bülbüllere:

Susun, susarak doğayı görün.”

Mevlana


Birkaç gündür İstanbul’un sokaklarında geziniyorum. Ağaçlar, kışın beyaz gelinliğini giyemedi ama şimdilerde beyaz, pembe elbiselerini giyinmişler. Rüzgârda nazlı nazlı kırıtıyorlar.

Yapraklar aynı sonbaharda olduğu gibi önce kızarıyor, sonra yeşile dönüyor. Güneş ışıkları yaprakların üzerinde çılgınca dans ediyor.

Kurumuş dallar an be an değişiyor, kuşlar en güzel şarkılarını söyleyerek havada dönüyor.

Kaçınılmaz son, küresel ısınma hızla dünyanın her yerine dağılıyor. Biz de bu hızı artırmak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Atmosfere gönderdiğimiz bilumum zehirli zehirsiz atık gazlarla delinen ozon tabakasını genişletiyoruz. Sonra adına uzman dediğimiz birçok insan da gazetelerde, televizyonlarda konuşuyorlar. Biz de dinliyoruz. Sonra dönüyoruz arkamızı gidiyoruz…

İstanbul’a ise bahar geliyor. Ağaçlar pembe beyaz çiçeklerini açmışlar, yapraklarda ha çıktım ha çıkacağım diye koşturup duruyorlar, o yeşilin tonunu ise görmek gerek…

Yıllar önce böyle bir bahar havasında Çatalzeytin’e gitmiştim. Akşam saat 19.00 da yola çıktık. Yanımda da ilkokul öğretmenim Esat öğretmenimin kızı vardı. Gece boyunca uyuduk. Güneşin ilk ışıkları Yaralıgöz’ün üzerinde oynaşırken gözlerimizi açtık. Yolun iki tarafı çam ağaçları ile bezenmişti. Otobüsümüz nazlı nazlı çamların arasından süzülüp gidiyordu. Biz elimizde fotoğraf makinelerimiz çılgınca resim çekiyoruz.

Yaralıgöz’deki parkta otobüsümüz duruyor. Otobüsteki yolcular hep beraber iniyoruz, hemen Yaralıgöz’ün buz gibi suyunun aktığı çeşmeye koşuyoruz. Banklarda oturup tertemiz havayla ciğerlerimizi dolduruyoruz. Otobüsün şoförü “Artık kalkıyoruz” diye seslenince otobüse biniyoruz.

Bu kez gökleri delen meşe ağaçlarının arasına dalıyor otobüsümüz. Yeni fışkıran meşe yapraklarının, çimenlerin renklerini belleğime ve fotoğraf makinemin içine kaydetmeye çalışıyorum. Sarı kır çiçekleri, rengârenk çuha çiçekleri doldurmuş her yeri. Toprak uyanırken güneş ışıkları raks ediyor ağaçların, çiçeklerin, çimenlerin her yerinde. Doğanın müziği ise ağaçların dallarının arasında hışırdıyor, kuşlar ise ormanın kuytu yerlerinde oynaşıp duruyorlar.

Otobüsümüz Sırganlık’ı geçip Karamanlar’a doğru ilerlerken birden karşınıza deniz çıkıyor. Ama bu öyle değil. Tepenin iki tarafından denizi görüyorsunuz. Bir taraf Abana, diğer taraf Türkeli. Yeşilin ise bin bir tonu, mavi deniz karşında ve mavi gökyüzü üstünde, gözlerini yuvalarından fırlatacak biçimde açıyorsun. Bu görkemli manzarayı unutmamak için…

Ah İstanbul ah sokaklarına bahar geldi, ben nerelere gittim. Güneşi görüveren insanlar doldurmuş parkları, deniz kenarlarını…

Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde yalnız bir ağaç bembeyaz çiçekleri ile bana bakıyor. Koruyamadığımız değerlerden biri olan AKM de yıkılacakmış. Ne de çabuk eskitip tüketiyoruz her şeyi. Daha yapılalı 30 yıl olmuş. Oysa birçok ülkede tiyatro, opera binaları asırlık binalar. Hala ne bir opera binamız var ne de tiyatro binamız.

Karaköy’den Yeşilköy’e doğru sahilden gidiyoruz. Marmara Deniz’inin üzeri gemi dolu. Güneşi gören sahile inmiş.

Ben de çimenlerin üzerine yatıp tembellik yapmak istiyorum.

İstanbul’a bahar gelmiş.

Ağaçlar en şık elbiselerini giyinmeye başladılar gene…

Ben ise tembellik yapmak istiyorum…

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..