İstanbul'a bahar geldi

Bir Pazar günü

Nefis bir Pazar günü efil efil bir koku geliyor sahil tarafından, canımız çekiyor. Rakı kadehleri buğulanıyor ellerimizde. Karaköy sahillerinde martılar çığlık çığlığa, etraf ana baba günü. Ağaçlar çoktan yeşillenmiş fark etmemişim ,yaşamışım. İnsan azaltan bir sevdanın gölgesinden kurtulmaya çalışırken böylemi olur ?

Vakitlerden bir Pazar günü öğleden sonrası ….

Beşiktaş çarşı. Maç öncesi festival alanı gibi ortalık. Siyah beyaz her yer ……….

Gülümsüyorum, kalabalığa karışıyorum. Hayatımda ilk kez oynadığım iddia kuponunu yatırırken hayaller kuruyorum …

Beşiktaş;  yamalı sevdamın azaltan sevdamın acısını belki de en çok çağrıştıran isim. Bir zamanlar hayaller  kurulurdu Beşiktaş maçına gitmek için benimle………….

Bir cumartesi günü Fındıklı sahilinde iki tinerci kavga ediyor …

 Rüzgarın şiddeti, bulutların gölgesi içimi üşütüyor. İçim buz gibi zaten içim epeydir don tutmuş….

Sımsıcak çayımı içerken denize karşı düşünüyorum; .ben sevdamın peşine düşeli çok zaman olmuştu olmasına ama bu sevda azalttı gitgide beni. Sevdam yalnızlaştırdı. Sevdam hüzünlü sevişmelerden öteye geçemedi ve sevdamın  hep bir tarafı kırık öksüzdü . Böyle mi olmalı? diye çok sordum kendime sormasına ama azalttıkça azalttım kendimi,  cevabı bilmeme rağmen . Cevap korkuttu beni….

Bir Salı gecesi nefis bir bahar rüzgarı eserken ağaçların arasından dostlarla beraber oturuyorum 

İş güç bizim masada konuşulan,  gülüşler kavramalar ortak. Dostlarımı izlerken rahatım rahat olmasına ama  kalbim yarım yamalak;  bir yanım yaşıyor diğer yanım ölü. Buzluktan çıkmış bira bardağıma bakarken aklıma geliyor ; sevgimin o güzel  yüzünün  hayal olmaya mahkum olduğu ,  zaten bir hayalden öteye geçmemişken ….

Ahh azaltan sevdamın hüznünde ve özgürlüğümün huzurunda  yazıyorum şu an…

İstanbul ‘a bahar geldi……                                 

Pırıl pırıl,  kıvıl kıvıl, sımsıcak ve rengarenk  bir bahar gönlüme gelmesinden öte ……………

Galiba özgürüm ….

Ve galiba yaşıyorum yüzde yetmiş…..