İstanbul aşkı!

Bir Ankara’lı olarak İstanbul’a aşık olmamak mümkün değil.
Çünkü bir yağmur birikintisinde bile deniz özlemi gidermekteyiz buralarda, hatta yapay göl manzaralı evlere çuval dolusu paralar ödeyenlerimiz bile var!
Bense haz etmem bu tür aldatmacalardan, zaman gelir güneşe karşı koyamaz buhar olup uçarlar çünkü!
Ama İstanbul öyle mi?
Bizi kendine hayran bırakacak o kadar çok zenginliği var ki.

Asırlardır tüm güzelliğiyle dimdik ayakta ve herdaim görücülerine kucak açmış beklemekte!

Ben de bu çağrıya her defasında kanmaktayım nedense?

Hem de Ankara ile İstanbul arasında katettiğim mesafenin üç saat, Avrupa yakasına geçme süresinin ise yine üç saat olduğunu bile bile!

Her ne kadar sinirlensem de yine de toz kondurmadım hiç İstanbul’a!

Sırf hayallerimi bir kez daha gerçekleştirmenin hatırına!

Hem bu sevgim yüzünden de hep güzel duygular içinde geçmiştir tüm yolculuklarım!

Tıpkı geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiğim ziyaretimde olduğu gibi!

Ortaköyde bir çay bahçesinde küçücük bir bardak çaya, neredeyse koca bir semaver ücreti ödemem bile koymadı bana!

Hatta incecik bir tost’un, Ankara tarifesine göre neredeyse bir buçuk İskender fiyatına olması bile!

Sırf o eşsiz boğaz manzarasının hatırı için!