Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '11

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbul Boğazı ve 2. Boğaz projesi

İstanbul Boğazı ve 2. Boğaz projesi
 

2.Kanal kuzeydeki son yeşil alanların sonu olacaktır.


İstanbul deyince akla ilk gelen muhteşem güzelliğiyle Boğaziçidir. Dünyada bir eşi benzeri olmıyan, doğal güzellikleri ve özelliklerinin yanında, İst.Boğazı aynı zamanda dünyanın en riskli su yollarından biridir.  

Gemi ve tanker trafiğinin günlük 150 civarında olduğu düşünülürse , tehlikenin ne denli büyük olduğu görülür. İstanbul Boğazının bir özelliğide alt ve üst ters su akıntılarının olmasıdır. Ayrıca Boğazın girintili, çıkıntılı yapısı 12 keskin kıvrımın oluşumunu meydana getirmiştir. Bu kıvrımların açısı 45- 80 derece arasında değişir. Buda gösteriyor ki zor bir su yolu olduğudur, dolayısiyle herzaman gemi kazalarına ve özellikle petrol taşıyan tankerler büyük tehlike oluşturmuşlardır. 

Nitekim, 14 SAralık 1960 yılında Paşabahçe açıklarındaYunan bandıralı World Harmony ile Yugoslav bandıralı Peter Zoranic adlı iki tankerin çarpışması ardından sürüklenen Zoravic, İstinye Tersanesinde kızaktan yeni inen Denizcilik İşletmelerine ait Tarsus gemisine çarparak yanmasına neden oldu. Peter Zoraniç, Beykoz Selviburnunda karaya oturarak 54 gün yandı. Tarsus gemisi, bugün Beykoz Bel.sinin bulunduğu sahile çekildi ve orada parçalandı. Biz bunları gördük şahit olduk. 

İkici büyük tanker faciası ise, 15 Kasım 1979 da yaşandı. İndependenta adlı 165 bin dwtonluk Rumen tankeri ile Yunan kargo gemisi Evriali, Kumkapı ile Moda-Kadıköy mevkiinde çarpıştılar. O yıllarda Kadıköy Osmanağa Camisine yakın, Kadıköy vapur iskelesiyle beraber Marmarayı gören bir evde oturuyordum. Sabaha karşı patlamanın şiddetiyle uyandık, balkona çıktığımda alevler yüzüme vuruyordu. Denize yayılan petrol yanıyor ve yayılıyordu. İnsan çığlıkları, insanın yüreğini parçalıyordu. İlk akla gelen anarşik bir olayla karşı karşıya kaldığımız oldu. Halbuki büyük bir facia burnumuzun dibinde yaşanıyordu. Karaya oturan gemi, zaman zaman patladı ve bir aydan fazla yandı .  

Şahit olduğum bu iki olay, İstanbul'un ne denli tehlikelerle karşı karşıya olduğunu göstermesi açısından önemlidir. İstanbul Boğazı'ndaki deniz trafiğinin taşıdığı risk azaltılmalıdır, bu elzemdir.  

Fakat çözüm çılgın projemi yoksa boru hattımıdır? 

Çılgın Proje olarak lanse edilen 2. Boğaz projesi, İst. Boğazı'nın tanker trafiğini dolayısiyle kaza riskini azaltacak olması bakımından önemli olabilir. Lakin bu kanalın açılmasıyla ekolojik yapının bozulması kaçınılmaz olacaktır. Her ne kadar tedbir alınsada, kuzeyde kalan orman ve su havzalarının etkilenmemesi imkansız gibi görünüyor. 

Tabi bu proje daha çok tartışılacak, çok etüt edilecektir.  

Çılgın projeden önce, 2.Boğaziçi köprüsünün çevreye ne denli zarar verdiğini hatırlıyalım, Anadolu ve Rumeli yakasında yerleşim süratle arttı, ormanlık alanlar ve su havzaları kuşatıldı. Üçüncü köprünün yapılacak olması ise Beykoz'dan Şile'ye kadar olan bölge tamamen rantiyenin elinde heba olacaktır. Ömerli ve Şile çevresi şimdiden humbalı bir çalışma içinde olduğu görülüyor. 

Çılgın Proje olarak adlandırılan 2.Boğaz kanalının ise, götürüsü getirisinden kat kat fazla olacaktır. Öncelikle Karadeniz ve Marmara denizinde ekolajik değişikliklere neden olacak, Karadenizin nehirlerle ve yağmur sularıyla beslenen suyu bu kanalla Marmaraya akacaktır. Alt akıntılarla Karadenize giren Akdenizin tuzlu suyu bu kanalla giremiyeceği için doğal denge bozulacaktır.  

Kanal çevresinin imara açılması, tanker patlamalarının arzedeceği tahlikenin buralardada yaşanacağını göstermektedir. Buraların imara açılması demek İstanbul nüfusunun 25 milyona dayanması demektir ki buda ülke nüfusunun üçte biri demektir. Nüfus patlamasının getireceği risklerin başında, tarım alanlarının, bitki örtüsünün zarar görmesi, ıstıranca ormanlarının ve terkoz gölü gibi su havzalarının kaçınılmaz bir şekilde yok olacağı demektir.  

Bu durumda İstanbulu bekliyen en büyük tahlike, susuzluk ve çevre kirlenmesi olacaktır  

Bu kadar büyük, pahalı devasa bir projeye ülkenin gerçekten ihtiyacı varmıdır. Montrö Antlaşması gereği bu projenin ekonomik olması beklenemez. Dünyada Süveyş Kanalı, Panama Kanalı ve Korint boğazı bu üç kanalında alternatifleri olmaması bakımından ekonomiktirler. 

Neticede itibariyle; ekolojij dengelerin korunması bakımından, hem ekonomik hemde hukuksal açıdan elverişli bir proje olarak görünmemektedir.  

 

 

 
Toplam blog
: 465
: 1550
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Çevreye saygı, insanlık görevi olarak algılanmalıdır. Bankacılık ve finans yöneticiliği  uğraşım ..