İstanbul'da bayram sabahı

İstanbul’u seviyorum.Hele mevsim sonbahara döndüğünde başka seviyorum.Havanın 1 Eylül günü birden değişmesi,hafif üşümeler ,ardından gri bulut kümelerinin yağmuru taşıması üzerimize.Denizin çelik gibi keskin dalgaları arasında balıkçı teknelerinin nasıl durduğuna şaşarım.Birazdan patlayacak fırtına hâlbuki.Martılar bile terketmiştir taarruz alanlarını artık.

Can babanın(Yücel)“Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin”dizesini hatırlatır İstanbul’da bana bu havalar.

Ahmak ıslatan yağmurlarını severim İstanbul’un.Farkına varmadan sırılsıklam olursunuz.Ama ben farkına vararak ıslanmayı tercih ediyorum.Bilerek ahmak olmak benimkisi.Taksim civarındaysam ve gündüzse Beyoğlu Sineması’nın çay salonunu tercih ediyorum(cafe diye geçer).İnce belli bardakla içilmiş sıcacık bir iki çaydan sonra İstiklâl Caddesine çıkan pasajın girişinden ,caddedeki insan seline hayranlıkla bakarım.”Her köyden en az bir deli kopmuş gelmiş”derim içimden(biride benim).Dört mevsim bu caddedeki insan selinin azalmadan akmasına hayret ederim.

San Antuan Kilisesine mutlaka uğrarım.Bir mum yakıp üç gûlhü,bir elham okurum içimden.Gayrimüslimlerle selamlaşırım gözlerimle,beni kendilerinden zannederler.Ben onlardanım,onlar bendenden ne farkeder?Başımızı çevirip gökkubbeye baktığımızda hepimiz aynı maviliği görürüz.

Aylâklığını daha çok severim İstanbul’un.Kalabalıklar arasına usulca sokulur ve kaybolurum aralarında.Yapayalnız ve tek başına.Okyanusun ortasında bir ada gibi;huzur,sadece huzur vardır kalabalıklar arasında benim için.Gürültüsünü,patırtısını duymam hiç.Gözlerini kaçıran mahçup genç kızlar,gözlerini gözlerime diken bıçkın genç kızlar,cam kırığı,fırlama delikanlılar,en çok da gözlerinden gözlerime sevgiyle bağlanan çocuklar görürüm.

Otobüslerini,tramvaylarını seviyorum.Hıncahınç dolu otobüsün arka kapısından binip,onlarca kişinin elinden, en öne giden akbilin törensel yolculuğuna tanıklık ederim;”bilader,şu akbili bassana” sesleri arkadan öne doğru belli bir ritimle gider ve sahibine döner.

Ritim dedim de aklıma geldi.Itrî’nin mutlaka ismini duymuşsunuzdur.Beethoven’ın, onun için “Ben hayatımda böylesine üstün bir bestekâr görmedim.” dediği kişi.Itrî, bayram namazlarında okunan Segâh Kurban Bayramı Tekbiri’ni besteleyen kişidir.Pek çoğumuzun bilmediği gibi,bende öğrendiğimde bir hayli şaşırmıştım.Yahya Kemal’in ifadesiyle “Saltanatlı Tekbîr”in (Allahü Ekber Allahü Ekber Lâilâhe İllallahü Vallahü Ekber Allahü Ekber Velillahi’l-hamd) ve Salât-ı Ümmiyye’nin (Allahümme salli ala seyyidina Muahemmedini’n-Nebiyyil’ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihi ve sellim.) milyonlarca insan tarafından üçyüzyıldır okunmaktadır(*). Bayram namazlarına gidenlerimiz bilir;hep bir ağızdan okunan bu tekbir,belkide dünyada kalabalıklar tarafından söylenişi hiç bozulmadan tam üç yüzyıldır her bayram namazında tekrarlanır.

İstanbul bir bayramı daha yaşayacak.Tarihi yarımada üzerindeki minarelerden,kubbelerden gökyüzüne yine Itrî’nin o muhteşem Segâh bestesi ulaşacak.Camîlerini seviyorum İstanbul’un.Birbirlerini tanımayan insanların omuz omuza bayram namazını kılmasını,namazdan sonra tokalaşarak,kucaklaşarak bayramlaşmasını seviyorum.Müezzin “amin”dediğinde hep beraber açılan ellerin,kalplerle buluşmasını,okunan dualara “amin”edilmesini seviyorum.Şimdi ismini hatırlamıyorum,eski bir İstanbul müftüsünün kıldırdığı bir bayram namazında Kurtuluş Savaşı,Çanakkale savaşı şehitleri ve ardından ,”bugün minarelerimizde ezanın okunmasını sağlayan Gazi Mustafa Kemal paşaya”diye okuduğu duaya coşkuyla verilen “amin”sesini unutamam.

Herhangi bir camiye eviniz yakınsa mutlaka camlarınızı açın ve o muhteşem koronun hep bir ağızdan söylediği bu tekbirin evinize dolmasını sağlayın. Bunu yapmak için müslüman olmanız, olmamanız,inanmanız inanmamanız önemli değil.Dingin ve sakin bir besteyi dinleyin ve bayram sabahına başlayın,hepsi bu kadar.

Bin yıllık acıların,savaşların,sevdaların kenti İstanbul’dan hepinize iyi bayramlar diliyorum.

Sevgiler ve saygılarımla

* * * * * * * * * * * * *

(*)Itrî ile ilgili kaynak:Dr.Fazlı Arslan

Blognot1:Bir insan köprü kurar.Bin insan geçer(Özbek atasözü)

Blognot2: Tüm cep telefonu operatörlerinden 3919 YANGIN yazarak Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçağı alım kampanyasına 6 YTL katkıda bulunalım.6 YTL ormanlarımız için umut olsun.Ayrıntılı bilgi için :

http://www.thk.org.tr/2005/anasayfa.htm