Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '14

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

İstanbul'da ben

İstanbul'da ben
 

Bugün İstanbul'u gezdim.
AL SANA İSTANBUL

Atatürk havalimanı dış hatları, iç hatlardan daha kalabalık.
Dış hatlarda Dünyanın her kıtasından insan görmek insanda değişik duygular yaratıyor.. Hoş.. Dünyada kendimizden başka insanların ve renklerin de olduğunu anlıyorsunuz. Ufkunuz gelişiyor.

Gruplar halinde yerlerde yatanlar hiç azalmamış. THY cimri. Bunlara hala ranzalı bir yatakhane yapmamış. Simit sarayı orayı da parsellemiş. 1 simit 3 lira. Hesap Euro üzerinden anlaşılan ama müşteriler genellikle Türk.

İç hatlardaki asansörler boş. Anlaşılan iç hatlar hepten Sabiha Gökçen'e kaymış. Bir pilotla beraber biniyoruz asansöre
 -Göreve mi, eve mi diye soruyorum. Offf. diyor bugün geldim, şimdi yine gidiyorum. Pilotlar hayat yorgunu. (Zavallı uzunyol şöforleri ne yapsın?)

İç hatların en altından solda metro var. (hızlı tramvay) Aksaraya gidiyor.
Binerseniz, bugüne kadar görmemiş olanlar için Sağmalcılar, Bayrampaşa, Zeytinburnu'nu, Ataköy, Bakırköy, Merter'i  görme şansınız var. (neye yarayacaksa) Ortalarından geçiyor!

30 dakikada geldiğiniz Aksaray'da ''ben nereye geldim kanka'' diye kendi kendinize sormadan önce 1 den 10 kadar sayın ki kroke olmaktan kurtulun. .
 Lakin bu Aksaray bizim bildiğimiz Aksaray değil. Bir 72 millet de burada.
 Şener Şen'in zavallı İlyas Salman'ı Münih diye kandırıp bıraktığı
 o eski Topkapı ordan kaldırıldı da buraya mı geldi ne? Arap ağırlıklı.bir kalabalık. Ne yöne gideceğinizi şaşırıyorsunuz.

Hızlı tramvaylar iyi iş görüyor. Eminönü’ne giderken Divanyolu’ndan , hatta daha yukardan Çemberlitaş’tan başlayan turist akını haliyle Sultanahmet’ten Eminönü’ne kadar devam ediyor. İstanbul gerçekten turist kaynıyor, Yerebatan’da kuyruk 100 metre.. Bas bas paraları Leyla. Kime faydası varsa?.

Sirkeci Garı’nın sağ köşesi Marmaray. İsterseniz denizin altından cup cup Üsküdar ama mis gibi deniz havası almak varken ne gerek var?
 Ve… Eminönü, ah Eminönü. Ne kadar geberiyorum desem de aşkımdan Sezen Aksu gibi, berbatsın Eminönü.

Şu balık ekmekçiler ne alemde diye bakayım diyorsun. Oooo full. İster inanın ister inanmayın güneşin altında mahşeri bir kalabalık tabureli masalarda yer bulursa şanslı. İçlerinde turistler de var. Darpane gibi çalışıyorlar. Böyle giderse Kuzey denizlerindeki Norveç Uskumru’sunun da nesli tehlikede. Bedava mı dağıtıyorlar derseniz?. Yok. Para ile hem de Küçükyalı da tertemiz balıkçı dükkanlarında 5 liraya üstelik yanında bir de soğuk cola ile verdikleri ekmek arası Norveç Uskumrusu berbat bir şekilde kuyruktaki halka 6 liraya veriliyor.

Seçimden sonra belki bir şey sorarlar diye ortalıkta pek gözükmeyen Kadir abi'nin bu işe bir el atması lazım. O bölgeyi yeniden düzenlemesi şart . . Masalar ve sandalyeler dahil. En kalabalık fakat en berbat yer orası.
 Kaçak sigara, puronun her çeşidini meydanda açıkca satılan tezgahlardan tedarik edebilirsiniz.. Ağaya serbest..

Sıcak İstanbul gününde en güzel şey vapurun en üst açığına çıkıp, kendinizi o hiç eksilmeyen esintiye bırakmaktır. Karşıdan Karaköy rıhtımı bir başka güzel gözüküyor. Vapurda önemli bir değişiklik göze çarpıyor. Çay, meşrubat işleri Belediye şirketi Beltur’a verilmiş. Öyle cam bardaklara doldurup getirmiyorlar eskisi gibi. Demlik de tepside. Ve en güzeli bardaklar cam değil, kağıt.

Denizin üstünde ne olduğunu anlayamadığım tuhaf köpükler var. Çok büyük alan böyle. Ürkütücü. Kötü bir manzara.

Haydarpaşa limanı yine yoğun ama vapurlar artık boş olan Haydarpaşa’ya uğramıyor. Gar önünden geçerken bir zamanlar yer bulunmayan, şimdi insansızlığa direnmeye çalışan büfenin çay bahçesinde tek tük birkaç insan görüntüsü var. Haydarpaşa’nın kurbanlık koyun gibi kasabını bekleyen ıssız hali, bizim gibi Kadıköylü’leri üzüyor. Daha içerilerde eski et balık kurumunun ön tarafında demirleyen teknelerin arasında daha biz çocukken kırık dökük olan üstünde tekir balıkları yakaladığımız iskele hala duruyor.

Kadıköy ‘ yine kalabalık. Vapur iskelesinin sağ ve sol tarafında uzanıp giden çay bahçelerinde yer bulursanız bana da haber veriniz!. Saat kaç olursa olsun. Diğer bir darpane mekanları da buraları. 1 bardak çay 2 lira ama hakkını vermek lazım. Sağdaki mekanın çayı güzel.

Bu şehirde doğmuş bu şehirde yaşamış biri olarak, şu anda yaşadığımız bölgenin haricinde artık İstanbul’a gerçekten çok yabancıyız. Sahilden giden bir araca atıyorum kendimi. Aracın Kadıköy’den çıkması pek kolay olmuyor.

Kızıltoprak’tan sonra otobüs dolmaya başlıyor. Yanımda oturan 70 yaşlarındaki bey karşı 4 koltukta oturan gençleri işaret ediyor gözüyle. O çocukların oturmaması lazım diyor. Arkadan ilave ediyor. Memleket bitmiş kardeşim. Cevap vermiyorum. Haksızlık yapıyor. O çocuklar yaşlı veya kadınlar bindikçe yerlerinde kalkıp yer veriyorlar.
Böylece memleketin bitmediği anlaşılıyor!..

Bostancı görünüp de İdealtepe’ye gelip indiğimde yeni bir şehre gelmiş gibi oluyorum. Sessiz, sakin ve tenha.

Vay canına sayın seyirciler diyorum. Haydarpaşa’dan trenden inip denizi ilk defa görüp de bu ne kadar büyük göl, diyen taşralı gibi.

O garip Orhan Veli'nin İstanbul'u bu muymuş?. Orhan Veli o yüzden mi garip kalmış.

Bu İstanbul ne kadar büyük şehirmiş yahu?..

 

 

  

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..