Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '16

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbul'da Kanser

İstanbul'da Kanser
 

NEREYE KADAR


Geçen yıllarda 400, 500, 800 derken bu yıl için İstanbul da trafiğe yeni katılan araç sayısının 1017 olduğu ifade ediliyor. Resmi rakamlara göre on beş milyon insan iş, aş, eğitim için her gün bu trafiğe çıkıp bu cendereye katlanmanın yaşamak için şart olduğu inancıyla mücadele ediyor.

Son 20 yılımı İzmir'in bir ilçesine yerleşmiş olarak geçirdiğim, ancak her kış İstanbul'da kızımın evine misafir olarak kalmaya geldiğim için olsa gerek, böyle bir günlük yaşama alışmış olanların açıkça ifade edeyim, ruh sağlığı hakkında tereddütlerim var. Bu insanların, geniş alanda yaşayan, arabasını kullanırken her hangi bir trafik sıkışıklığı stresi çekmeyen eve döndüğünde park yeri bulma derdi olmayan bizlerden farklı bir tür olarak evrimleştiğine inanacağım neredeyse.  Levent Büyükdere Caddesi üzerinde yayan 15 dakikada gidilecek bir yere, takılan trafikte bir buçuk saat arabanın içinde tıkıl kalarak ulaşmaya tahammülü başka nasıl izah edebilirim bilemiyorum.

İki ayda sadece iki kez hasta olan ağabeyimi ziyaret için evden, o da özellikle trafiğin yoğun olmayacağı Pazar gününü tercih ederek çıktım. Yıllardır İstanbul da yerleşerek yaşayan kızım ilk kez arabasız kaldı. Bu zamanda zorunlu olarak kullandığı toplu taşıma araçları, taksi ve özellikle yakın olduğu Metro'yu kullanmayı keşfetti. Her eve dönüşünde ne kadar rahat gidip geldiğini anlatıp, arabayla trafik derdi bir yana, gittiği yerdeki park bulma, bulduğunda da park ücreti ödeme masrafından kurtulduğunu keyifle anlatma ihtiyacı duyuyor. Kentin varlıklı bir semtindeki otopark yeri olan bir sitede yaşamasına karşın her eve dönüşünde kendilerine ait otoparkta dahi yer bulma sorunu, üç kez yasal olmayan yere park etme nedeniyle çekilen arabasını ceza ödeyerek geri almasına neden olmuş. Şu an arabasından kurtulmuş hissi yaşadığını sanıyorum. Nitekim, sattığı arabanın parası cebinde, ama yeni bir araba almak için hiç acele etmediğini görüyorum. Oysa 20 yıla yakın bu kentte araba ile gidip gelmeye alışmış idi.

Kenti kulelerle beton yığınına döndürüp, kullanılan özel araç sayı ve kalitesini arttırarak ekonomik gelişme göstergesi olarak sunan bu kentin sorumlu yöneticilerine bu kadar bir girişten sonra soracağım basit bir soru, kendilerine duyurulsa da bir cevaba tenezzül etseler.

NEREYE KADAR.

Günde 1017 araç demek ben bu yazıyı yazana kadar geçen sürede 200 yakın yeni aracın çoktan yollara dökülmüş olduğunu kanıtlıyor. Gün sonu 1017 aracın her biri için hareket halindeyken yol trafik kanununa göre şehir içi hızlar göz önüne alındığında, iki araç boyu mesafe bırakmaları gerekir. Bir araç boyu 3 metreyse, önden iki, arkadan iki araç boyu ilavesi ile oluşan 15 metre kaplama alanı  nedeniyle, bu kente günlük kabaca 15 km yeni yol ilave etmeniz gerekmiyor mu.

Ayrıca, bu araçlar kent merkezlerinde ya da evlerinin önünde park ederken 5 metrelik bir alana ihtiyaç olsa, her gün bu ihtiyaç kadar park alanı üretiyor musunuz?

Park alanı yokluğundan, ürettiğiniz geçiş caddeleri üstü İspark kurnazlığı ile daha da daralan ve sıkışan yolların sonu nereye çıkacak. Ben merak ediyorum da siz ne yapıyorsunuz?

Kanser illetinin en önemli etkeni olan stresi bu insanlara daha nereye kadar yaşatacaksınız.

Nusret Atayman

 

 
Toplam blog
: 88
: 265
Kayıt tarihi
: 14.10.11
 
 

İstanbul 1946 doğumlu, gazetecilik yüksek okulu eğitimliyim. Müzik ve her türlü spor aktivitesi y..