Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '07

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbul her zamanki İstanbulmuş!

İstanbul her zamanki İstanbulmuş!
 

Uslu Burcu’mun bugün söylediği birşey, on gün önce yazdığım İstanbul yazısına farklı bir şekilde bakmamı sağladı... Daha doğrusu İstanbul’a farklı bakmamı... O yazıda bahsi geçen İstanbul’u bir kadına benzettim benzetmesine de çok önemli birşeyi göz ardı ettim... Kadın milletinin bir günü bir gününe uymaz ki... Uslu’mun da dediği gibi belki o gün sol tarafından kalkmıştı.... Yüzünü yıkamamıştı... Uykusunu alamamıştı... Değil mi ama? Yani anlayış göstermeyeceksek nasıl Dost bilir ki İstanbul bizi... İyi gün dostu olmak kolay, mühim olan kötü gün dostu olabilmek ya hani!

Huzurlarınızda İstanbul’dan anlayışsızlığımdan dolayı özür diliyorum... O da ne kadar saçmaladığımın farkında olmalı ki hatamı hoş gördü... Suratsızlığıma suratsızlıkla karşılık vermedi.... Büyüklük etti anlayacağınız... Bir iki gündür yine eskisi gibi pırıltılı.. Eskisi gibi gülüyor yüzüme... Yunuslar hala gözükmediler ama onların da gelmesi yakındır... Boğaziçi Pavyonu hala komik... İnsanlar yüzlerini güneşe dönüyorlar... Güneş onları kandırıyor bu aralar... Sıcağına kanıp, incecik, tiril tiril kıyafetleriyle, şıpıdık terlikleriyle çıkıveriyor insancıklar evlerinden.. Akşama kadar bir sıkıntı yok ama akşam vapurda, motorda titreyişlerine gülüyor Güneş... Onlar titrerken ben Güneş’e bakıp işaret parmağımı sallıyorum... ”Seni gidi seniiii” Muzur muzur sırıtıyor bana...

Tanımadığım insanların hayatlarını uzaktan seyrederken keyif alıyorum... Salacak’ta mini mini bir yavru, sevmeye çalıştığı köpecik aniden havlayınca zıplayarak babasının kucağına atlıyor... Biraz önce yeni çıkmış dişleriyle köpeciğe sırıtan, minik eliyle “gel gel” yapan yavru’nun yüzüne bir anda oturan şaşkın ifadeye gülüyorum.... Utanmasam ya da tanısam gidip kemiricem bebişi...

Bana çay getiren genç adamın tişörtüne uğur böceği konuyor.. Elimle almaya çalışırken genç korkuyor... ”Dur len! Alt tarafı uğur böceği diyorum” Bir de buna gülüyorum....

Aşık yaşam formları fotoğraf çektirmek için birbirleriyle yarışıyorlar... Vapurun karşı koltuğuna makineyi koyup önce kadraja girmeye sonra da yeterli sürede yan yana gelmeye çalışıyorlar..... Ya kadraja sığamıyolar ya zamanında yanyana oturamıyorlar... Poz üstüne poz! Ve inanın bunları izlemek çok ama çok eğlenceli geliyor bana...

Ne zamandır haber alınamayan kayıp bir arkadaşa attığım mesajın onu ne kadar sevindirdiğini, bu sevinçle kuytusundan çıktığını bilmek, “anlarsın beni di mi” diyen bir dosta lafı uzatmadan “anlarım” demek ve bunun sonrasında dost’un yüzünde beliren gülümseme, bir anneler günü mesajından yola çıkılarak başlatılmış ve uzadıkça uzatılmış, gözünden yaş getirene kadar gülünen mesajlar topluluğu, kızının ağzından duyduğun

”Anne! Kedi sarı ve çok oyuncu!” sözü...

Bir kaç gündür İstanbul, Ertem Eğilmez’in yönetiminde sanki... Etrafımda bir Şener Şen- Adile Naşit-Münir Özkul-Ayşen Gruda mizansenidir gidiyor....

Bu hayra alamettir a dostlar! Hem de çook hayra!

Dilerim; İçiniz ferah, gönlünüz geniş, ruhunuz huzurlu, şansınız bol, sağlığınız yerinde, işinizde ve gücünüzde olun hep!

Sanırım İstanbul’un da bizden istediği budur!

 
Toplam blog
: 82
: 1186
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

İstanbul'da yaşanan tüm aşkların, tüm ayrılıkların, tüm özlemlerin, tüm nefretlerin, tüm eğlenceleri..