Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '11

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde...

İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde...
 

İstanbulmodern.org



Yılbaşında birkaç günlüğüne İstanbul’daydım. Karaköy’e yürüyüş mesafesindeki İstanbul Modern Sanat Müzesi’ne gittim fırsatını bulmuşken. Giriş katında sürekli sergilenen eserleri bir kez daha izledikten sonra, sıkça değişen alt kattaki sergilere indim.
.
Karşıma 20 kadar televizyon ekranı çıktı. Her ekranda bir kişi aralıksız konuşuyordu. Birinci sıradaki 10 ekrandan ilkinin taburesine oturdum, kulaklığı taktım ve İngilizce konuşan Amerikalı Robert Fisher’i dinlemeye başladım. Çok şey söyledi; ama belleğime sadece şu sözleri firketelendi: “Kendimizi genç veya yaşlı sayıp saymamak arasındaki farkı ölüme olan inancımız belirler; ölümlü olduğumuzu kabul ettiğimiz gün yaşlandığımız gündür, zira gençlik ölümlü olduğunu asla kabullenmez!”
.
Yanımdaki ekranda Arapça, İbranice ve İngilizce bildiğini söyleyen Etel Leit adında esmer bir bayan konuşuyordu. Onun da söylediklerinde şu iki konu çekti dikkatimi: “Beni anlayabildiğin kadar dostumsun; beni anlayıp sevdiğin kadar sevgilimsin!”, “Hayatımızı dil ve onunla kurduğumuz yakın veya uzak ilişki belirler. Ben Kaliforniya’da yaşıyorum, orada herkes çok yaratıcı, çok üretken ve çok cana yakın. Bence bunun biricik nedeni Kaliforniya halkının çok dilli ve çok kültürlü olması.”
.
Yandaki televizyonların izleyicileri vardı; arka sıradakilere geçtim. Yine Kaliforniya’dan söz eden Steve Jones adında biri konuşuyordu: “Güney Kaliforniya’daki yaratıcılık o kadar çok katmanlı ve çok yönlü ki, dünyadaki her popüler kültürün kaynağı sayılabilir; çünkü orası teknolojiyi çok iyi kullanan yaratıcı insanlarla dopdolu bir bölge. Ve bence teknoloji popüler kültürden yana...”
.
John Jeffers: “Oyunculuk herkesin harcı değil, hele hele dürüst insanların yapacağı bir iş hiç değil! Ben, biz sinema ve tiyatro oyuncularının uzman dolandırıcılar olduğumuza inanıyorum.”
.
Sharon Jeffers: “Bir deste oyun kâğıdında 52 kart var; bir yılda 52 hafta... Bir deste kâğıtta 12 surat var, bir yılda 12 ay... Bir deste kâğıtta 4 takım var (Karo, Kupa, Maça, Sinek), bir yılda 4 mevsim... Bir deste kâğıdın bir takımında 13 kart var, bir mevsimde 13 hafta... Bir deste kâğıdın rakamlarını teker teker toplarsan (1+2+3+4+5... diye) 364 eder, bir de jokeri eklerseniz eder 365; bir yılda da 365 gün var. Ben tarihin eski çağlarında bulunmuş bugünkü oyun kartlarındaki semboller ile doğum günümüz arasında ilginç benzerlikler ve derin sırlar olduğuna inanıyorum. Sizin kartınız hangisi? Yanıtı burada...”
.
Norman Franklin Lloyd: “Evren ile zihnimiz arasında sıkı bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Şu anda evren sürekli genişliyor; insan zihni ve hayal gücü de... Evrenin genişlemesi durduğu zaman, uzay-zaman “Büyük Sıkışma”ya doğru giderek küçülecek. O süreçte insan zihni ve ruhu da daralacaktır. Çağımızdaki gelişmelere baktığımda, daralmaya başlayacağımız çağın çok uzak olmadığını hissediyorum.”
.
.
.
.
.
.
Günün Sözü: “Büyük düşünceleri olan insanlar yalnız ve faydasız kalamazlar!”  

 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..