Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '20

 
Kategori
Güncel
 

İSTANBUL'UN İKİNCİ FETHİ

 
 
Aya-Sofya, eski Yunanca ’da “Kutsal Bilgelik” anlamına gelir. Ortodoks mezhebinde tanrının üç niteliğinden biri sayılır. Ancak tarih seyrinde, bilgelikten çok isyanlara ve yıkımlara şahit olmuştur. Üç kez yıkılarak yeniden inşa edilmiştir.
 
En son, Bizans imparatoru Justinian, 30 bin silahsız adamı kılıçtan geçirdikten sonra, elinin kanı kurumadan,  gücünü ve büyüklüğünü göstermek adına, Ayasofya’yı yeniden inşa etmeye karar vermiştir. İnşaat bittiğinde, Ayasofya’nın görkemi karşısında Justinian’in  “Geçtim Seni Süleyman” diye haykırdığı söylenmektedir.  Justinian bu sözleriyle Hz Süleyman’ın yapmış olduğu “Süleymaniye Mabedini” geçtiğini, yani Yahudilerle olan düşmanlıklarına dikkat çekmektedir. Ayasofya yüklenen bu duygular zaman içerisinde güçlü semboller haline dönüşecektir. 
 
Oysa kaderin bir cilvesi olarak, Justinian’dan 915 yıl sonra,  Fatih Sultan Mehmet Han, tarihler 1453’ü gösterdiğinde,  Ayasofya’da ilk ikindi namazını kıldırıyor olacaktır! Belki de Allah peygamberi Hz Süleyman ile rekabete giren şu hadsiz Justinian’a asırlar önceden kedi elleriyle İslam’ın camisini inşa ettirmiştir. 
 
Ayasofya tarihte üç kez yıkılıp yapıldığı gibi, üç kez de format değiştirmiştir. Bu değişimlerde Megale Ekklesia (Büyük Kilise ),  Hagia Sophia (Kutsal Hikmet), Ayasofya(kutsal bilgelik)  isimlerini almıştır.  1453 yılına gelindiğinde,  Hz Muhammed’in asırlar öncesinden muştuladığı Fatih Sultan Mehmet Han tarafından İstanbul’u fethedecek ve bu zaferin bir nişanesi olarak, Ayasofya-i Kebir  Cami’ye dönüştürecektir. 
 
İsmi Fatih, Fetheden,  Fetih süresinin sırrını gönüllere açan, Allah’ın Fettah sıfatını yansıtan kutlu bir ruhtur. Kılıç hakkı olarak aldığı Ayasofya’nın tapusunu Fatih Sultan Mehmet Han vakfına bağışlayarak, yapının ebediyen camii olarak korunmasını, başka hiçbir amaca hizmet etmemesini vasiyet etmiştir.  Ancak bu vasiyete uyulmamış,  kendisinden 481 yıl sonra Ayasofya müzeye dönüştürülmüştür.
 
Tarihler 7 Haziran 1931 yılını gösterdiğinde,  Amerika Bizans Enstitüsü başkanı, Rockefeller’in yakın dostu, Thomas Whittemore, bakanlar kurulu kararı ile Ayasofya Camisi’nin sıvaları altında kalan Hristiyan mozaikleri ortaya çıkarmak için çalışmaya başladı. Yıllar süren çalışmalarla mozaikler çıkarılmaya başlanmış, caminin değerli halıları kesilmiş,  şamdanları dökümhanelerde eritilmeye gönderilmiş, hat levhaları çok büyük olduğu için depolarda çürümeye terk edilmiştir. Bununla da yetinilmemiş, Ayasofya Caminin minarelerinin yıkım kararı alınmış,  ama kubbe çöker korkusu ile bundan vazgeçilmiştir. Daha da ilginci, o tarihlerde Yunanistan Başbakan’ı Venizelos, durumdan gayet memnun şekilde,  Türkiye’ye övgüler üzerine övgüler yağdırmaktadır.  Aynı bugün yine Yunanlıların nefret üzerine nefret yağdırdıkları gibi. En nihayetinde Ayasofya Camii 24 Kasım 1934 tarihli bakanlar kurulu kararı ile kapatılmıştır. 1936 yılında müzeyi ziyaret eden İngiliz Kralı Sekizinci Edvard, İngiltere’ye yüzünde mutlu bir maymunsu ifade ile geri dönecektir. 
 
İşte bu yüzden bugün, tam 86 yıl sonra, yeni bir kutlu gündür. Çünkü atamız Fatih Sultan Mehmet Han’ın vasiyeti yerine getirilmiş, belki de İstanbul işaret edildiği üzere ikinci kez manen fethedilmiştir.  
 
 
Toplam blog
: 35
: 4626
Kayıt tarihi
: 15.01.13
 
 

İzmir doğumluyum, İstanbul'da yaşıyorum. Şirketlere, ' insan kaynakları ve bilişim teknolojileri'..