Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '06

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbulda bir Başkentli!

Geçen hafta bel fıtığıma çare bulmak amacıyla İstanbul'a gittim. İnternet aracılığıyla bulduğum Ottoman Otel'den telefon ile yerimi ayırtttım ve yola koyuldum, sabahın erken vaktinde Sultanahmet'te (aslında Kadırga semtiymiş!) bulunan bu otelin önünde indim!!! Hikayem başladı İstanbul'da... Otel görevlisi arkadaşım benimle konuştuğunu kabul etti fakat rezervasyonu reddetti; "grup musunuz?" diye sordu, ben de "hayır ben tek kişiyim, sağlık problemi ile ilgili İstanbul'dayım" dedim. Doktor Cahide Topsakal hanımefendi ile 17 Kasım saat 6:00 da randevum vardı.

Bu arada ben İstanbul'da otel aramaktan yoruldum. Tıp kongresi nedeniyle tüm otellerde yabancı konuklar ağırlanmaktayken, Cyristal Otel'e girdim. Resepsiyondaki görevli kişiye durumumu anlattım, o da "ne yazıkki yerimiz yok" dedi, fakat diğerleri gibi davranmadı, benim için birçok otel ile iletişim kurdu ve beni Pera Rose Otel'e yerleştirdi. Tüm iyi insanlar adına ona yaşamdaki tüm güzellikleri diliyorum. Adı "Engin". Bir parçacık sevgiyi, bir parçacık dostluğu birbirlerinden esirgeyen bir toplumda iyi insanlarla karşılaşmak artık okyanusta elmas bulmak kadar güç ama onlarla karşılaşmakta tıpkı çölde billur gibi bir su kaynağı bulmak gibi!!!

Doktor hanımefendi ile görüştüm... Zaten bildiğim şeyleri tekrarladı ve 10 dakikadan kısa bir süre içinde 200 YTL talep edildi. Mikrocerrahi için de 7000 YTL (ben bu yeni para birimimize tam olarak uyum sağlayamadım, yani 7 milyar ücret istedi!!!?) Doktor hanım konusunda uzman, hoş ve becerikli bu tartışılmaz. Ama asgari ücretin 400 milyon lira olduğu bir ülkede bu nasıl bir rakamdır, yorumlarınıza bırakıyorum!!! Ben de "kendi kendime spor yapar, bel ve karın kaslarımı güçlendiririm, yüzerim ve bel ağrılarımı minimum düzeye çekebilirim diye düşünüyorum, 7 milyar lira ile görmek istediğim ülkelere gider, mutlu olur, bağışıklık sistemimi sağlamlaştırırım, bel ağrılarımdan kurtulurum kararını" aldım.

Neyse doktor faslını atlattıktan sonra İstanbul'da yeni açılan ve mimari şaheser olan Kanyon alışveriş merkezini gezmeye karar verdim. Muhteşem tasarımlanmış, ağzı açıkta bırakacak kadar estetik bir merkez olmuş. Bir mağazaya girdim, çok şık giyisi ve ayakkabılar satan. Bir hırka beğendim fiatına baktım 3 milyar.(O zaman doktorun istemiş olduğu 7 milyar biraz daha anlaşılır bir hale dönüştü) Akıl almaz bu rakamı tekrar kontrol ettim evet yanılmamıştım! Bir düşündüm o hırka, kaç öğrenciyi okutur, kaç aileyi doyurur, kaç hastaya şifa olurdu!!! Bu kadar fazla israf beni çok üzdü... Özümüzden bu kadar uzakmıyız da bir hırkaya 3 milyar ödeme yapacağız. Kendimizi, potansiyelimizi bu kadar hiçe mi sayıyoruz. Yazık üzüldüm, çok üzüldüm... Moda, trend (gündemde ve popüler olmak) yoksulla paylaşmaktan, maddi yetersizlikten çok yetenekli ve zeki insanların okumasına destek olmak, o hırkayı giymekten çok daha önemli değil mi?

 
Toplam blog
: 258
: 2037
Kayıt tarihi
: 09.11.06
 
 

Ben İngilizce öğretmenliği yapan yurdum insanıyım. Yalnız öğrencilerim yetişkin arkadaşlar. Devlet m..