Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '10

 
Kategori
Deneme
 

İstasyondaki meçhul kız...

İstasyondaki meçhul kız...
 

Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.

Dikkatleri üzerine çekmemek için bazen bir çardağın altında siniyor, bazen de ısrarla yürüyüşlerini sürdürüyordu. Bir aşağı, bir yukarı volta atan kader mahkûmları gibiydi. Bu uzun bekleyiş saatler sürdü. Kimse fark etmesin diye, paltosu ile aynı renkte olan şapkasını daha da aşağıya çekiyor, boynunda ki atkısını iyice yüzüne doğru uzatıp, atkısının ucundan sarkan püsküllerle gözlerinden akan yaşları siliyordu. Yolcular bir dolup, bir boşalıyordu. İstasyonda ki meçhul kız hala ısrarla bekleyişini sürdürüyordu. Bir ara gözleri istasyonun kocaman saatine takıldı. Saat 12’ yi hayli geçmiş, gece yarısına ulaşmıştı. Yine her zaman ki gibi sevgilisi olacak adam yalan söylemiş, yine her zaman ki gibi onun umutlarını hiçe saymıştı. Usulca oturduğu banktan kalktı, ağır adımlarla istasyonun çıkış kapısına yöneldi. İçinden sövüp sayıyor, kendi ahmaklığına isyan ediyordu. Madam Rita, yine haklı çıkmıştı.

“Bu adamdan ne köy olur kuzum, ne de kasaba diyordu”. Yine elleri boş, yine gözleri ıslak, yine aldatılmış olarak dönüyordu evine. Üzerinde ki kırmızı palto, kırmızı şapka yağan yağmurdan, ıslanmış üzerinde sanki kilolarca yük taşır hale gelmişti.

Oysaki bu kırmızı paltoyu, aynı kumaştan yapılmış şapkayı ne kadar özenerek almıştı. Sevdiği beklediği, yıllardır özlemini çekti adam onun güzel görsün istemişti. Yatağa uzandığında yaşadıkları birer sinema filmi gibi gözünün önünden geçti. Kendi kendine yol boyunca düşünmüştü bu ilişkiye artık bir son vermesi gerekiyordu. Çevresinde ki bütün arkadaşlarına, ailesine özellikle de madam Rita’ ya iyice rezil olmuştu. Madam Rita, her zaman ki bilmiş ve alaylı tavırları ile sabah kahvaltısını da boğazına dizecekti.

Sabah kahvaltıya eşlik etmemeye karar verdi. Bütün gün uyumak istiyor, yaşadıklarını beyninden silmek için yatakta kendi ile mücadele veriyordu. Aptallığına kızıyor, her defasında hüsrana uğradığı için kendini affetmiyordu. Ayağa kalktı, bir sigara yaktı, kendi kendine söz verdi. Bir daha ama bir daha bu adam için kılını dahi kıpırdatmayacaktı. Karşısına çıkan ilk erkekle çıkacak, yaşadığı aldatılmışlığın intikamını alacaktı. Bunun için kendisine söz verdi. Eli ister istemez başucunda duran telefona gitti, numaraları kızgınlıkla çevirdi. Karşı taraf uykulu bir halde kalın ses tonuyla “Alo alo alo “ bağırıyordu. Biliyor musun artık seni istemiyorum, yalanlarını ve seni saatlerce beklediğim istasyonda bıraktım. Sakın beni arama, mektup yazma. Önüme çıkan ilk erkekle seni aldatacağım. Telefonu olanca hışmı ile kapattı.

Öylesine sinirliydi ki sevdiği adama konuşma fırsatı tanımak ona bir kez daha şans vermek anlamı verebilir diye düşünüyordu. Telefonu kapatmıştı kapatmasına ama telefon susmuyordu. Acı acı çalıyor, yastığının altına kafasını sokuyor bir türlü telefon susmak bilmiyordu. En sonunda telefonunun kablolarını kopartmak diye düşündü, bir gayret yatağından kalkıp olanca kuvveti ile kabloları çekti. Telefon susmuştu. Ağlaya ağlaya nihayet uyumayı başarmıştı. Sabah uyandığında günün ilk ışıkları odasını aydınlatmış, günün aydınlık veren enerjisi, yeni bir güne, yeni bir sevgiliye kucak açmasına yardımcı oluyordu. İçini müthiş bir sevinç kapladı.

Hemen havlusunu kaptığı gibi duşa girdi, suyun vereceği enerjiye de ihtiyacı vardı. Banyodan çıkar çıkmaz, aynanın karşısına geçti, makyajını tamamladı, üzerine en şık kıyafetlerini giydi, ayakkabılarının rahat olmasına özen gösterdi. Kırmızı paltosu hala ıslaktı, aldırış etmeden üzerine geçirip, madam Rita’ ya görünmeden evden kaçmak istiyordu.

Tam kapıdan çıkacaktı ki, madam Rita’ nin tiz sesi ile irkildi. Kuzum misafirlerin var!

Kafasını çevirdiğinde gözlerine inanamadı. Annesi, babası, kız kardeşi onu gülen yüzleri ile kucaklamaya hazırlanıyorlardı. Hemen koştu, annesine sımsıkı sarıldı. Kardeşini öptü, babasına sıra geldiğinde baba seni çok seviyorum diyerek ağlamaya başladı. Sen benim tanıdığım erkekler gibi yalancı değilsin. İyi ki benim babam olmuşsun diye fısıldadı ve gerisini getiremedi. Babası şaşkındı, kızım dur ağlama ne oldu dese de kar etmiyordu. Babası zorla kollarını boynundan aşağı çekti, kızım biz buraya seni götürmeye geldik.

Madam Rita her zaman ki gibi olacakları önceden tahmin ettiği için, bize günler öncesinden gelmemizi tembihledi, sen uyanana kadar bize olanları anlattı. Mutlaka bizim gelmemizi istemesinde hayır varmış. Artık tek başına kalmanı istemiyoruz. Evimize gidelim yaramızı beraber saralım dedik annenle. Kırma bizi hadi gel eski günlerde ki gibi hep beraber olalım. İstasyonda ki meçhul kız hayır dedi, hayır babacığım mutlaka bir gün kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğreneceğim. İşte o gün yine senin yanına koşacağım. Şimdi sırası değil. Burada durmayalım, dışarı çıkalım beraber kahvaltı edelim, sizi otelinize kadar götüreyim. Beni lütfen kırma babacığım deyince annesi lafa karıştı. Tamam, kızım sen nasıl istersen öyle olsun. Hep birlikte güzel bir kahvaltı ardından ufak turlar, akşam yemeği derken kısacık görüşmeleri sona ermişti. Nihayet ailesini yolcu ettikten sonra kendi kendine verdiği sözü yerine getirmek istiyordu.

Bütün sevgililer bunun kadar yalancı olmaz ya, benimde karşıma dürüst, namuslu sözünün eri bir erkek çıkacaktır. Dünyanın sonu değil topla kendini kızım. Hayatını böyle saçma insanlar için karartma diyerek kendini motive etmeye çalışıyordu. Canı aniden bir kahve çekti.

Köşede ki kahveye gidip sıcak kahvenin yanında poğaça yemek ne kadar zevkli olur diye düşündü. Yine her zaman ki gibi yağmur gücünü ispat etmeye, kanalizasyon delikleri yağmurla başa çıkmaya çalışıyordu..

Hal bu ki hava çok güzeldi, şemsiye almayı düşünmemişti. İçinden koşmak geliyor, lakin yolların çamuru yeni aldığı kırmızı paltosunu kirletecek diye ürküyordu. Işıklara geldi, karşıya geçeceği sırada kırmızı yandı. Duraksadı, şöyle yan tarafına baktığında yaşlı karı kocanın ağlayarak el ele tutuştuğunu gördü. Birden içi burkuldu, soğuk bir kış gününde, yağmurun hızlı yağmasına rağmen bu yaşlı insanların ne işi vardı sokakta?

Usulca yanlarına yaklaştı. Konuşmalarına kulak misafiri oldu. Kadın ağlayarak konuşuyordu. Paramız yetecek mi? Cenazeyi kaldırabilecek miyiz diye kocasını dürtüklüyordu? Yaşlı adam hüzünlü bir ses tonu ile gerekirse bankadan kredi alırız. Hele bir bankaya ulaşalım da hesapta ki paramıza bakalım. Ne demişti cenaze işlerinde ki adam? Hay Allah üzüntümden adamın dediklerini tam dinleyememişim. Neyse üzülme hanım, artık bankadan gerekirse telefon açar sorarız dedi yaşlı adam. Tam ayağını atmıştı ki yaşlı teyze, kocası kolundan çekiştirmeye başladı. Görmüyor musun? Henüz yeşil ışık yanmadı. İstasyonda ki meçhul kız çok üzüldü. Konuşmalardan anladı ki bir yakınlarını kaybetmişler.

Kısık bir sesle bende bankaya gidiyorum size yardım edebilir miyim dedi? Yaşlı adam çok seviniriz güzel kızım, biz bir türlü karşıya geçmeyi başaramadık. Uzunca bir süredir bekliyoruz bir türlü yeşil ışık yanmıyor. Meçhul kız hemen bir hışımla trafik lambasının düğmesine bastı, süratle geçen arabalar yavaşladı ve durdular. Yaşlı kadını bir koluna, yaşlı adamı diğer koluna alarak karşıya geçirmeyi başardı. Zaten bir iki dükkân sonra bankanın önüne gelmişlerdi. Birlikte içeriye girdiler.

Yaşlı adam karısını bekleme koltuklarına oturttu. Daha sonra Meçhul kıza dönerek cüzdanından çıkardığı resmi gösterdi. Bu benim oğlum, geçen günü bu şehire gelirken yolda trafik kazası geçirdi, arabası ile birlikte paramparça oldu. Şimdi eşimle bankaya geldik. Hesabımızda kalan parayı çekip, cenazesini alıp kendi şehrimize götüreceğiz. İstasyonda ki meçhul kız gözlerine inanamadı. Beklediği sevgilisinin fotoğrafıydı. Adeta dili tutulmuştu, fotoğrafı avuçlarının içine almış, gözyaşları bir anda sel olmuştu. Olamaz olamaz bu kadar büyük bir tesadüf olamaz diye içinden isyan ediyordu. Yaşlı adam çok şaşırmış, yaşlı kadın afallayan gözlerle bakıyordu. Sizin oğlunuz benim aylardır bir türlü kavuşamadığım sevgilimdi diyebildi meçhul kız.

Hatırladım dedi yaşlı adam demek o bağıran hanım kız sendin. Anlatmaya çalıştım oğlumun yola çıktığını söylemeye çalıştım ama beni dinlemedin. Tekrar aradım telefonların cevap vermedi. Zaten sana ulaşamayınca telefonu kapattım. Aradan kısa bir süre sonra trafik polisleri aradı ve oğlumun kazada öldüğünü söyledi. Trenle gelmek uzun süreceği için, arabayla gelmeyi tercih etmişti. Bir an önce sana kavuşmak istiyordu hanım kızım diyebildi yaşlı adam.

İstasyonda ki meçhul kız çok utandı, aklına söylediği o çirkin sözler geldi. Lütfen beni affedin çok çirkin şeyler söyledim diyecek oldu. Yaşlı kadın elleri ile kızın ağzını kapattı. Biliyor musun kızım oğlum seni çok sevdi? Seninle her buluşmaya geleceğinde biz ikimiz çok sorun yaşattık ona. Ya birimiz hastalandı, ya da diğerimiz hastaneye yattı. Aslında aslında sana hiç yalan söylemedi. Sen arayıp neden gelmedin diye sorduğunda sana hep doğruları anlattı ama sen inanmadın.

İyi ki senin kızgınlıkla söylediğin sözlerini duymadı. Biz zaten unuttuk sende tekrarlama istersen dedi. Kız iki yaşlı insanın ellerini tuttu hadi dedi hadi gidelim son vazifemizi yapalım. Af dilemem gereken biri beni bekliyor. Keşke keşke başkalarının etkisinde kalıp ona inanmayı deneseydim.

Hayatımızda keşke hiç keş kelerimiz olmasa ne iyi olurdu diyecek oldu?

Yaşlı kadın, senin bahsettiğin o keş kelerimiz olmasa biz yaşamı nasıl öğrenirdik güzel kızım dedi. Yaşlı kadın ağlayarak Allah bir tanecik oğlumu aldı ama yerine pırlanta gibi bir kız evlat verdi diye kocasını avutmaya çalıştı. Sarıldılar ve el ele tutuşup birbirlerinden hiç ayrılmamaya karar verdiler.

G. Kasalar...

30/08/2010

 
Toplam blog
: 30
: 4303
Kayıt tarihi
: 26.08.10
 
 

Bazen hüzünlü, bazen sinirli, çoğu zaman keyifli olmayı severim. Aşk meşk, masallarına inanmamayı, r..