Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

İşte İslam ve Ekonomi anlayışı (8) Dün cennetten arsa satanlar, bugün piyango bileti satmaktadırlar.

İşte İslam ve Ekonomi anlayışı (8) Dün cennetten arsa satanlar, bugün piyango bileti satmaktadırlar.
 

Kredi kartları… Morgage… 5 yıl, 10 yıl, 25 yıl vadeli satışlar…


Sosyalizm; “İktidar ve üretim araçları halk tarafından kontrol edilmelidir.” Marksist teoride; “Sosyalizm, önce kapitalizmin yerini alacak ve daha sonra komünizme dönüşecektir.” Özetle hedeflenen; tüm bireyler eşit, ortak mülkiyete dayalı bir toplum. İslam ne demektedir? “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir. Irk ve sınıf yoktur.” Ya Marks ve Engels Kur’an’dan alıntı yapmışlardır. Ya da tesadüfün bu kadarına pes!

Marks ve Engels’in derdi Hıristiyanlık anlayışındadır. Bu nedenle ateizmi savunmuşlardır. “Kilise Cennetten arsa satar, yüklü meblağlar karşılığı günah çıkartır, bilim adamlarını dinden aforoz ederse, ” onlarda doğal olarak bunu uygulayan din anlayışına; ''din bir sömürü aracıdır." Derler... Başka ne diyeceklerdi?

Hikâyenin tüm özeti budur. Dine karşı çıkışlarındaki anlayışlarının İslam ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Biraz araştırma yapan herkes, İslam karşıtı yapılan yayınların altında neyin olduğunu çok kolaylıkla görebilecektir.

Eğer, biraz araştırabilseydik…

* * *

-Dün cennetten arsa satanların anlayışı değişmiş midir?

-Zannetmiyorum, eğer, öyle olsaydı; İnsanlara 21. Asırda hala hayal satılmaz, kumar ve o anlayışta olan, loto, toto, piyangolar ve çeşitli yarışlar bu kadar desteklenmezdi….

-Lütfen bu gözle, bu anlayışla çevrenize bakınız, özellikle de yarışmalara ne olursa… Hele bir de saygın jüri üyelerine ve gayretlerine….

-Kredi kartları… Morgage… 5 yıl, 10 yıl, 25 yıl vadeli satışlar…

-Özet; “Kazan kazan ve şar…, komser geldi gir dolaba…..”

* * *

Devam edelim;

Serbest piyasa ekonomisi nedir?

-“Serbest piyasa, müdahale edilmeden kendi kendine çalışan bir ekonomi demektir. Aslında İslam ekonomisi böyle çalışır. Fakat ekonomiyi kendi çıkarları uğruna kullanmak isteyenler, onu kendi başına bırakmazlar, çeşitli oyunlarla tedbir alıyoruz adı altında onu bir enstrüman gibi kullanırlar.

-Onların bu müdahale ve baskı yollarını, ya da tedbir oyunlarını birkaç maddede özetlemek mümkün:

- Haksız yere vergi koymak,

-Gümrük vergileri ve yasakları ihdas etmek

- Narh ve fiyat koymak, ya da ayarlamaları yapmak

-Kredi vermek, destek ve teşviklerde bulunmak,

-Herhangi bir ekonomik faaliyet için devletten izin ve ruhsat almayı şart koşmak,

- Karşılıksız para basmak.

-İşte bugünkü devletlerin ekonomiyi kendi kontrolleri altında tutma araçları genel olarak bunlardır.

-Biz bunlara İslam ekonomi anlayışı açısından bakacak olursak bunların hepsinin normal şartlar altında meşru olmadığını hatta mali ve ekonomik bir zulüm olduğunu, fayda yerine zarar getirdiğini ve kısır döngüler ürettiğini görüyoruz.

-Memleket çapında zelzele, savaş ve buna benzer şeyler varsa vergiler artırabilir ve yeni vergiler konabilir. Ancak normal şartlarda vergi nispeti artırılmadığı gibi yeni bir vergi de ihdas edilemez.

-Şu veya bu malın üretilmesini sağlamak veya kısıtlamak amacıyla teşvik yapılmadığı gibi fazla vergi de konamaz. Büyük Hanbeli hukukçusu Ebu Yala, el Ferra Ahkamü's-Sultaniye adlı eserinde (s. 246) "Vergiyi artırmak, halkın hukukuna zulüm, azaltmak ise Beytülmal'in (bütçenin) hukukuna zulüm yapmaktır" der.

-Gümrük adı altında alınan vergilerin amacı mal ithalat ve ihracatını kısıtlamak veya önlemektir. İslam'da bu amaçla konulmuş bir tek vergi yoktur. Bazı kimseler ticaret öşrü denilen Müslüman’dan kırkta bir, zimmi vatandaşlardan yirmide bir, yabancı tüccarlardan ise onda bir oranında alınan vergilere gümrük adı veriyorlar ki bu yanlıştır.

-Çünkü bu normal ticaret mallarından kırkta bir nispetinde alınan vergidir. Yani zekât vergisinin aynısıdır. Ticaret mallarından alınan zekât vergisi yurt içinde de alınmaktadır. Zimmî vatandaş ve yabancı tüccarlardan daha fazla vergi alınmasının sebebi "mütekabiliyet esası"na dayanır. Yoksa hiçbir sebep yokken vergi nispetini artırmak büyük bir zulümdür.

-Tekellerin oluşmasından dolayı halkın hukukunu korumak için devlet fiyatları tespit edebilir. İbn Teymiye ve İbn Kayyım el-Cevziyye gibi büyük İslam alimlerinin görüşlerine göre böyle bir durum karşısında devlet ancak bilir-kişilerin teklif ettikleri bir fiyatı narh olarak koyabilir. Ancak bu yol her zaman olmayıp geçici bir durumdur. Bu konuyla ilgili yerlerde fıkıh kitaplarında şöyle bir ifade geçer.

-Malın fiyatını sahibi bilir, devlet karışmaz. Eğer devlet fiyatı tespit ederse ferde haksızlık etmiş onun hukukuna tecavüz etmiş olur. Buna göre İslam’da malın fiyatını da emeğin fiyatını kendi sahipleri belirler.

-Bugün teşvik ve destek adı altında faizli ve faizsiz bir takım krediler veriliyor. Devletin tüm vatandaşlara uzak ve yakınlığı aynı olmalıdır. Herhangi bir konuda kredi verilecekse, mesela hayvancılık kredisi verilsin, bu hususta çalışan ve talip olan herkese kredi verilmelidir. Aynı özelliği taşıyan vatandaşlardan bir kısmı kredi alıyor, (yani işini yapabilen alıyor), bir kısmı alamıyorsa, bu devlet tutumu yanlıştır.

-Ailede ana baba ne ise toplumda devlet odur. Evde sofrada yemek az ise herkes az yemek yer. Yemek az olduğu zaman aile bireylerinin bir kısmı tamamen doyup, diğer kısmı yemek yetmediği için yemeyip aç kalıyorsa, o evde huzursuzluk olur. İslam'da gelirler bellidir. (1)

Devam edecek…

(1)Prof. Dr. Osman Eskicioğlu, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Resim:www.turkkitap.de'den alıntıdır.

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..