Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '08

 
Kategori
Haber
 

İşte konuştu... Hadi bakalım ne diyecekseniz...

İşte konuştu... Hadi bakalım ne diyecekseniz...
 

Fotoğraf: www.milliyet.com.tr


Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT, gazetecilerin sorusu üzerine Makedonya Savunma Bakanı Lazar Elenovski ile görüşmesinin ardından türban ve Ergenekon operasyonuyla ilgili düşüncelerini açıkladı.

Türban konusundaki görüşü şöyle…

<ı>"Gündemimizde türban konusu var. Bu konuda asker ne düşünüyor diye soruluyor. Türk toplumunun katmanlarında askerin bu konudaki düşüncesini bilmeyen yok. Bir kez daha söylemek malumun ilanından öteye gitmez.”

<ı>

İkinci konu, Ergenekon operasyonu ile ilgili… Onu da cevaplandırdı.

<ı>“İkinci konu Ergenekon denilen operasyon… Her toplumda yasa dışına çıkan insanlar olabilir. Bunlar yargı önünde görüşülür ve yargı kararını verir.

<ı>

<ı>Her fırsatta ortaya çıkan şeyleri TSK ile ilişkilendirmek çabası var. TSK bir suç örgütü değildir. Onun için bu tür şeyleri TSK ile ilişkilendirmeye çalışmak beyhude bir çabadır. Bunun cezasını yargı verecektir."

Hiçbir yanlış anlamaya meydan vermeyecek kadar gayet net ve açık…

Ve… Türk Silahlı Kuvvetlerinden de başka bir açıklama beklemek yanlış olur. Açıklama yeteri kadar <ı>“Açık ve net” iken.

Türk Silahlı Kuvvetlerinden bundan önce de bazı konularda <ı>“Açık ve net” görüşler ortaya kondu. Ama görüldü ki bu açıklamaları özellikle AKP, saptırarak ve kendisinin <ı>“Mağdur” edildiğini ortaya koyara propaganda malzemesi yaptı. Artık TSK, böyle bir suçlamanın muhatabı olmak istemiyor… Bu belli.

Açıklamalarını veya görüş bildirme şeklini, nerede ve nasıl yapacağını titizlikle seçiyor.

Bu açıklamaya hemen AKP kanadından ve Sayın Başbakanın <ı>“Konuşabilir” izinlilerinden Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan KUZU’dan geldi.

<ı>“Genelkurmay Başkanı'nın görüşleri, şahsi kanaatidir.”

<ı>

Elbette <ı>“Şahsi kanaat” değil, ordunun tutumu ve duruşudur. Ama AKP kanadının görüşlerini <ı>“İzinli konuşmacılar” başka türlü cevaplayamazlardı.

Nerden çıktı bu <ı>“İzinli konuşmacılar” tanımlaması derseniz, onu da anlatayım…

Sayın Başbakan, özellikle <ı>“Türban” konusu açıldığında <ı>“Demokrasi”den söz eder ama <ı>“Parti içi demokrasiye” gelince orada biraz sorunludur…

Parti içinde Konya Milletvekili ile Kadın Kolları Başkanı Sayın Fatma ŞAHİN, gelecekteki <ı>“Türban”ın alacağı yol konusunda fikir beyan edince, demokrasi ortadan bir anda kalktı ve düşüncelere set çekildi. Biri disipline verildi (Taktik icabı) diğerine ve tüm milletvekillerine de direktif verildi…

<ı>“Sus… Konuşma, konuştukça bizi batıracaksınız” dediler.

Zaten YÖK Başkanı’na da dememiş mi Sayın Başbakan (veya Sayın Cumhurbaşkanı veya her ikisi birden) <ı>“Hocam sen konuşma… Sonra bizi ipe çekerler” diye!

Son olarak iki noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum…

Birincisi; her ne kadar <ı>“O günün koşulları altında inandığım demokrasinin kurallarına göre davrandım” dese de, niyeti açıkça belli olan ve niyetinden dolayı <ı>“Siyasi yasaklının” kapısını açan Sayın Deniz BAYKAL, acaba hala aynı düşüncede mi?

İkincisi; meydanlarda AKP liderine <ı>“İP” atarak meydan okuduğunu göstermeye çalışan Sayın Devlet BAHÇELİ’nin durumu… Bir defa o <ı>“İP” değil bayağı bir <ı>“Palamar”mış… İkicisi ise <ı>“Çamaşır ipi” olmadığından, çamaşır asmak için değil, anayasada yapılacak değişiklikleri yerine getirip, Karaköy mü, Haydarpaşa mı, Üsküdar mı, Kadıköy mü, yoksa daha başka bir iskele mi, orası belli değil ama sağlamca Türkiye’nin bir iskeleye bağlanması içinmiş…

Ve… Geleceğe ışık tutacak bir haber…

Özgür-Der adında bir dernek varmış. Bu dernek har hafta İstanbul’un <ı>“Fatih” semtinde toplanır ve <ı>“Türban” konusunda gösteri yaparmış. Bu hafta yapılan gösteride bir açıklama yapmışlar ve açıklamayı Genel Başkan sıfatıyla yapan Hülya Şekerci ismindeki <ı>“Sayın” kişi, aynen şöyle söylemiş.

<ı>"Neden bu tür bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmakta? Çünkü ancak bu şekilde çarşafla, poşuyla, sarıkla, şalvarla üniversiteye girilmesini önleyeceklermiş! Ne mahzuru var? Birilerinin göz zevkini mi bozuyor bu kıyafetler? Doğrusu üniversite düzeyindeki insanların giyim kuşamlarının yasayla düzenlenmesine kalkışılması, daha doğrusu, Meclisin böyle bir şeye mecbur kalması bu ülkenin yargı kurumunun da, akademik çevrelerinin de ne kadar içler acısı bir konumda olduklarını ve despotik zihniyetlerini açığa çıkarmaktadır."

<ı>

Ne diyelim?... Onlara göre <ı>“Türban konusunda bir adım” atıldı. Bundan sonrasını da hatırlatmaya ve dayatmaya devam etmek gerek, değil mi?

Gelecek için <ı>“Medyum” olmaya gerek yok, her şey açık seçik ortada…

<ı>

<ı>30 OCAK 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..