İşte mucize ekonomi! 10 yılın sonunda AKP'nin ekonomi politikaları artık ülkeye zarar veriyor.!-3

Bu üçüncü ve son yazımda düşük enflasyon ve düşük kur politikasının nedenleri ve sonuçları ile, 10 yıldır sürdürülen politikaların ahlaki ve ruhsal sonuçlarını inceleyerek yazı dizisini bitireceğim.

AKP iktidarı döneminde başta otoyollar ve duble yollar ile toplu konutlar olmak üzere kamu yatırımlarında önemli artışlar ve oy tabanı yaratmak için sosyal devlet argümanıyla popülist harcamalara gidildiğini görürüz.

Tabii ki almadan vermek Allah’a mahsustur ve bütün bunlarında bir maliyeti olacaktır. İşte düşük kur yüksek faiz ve düşük enflasyon politikalarıyla AKP’nin ekonomi kurmaylarının karşılarına çıkan mali sorunları aşmaya çalıştıklarını görürüz.

Dünya’da faizlerin düşmesi ve Ben Bernanke’nin parasal genişlemeye gitmesinin sağladığı avantajla Dünya ölçüsünden yüksek reel getiri sağlanarak ülkeye bol miktarda döviz girişi sağlanmış bütçe ve cari açıklarının finansmanına gidilmiştir.

Bu döviz bolluğunun AKP iktidarına önemli bir faydası da, artık iyice can sıkan enerji tüketimindeki, Dünyada görülmemiş dolaylı vergiler yüzünden, akaryakıt, doğal gaz ve elektrikteki aşırı pahalılığın dışa bağımlılık nedeniyle daha da artmaması ucuz döviz ile mümkün olmuştur.

Buna rağmen Türkiye’deki enerji maliyetleri uygulanan bu vergi politikası yüzünden, milli geliri Türkiye’den 3-4 kat yüksek ve yine ithal enerji kullanan pek çok ülkeden daha pahalıdır. Bu durum ülkenin üretim gücüne önemli oranda zarar vermektedir.

Enflasyonun düşük tutulmaya çalışılmasının gerçek sebeplerine gelince. Böylece çalışan kesimlere ve emeklilere sizi enflasyona ezdirmiyoruz argümanıyla enflasyon oranında aylıklar arttırılırken vergi dilimindeki iki katı artışla verilenin iki katı geri alınmaktadır. Şöyle ki bu yıl tüm aylıklarda toplam % 6 artış yapılmıştır. Ancak yılın ikinci yarısından itibaren aylıklardaki vergi oranı % 15 ten, 12 puanlık artışla %27 ye çıkacaktır.

Düşük enflasyonun ve bu oranda maaş artışının AKP iktidarına bir önemli yararı daha vardır. Bu güne kadar 500 bin toplu konut yapılmış ucuz taksit ve uzun vade ile teslim edilmiştir. Bu toplu konutlardaki nüfus hiçte küçümsenmeyecek bir oy tabanıdır ki, zaten maksat ta budur, konut taksitleri her 6 ayda bir memur maaş artışı oranında zamlanmaktadır. Böylece taksitlerdeki artış son derece düşük tutulmaya çalışılmaktadır. Yoksa taksitlerdeki yüksek oransal artış, ödemeleri dayanılmaz hale getirir ki, toplu konut politikası ters teper.

Düşük kur ve aylıkların baskılanmasının ekonomideki diğer etkileri, sürekli dile getirildiği İçin değinmeyeceğim.

Uygulanan politikaların ahlaki ve ruhsal sonuçlarına gelince. Her şeyden önce doğu ve güney doğudaki % 90 a varan kaçak elektrik tüketiminin önüne geçilmemesi, ancak AKP iktidarının bu bölgelerdeki yüksek oy oranıyla açıklana bilir. İşte karşımızda siyasi çıkara dayalı, insanları hırsızlığa teşvik eden önemli bir ahlaki sorun çıkmaktadır.

En son ve en önemli olarak 10 yılın sonunda ülkedeki ruhsal durumu her kez gözlemektedir. Geliri asgari ücretten biraz olsun yüksek olanlar halinden yakındıkları zaman, haline şükret bu ülkede asgari ücretle geçinenler, çocuk yetiştirenler var denilmekte. Asgari ücretliler dahi durumundan yakınınca, şükret bu ülkede milyonlarca işsiz var denilmekte.

On yılın sonunda koca ülke, herkesin kendilerinden daha kötülerin haline bakarak, kendi kötü haline şükreder duruma gelmiş, milyonlarca insanın yaşadığı bir ülkeye dönüşmüştür.

AHMET ELDEN