Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

28 Mayıs '13

 
Kategori
Dostluk
 

İşte onlar ki!

İşte onlar ki!
 

Hepimizin ayrı ayrı ama bazen benzer, bazen tıpatıp aynı, bazen de hiç benzemez, öykülerimiz yok mu?

Anlatmak, paylaşmak, sormak, çözüm aramak, fikir danışmak, yardım istemek ihtiyacı duymaz mıyız bazen?

Paşlaşımsızlık boğmaktadır artık iki eliyle ve tüm gücüyle boğazımızı sıkarak; yüreğimiz dar gelmektedir, sığmaz içimize, taşar yıllardır ata ata biriktirdiklerimiz. Kendimize verdiğinmiz paylaşmama, kimseye anlatmama sözünü bozarak, en yakın, en sevdiğimiz, en güvenip bizi anlayacağından kuşku duymadığımız kişilere anlatmaya kalkışırız.

Kimi dinlemez, kimi dinler görünür; hiç yaşamamışlığından, hiçbir benzeşliği olmamasından değil, sizin anlattıklarınızda kendini hatırlayışı, kendini tekrar yaşayışıdır size katılımı. Siz değilsinizdir o anda dinlediği, kendisi, kendi iç sesidir kulağında yankılanan, kendini yaşar siz anlattıkça. Siz hiç ama hiç umurunda değilsinizdir. Dinleyişinden, sonunda da yanıtından anlar, tanırsınız onları. Çoklukla “Boş ver, aldırma, durma üzerinde, dert etme, sen abartıyorsun, çok kuruyor, kendini dinliyorsun…” nevinden sözlerle sözüm ona yanınızda olup paylaşmaktadır derdinizi.

Uzak durun onlardan, anlatıp da,  ne çenenizi, ne yüreğinizi yorun, ne de zamanınızı harcayın. Çünkü aldığınız yanıtlar, sadece üzüntünüze üzüntü, acınıza acı katmaktan ve de pişmanlık duyarak, keşkelenmekten öte bir getiri sağlamayacaktır size.

Varsın içinizde dursunlar, varsın, boğsun, taşsınlar, varsın günde bilmem kaç kez, kendinizle paylaşmaya, kendi kendinizle konuşmaya, kendinize sorup fikir danışmaya ve yanıt vermeye devam edin.

 Çok nadir rastlanır kimi insanlar da vardır ki biz anlattıkça hiçbir benzerlik bulamayışına, hiç yaşamamışlığına rağmen, can kulağıyla dinleyip ta yüreğinde hissederek, adeta birebir yaşar aynını bizimle birlikte.

Hatta onlar hisseder, anlar, bilir  hiç anlatmasanız da!..

Beklemez gidip de anlatasınız, fikir danışasınız ya da yardım isteyesiniz diye; gelir, kendiliğinden gelir hissedişiyle, dahasını anlamak, yanınızda olmak, el vermek, yardımcı olmak, merhem olmak üzere sorar!..

Siz gibi acı çeker, siz gibi üzülür adeta kendisi yaşamışca. Hatta oturup ağlar da bazen sizinle birlikte...

Hatta onlar, siz leb demeden, leblebi diyeceğinizi hisseder, çok iyi, çok doğru anlar sizi. Kendince değil, ne demek istemişseniz odur anladığı. Ruh durmunuz nedir, nasıl bir acı içindesiniz, derdiniz nedir, ne haldesiniz bilir, anlar, hissederler. Daha lafın ortası, hatta başında, lafınızı kesip konuyu değiştirmeye kalkmazlar veya çekip gitmezler. Şaka mıydı, espri mi yaptınız, çok keyifli bir gününüzdeydiniz de, takıldınız mı kendisine hafif tertip?.. Bilirler… Ters, yanlış, bambaşka, aklınızdan bile geçmediğince anlamlar çıkartmaz, terslemez, adeta azarlamazlar sizi, hele de sevinçli bir paylaşımınızın ya da esprinizin ardını beklemesiz, anlayıp dinlemeden azarlamaz, sevincinizi, yapmaya kalkıştığınız espriyi boğazınızda düğümlemezler, tıpkı acılarınıda, üzüntülerinizde de olduğu gibi.

İşte siz, siz olup onların kıymetini bilin!

Gerçek dost onlardır!..

p.r.alkan

 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..