İşte ülkemiz, işte vatandaşımız (kırk parçaya bölünmüşüz, hep beraberiz diyoruz)

“Siyaset” kolay bir iş değil, bir bilim alanıdır bana göre siyasetçi de sosyal bir vaka…
Ülkemizdeki siyaset anlayışı artık “siyaset bilimiyle” uzaktan ve yakından ilintili değil.
Zira bu ülkede siyaset ve siyasetçiler yüzünden birlik ve beraberliğin olduğunu söylemek çok zor…
Öncelikle hiç kimse başkalarının duygu ve düşüncelerine “saygılı” değil, herkes benim gibi düşünsün istiyor.
Kimse atıp tutmasın “yurdum insanı” da kırk parçaya bölünmüş vaziyette; herkesin bildiğini saklamanın ne anlamı var.
Şu aşama da burası böyle şurası şöyle, bunlar şöyle şunlar böyle demek doğru değil, ama herkes neyin ne kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor.
En iyisi kısacık bir betimlemeyle anlatmak…
***
Küçücük bir “ilimizde” dört mahalle varmış…
Birinci mahallede çoğunlukla “Evet, ama” cılar yaşıyormuş. “Evet, ama” larla ne yapılması gerektiğini bilir ve düşünürlermiş. Zamanı geldiğinde ise “Evet, ama” deyip işe başlarlarmış.
Yaptıkları ise genelde yanlış olur ama suçu geçmişe ya da “başkalarının” üzerine atarlarmış…
İkinci mahallede mutlaka “Yapacağım” diyenler otururmuş. Kendilerinden ve yapacaklarından emin bir şekilde yaşar, yapacaklarına adım adım hazırlanırlarmış.
Ama zaman zaman yapma şanslarını kaybederlermiş. Bu mahallede oturanların dizleri mosmor olmuş çünkü kaçırdıkları fırsatlar yüzünden dizlerini döverlermiş…
Üçüncü mahallede ise “Keşkeci” ler yaşarmış. Bunların hayatı ve olayları algılama yorumlama yetenekleri mükemmelmiş. En isabetli kararlar verirlermiş.
Ama her şey olup bittikten sonra “Keşkeler” yüzünden kafalarını hangi duvara vuracaklarını şaşırırlarmış…
Küçük ilimizin en yeşil en güzel evlerinin olduğu sokaklarında mutlu şarkıların çalındığı dördüncü mahallede ise “İyi ki yaptım” diyenler otururmuş.
***
“Keşkeciler” bu dördüncü mahallede yürüyüşe çıkar etrafa hayranlıkla ve gıpta ile bakarlarmış.
“Yapacağım” diyenler ile “Keşkeciler” her zaman bu mahallede birlikte yürüyüşe çıkmak isterlermiş ama ne hikmetse bir türlü fırsat bulamazlarmış.
Evet, ama” cılar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların “gölgelerinin” yeterli geniş ve büyüklükte olmadığından;
“Güneşin” bir an evvel doğması gerektiğini söylerlermiş…
***
Ülkede İktidarlar halkın sevgisi ve parasıyla kurulmadığı sürece o ülkede birlik ve beraberliğin, demokrasinin özgürlüğün olması ve son günlerin “yalancı dolması”
“Barışın” yaşanması mümkün değildir.
Yalancı dolma çünkü PKK tüm dünyanın kabullendiği eli kanlı terörist bir örgüttür ve bu ülke asla eşkıya ile el ele olmamalıdır.
Ne yazık ki; şu anda geçmişte olduğu gibi siyaseti içlerinde PKK’ lıların da bolca olduğu “kara para” ve “sıcak para” zengini tüccarlar finanse etmektedir.
Böyle de olunca; ülkemiz ve vatandaşımız da yukarıdaki gibi bölünmüşse “para babalarının” dedikleri olur ve bizde ülkeyi “seçtiklerimiz idare ediyor diye avunuruz.
Yesinler sizin demokrasi ve özgürlük anlayışınızı, din tutkunuzu…
***
Çok sevdiğimi bir deyiştir; "Allahaısmarladık" demeden önce paylaşayım dedim;
“Akıllı olmasanız da alçak gönüllü olabilirsiniz, ama alçak gönüllü olmadan asla akıllı olamazsınız…”

Erdoğan ÖZGENÇ