Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '13

 
Kategori
Blog
 

İşte yazı kaynaklarım...

İşte yazı kaynaklarım...
 

Bir yazarın, ne kadar güçlü olduğu ya da olacağı, kendi olmayı ne kadar başarabildiğine bağlıdır.


Her yazar, kendi yazı kaynaklarından, ilgi alanlarından esinlenerek yazar yazılarını... Her yazarın hayatının anlamı, yaşamı algılayış biçimi, kendine göredir çünkü. Başkalarını bilemem ama... İşte size, benim yazı kaynaklarım:

- Beni yakından tanıyan, ilgiyle izleyen, severek okuyanlar bilir ki, hayatta en büyük ilgi alanım, kadınlardır. Duyguları, düşündükleri, hissettikleri, söyledikleri, gizledikleri, anladıkları ya da anlaşılmayı bekledikleri, farkedilme beklentileri, kendilerini var etme, ortaya koyma biçim ve tercihleri... Haliyle, bu durumda, ana yazı konum kadınlar oluyor.

- İnsan davranışları, iletişim kurma stilleri ( belki de bunda, mesleğimin iletişimcilik olmasının da etkisi vardır.), doğa - insan etkileşimi, siyasetin yaşamla ilgili her boyutu ( günlük yaşam ve anlam siyasetimizden tutun da, ülkem ve dünya adına yapılan en makro siyaset biçimlerine kadar ) nerdeyse doğduğum günden beri, şiddetle ilgimi çeker. Ve sanırım, yaşadığım sürece de ilgimi çekmeye, yazı konularımın, yaşam önceliklerimin en ön sıralarında yer almaya devam edecek siyaset.

- Hayvanların kendi aralarında ve insanla geliştirdikleri gönüllü ya da zorunlu ilişki türleinin hemen hemen tümü ilgi alanıma giriyor desem; çok şaşırır mısınız?

- Spontane ve uzun süreli duygu ve düşünce değişimlerimle, başkalarının duygu ve düşüncelerini algılayış ve yorumlayışım da, bir başka yazı kaynağımı oluşturuyor.

Çok tuhaf bulsam da... Şunu itiraf etmeliyim ki, gergin, öfkeli, kızgın, hatta bazen kontrolden çıkmak üzere olduğumu hissettiğimde, bu duygu değişimimi farkettiğimde, diğerlerinden çok daha iyi, çok daha kaliteli, etkin, vurucu yazılar yazabiliyorum. Yani anlayacağınız, ADRENALİN, en yüksek dozda yazma motivasyonu sağlıyor bana. Başkasını bilemem ama... Bu, benim için kesinlikle böyle.

- Okuduğum kitap, gazete, dergi ve haberler, başkaları için ne kadar yazı kaynağı olma potansiyeli taşıyorsa; aynı durum, benim için de ayniyle geçerlidir herhalde...

- Edebi gücü yüksek, entellektüel düzeyi parıltılı birçok yazarın, yazarken rüyalarından fazlasıyla yararlandığını biliyor olsam da... Rüyalarımın kendi yazarlık gücüm üzerindeki etkisini henüz tam ve doğru biçimde ölçebilmeyi başaramadım. Yazarken, rüyalarımdan ne kadar faydalandığımı, doğrusu ben de çok merak ediyorum!

- Yerel, evrensel, kişisel acı, hüzün ve kederlerim; sevinç, coşku ve heyecanlarım, iç sesimin ritim ve duygusu; yazarken, elbette beni de çok etkiliyor.

- Ve çocuklar... Canlarım benim!... Ve o güzel çocukları, anne - baba ve çevreleriyle olan ilişki ve etkileşimleri... Onların her davranışını gözlemleyip, duyumsamaya, anlamaya çalışma, beni ve yazdıklarımı inanılmaz derecede besliyor ve zenginleştiriyor.

- Kendim dışında olan biteni anlama, insanların farkına varabilme ve onlarla empati yapabilme motivasyonumun daima yüksek düzey ve enerjide olması, yazdıklarıma ayrı bir renk ve çok değişik açıları olan boyutsal bir zenginlik katıyor olmalı...

Bu yazıyı yazarken, elbette bir amacım vardı. Kendi yazı kaynaklarımı önce kendime göstermek, sonra da başka yazı arkadaşlarımın kendi yazı kaynakları üzerinde düşünerek, onların farkına varmalarını sağlamak...

Bu anlattıklarımla başkalarına ne kadar yardımcı olabildim; bilemem ama... Yazım bittiğinde, en azından, kendime çok faydalı olacağımdan, adım gibi eminim. İlk kez bu kadar net ve objektif biçimde kendi yazı kaynaklarımı aramakta, onlara ulaşmaya çalışmaktayım çünkü.

Gelelim bu yazının neden deneme değil de, blog kategorisinde yayınlandığına... Birincisi, her ne kadar yazı yazıyor olsak da, resmiyette yaptığımız blog yazmak... İkincisi, bu yazdıklarım, yazı yazmak kadar, blog yazmak için de önemli ve değerli... Üçüncüsü, bugüne kadar blog yazmakla ilgili her düşüncemi Milliyet Blog yönetiminin izin verdiği ölçüde, bu kategoride yayınladım. Geçmişte yazdıklarım ve davranışlarım açısından da tutarlı olabilmek adına, şu an yazımı blog kategorisinde okumaktasınız.

Yazılarıma kaynaklık eden tüm bu etkenler, nasıl bir blog yazarı olacağımın amentüsü, kendi ayak izlerimi takip ederek yazılmış kişisel alfabesi ve öznel yazı manifestomdur belki...

Ve dilerim, yazma motivasyonu olan, yazmaya saygı duyan her blog yazarı, aynen benim de yazarlığımın her anında yapmaya çalıştığım gibi, kendi kişisel yazı yolunu izleyerek, kendi yazım alfabesini, manifestosunu oluşturur.

Yazı arkadaşlarımın bu konuda ne düşündüğünü bilmiyorum. Ancak, ömrüm yetip yazmaya devam ettiğim sürece kendi yazı yolumdan ayrılmayacağımı, kendi yazı kaynaklarımı daha geniş ve zengin hale getirebilmek için, elimden gelen her şeyi yapacağımı biliyorum.

Yoksa, Cemce yazmanın, ne anlamı, ne önemi kalırdı ki? İnsanın yazdıklarını değerli hale getirebilmesinin yegane yolu, kendince yazabilmesidir çünkü.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..