Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Prof. Dr. İbrahim Ortaş

http://blog.milliyet.com.tr/ibrahimortas

17 Ekim '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

İstediğiniz üniversite veya bölüme girememiş olabilirsiniz, ancak...

İstediğiniz Üniversite veya Bölüme Girememiş Olabilirsiniz. Ancak Girdiğiniz Yerde En İyisi Olmayı Deneyin.
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr Yeni ders yılı başlangıcında ilk dersim öğrenciler ile tanışmak ve beklentilerini öğrenmek ile başlar. Bu yıl da öyle oldu. Bir öğrencimiz “dersin sınav şeklini ve dersi geçip geçemeyeceğimi merak ediyorum” ifadelerini kullandı. Bir başka öğrenci yeterince pratik yapılmadığını belirti. Bir öğrenci üniversitenin öğrenci sorunları ile yeterince ilgilenmediğini belirti. Bazı öğrenciler başka talepleri dile getirerek, öğretim üyelerinden üst yönetime kadar biraz doğru, biraz eksik, biraz da yanlış bilgi ile eleştirilerini belirtiler.

Türkiye’de Öğrenci Olmak Kolay

Doğal olarak ülkemizde üniversite öğrencilerinin iş bulma şansı daha düşük olduğu için (işsizler içinde öncelik yüksek okul mezunlarında) gençlerimizde istediğim üniversite veya bölüme giremedim diye üzülenler veya istediği alana giremeyince bunalı­ma girenleri bile oluyor. İstemediği bir bölüme giren öğrencilerin bir kısmı bir an önce bir mezun olayım yeter dedikleri görülüyor. Üniversiteyi bitirmenin de işe girmek için yeterli olmadığının anlaşılması ile birlikte üniversite kontenjanlarının boş kalmasına neden olmaya başladı. Sanırım önümüzdeki yıllarda öğrenci tercihleri ile tercihlerin daha bilinçli ve daha sağlıklı yapılacaktır. Konunun önemli oluğunu bilerek üniversite ve öğrencilik bilincinin öneminin yeniden hatırlanması gerekir düşüncesi ile üniversitede öğrenci olmanın önemini hatırlattım. 1.6 milyon öğrenci içinden sıyrılmak (%10’luk dilimin içinde yer almak) ve bir üniversitede okuyabilme şansına sahip olmak günümüz ortamında önemli olduğunu ve kendileri gibi şanslı olmayan bir milyondan fazla öğrencinin iyi bir üniversiteye girmek için çalıştığını belirtim. Gelişmiş batı ülkelerinde öğrencilerin daha çok ders çalıştıklarını ve buna rağmen %50-60 oranında öğrencinin okuldan atıldığını hatırlattım. Türkiye’de genelde öğrenciliğin çok kolay olduğunu, gelişmiş üniversitelerde her derste dönem ödevleri olduğunu ödevlerin yapılabilmesi için mutlaka çok farklı kaynaktan yararlanmak için yoğun olarak kütüphaneye gidilmesi gerektiğini, sınavların yazılı ve açıklama gerektirdiği için tek bir ders kaynağı değil, öğretim üyelerinin önerdiği bütün kaynakları iyice çalışmaları gerektiğini belirttiğimde öğrencilerin çok hoşuna gitmediğini gördüm.

Öğrenciler İlgisiz ve İsteksiz
Geçmişten beri öğrencilerimizde genelde bir memnuniyetsizliğin olduğu nu görüyoruz. Benim uzun zamandır gözlemim üniversitelerimizin bazı fakülte ve bölümlerinde bir taraftan üniversiteyi okuyacak düzeyde yeterli fen, matematik ve dil bilgisi yanında yorum, analiz-sentez yapma becerisi gelişmiş öğrencilerin sayısının az olması yönündedir. Diğer taraftan istenilen düzeyde üniversitelerde eğitim ve kendini gliştirme becerisini kazandıracak ortamı bulmadan mezun olmanın verdiği güvensizlik ile işsiz kalma kaygısının öğrenciyi isteklendiremediği görülüyor. Doğal olarak şimdilik söylenecek olan yaşamda ne yapmak istediğinizi bilerek kendi bilgi, beceri ve potansiyelimize uygun alan seçmek ve seçiminizi yaptığınız alandaki fakülteyi iyi bir eğitim alarak bitirmektir. İyi bir eğitim için üniversitenin bulunduğu bölge, ilin sosyal ortamı ve oradaki hocaların kalitesi önemli. Ancak hepsinden önemlisi sizin kendinizi hayata hazırlamanızdır. Soru şu; Başarılı olmanın şartı iyi bir üniversiteye mi girmektir? Yoksa ne aradığını bilen ve buna uygun kendisini hayata hazırlayan bireysel çabamızmıdır? Elbette üniversite ortamı, hocaların kalitesi, alt yapı, önemli ancak 18 yaşının üzerindeki bir kişinin kendi kendisini hayata hazırlama isteği, kendi yol haritasını çizebilmesi ve öğrenmeyi öğrenme duygusuna sahip olması daha önemlidir diye düşünüyorum. Bu bağlamda halen ben kişisel gayretlerin de önemli olduğunu düşünüyorum.

İyi Üniversitenin Öğrenci Gözü İle Niteliği Nasıl Belirlenir?

Doğal olarak üniversite iklimi ve/ya atmosfer önemli, iyi üniversite, uluslararası düzeydeki öğretim üyesi kadrosu ve üniversitenin alt yapı imkânları iyi bir eğitim almaya yardımcı olurlar. Ülke olarak öğrencilerimize çalışma disiplini ve kendi kendisini organize etme becerisi kazandırmadığımız için üniversite orta öğretimin yapamadığı bir eksiği öğrenciye kazandırırsa o üniversite benim için başarılı sayılır.

İyi Üniversite Nasıl Belirlenir? Ölçüsü Nedir? Diye sorulabilir.

Üniversite ortamı öğ­renciye sosyal ve eğitimsel olarak destek oluyor mu? Üniversite eğitimi öğrenciye kendi farkına varılabilirliğini sağlıyor veya kişinin kendisini keşfetmesine olanak sağlıyor mu? Üniversite eğitimi öğrencinin kendi yol haritasını oluşturmaya yardımcı olabiliyor mu? Üniversite eğitimi öğrenciye geleceğe ilişkin hedeflerini koymasın­da yardımcı olabiliyor mu? Üniversite eğitimi öğrencinin farklı kaynakları araştırarak okuma alışkanlığını sistematik olarak kazandırıyorsa ve öğrendiklerini kritik edecek düzeyde geliştiriyor mu? Üniversite eğitimi öğrenciye öğrenme ve doğru bir çalışma alış­kanlığı kazandırıyor mu? İyi üniversite kavramı öğrenci memnuniyeti, araştırma kapasitesi, sahip olduğu uluslararası nitelikteki bilim insanı sayısı, patent ve buluş sayılabilir. Ancak eğer bir üniversite meslek öğretimin dışında öğrencisini girişimci, sorun çözme becerisi kazandırıyor mu? Öğrenciler düşünme, felsefi tartışma becerisi kazanıyorsa ve mezuniyet sonrası yaratıcılık becerisi gösteriyorsa, kendisi iş yarata biliyorsa bütün dünyada tercih edilen üniversite kategorisi içinde görülür. İyi Üniversite geleceğe ilişkin hedefleri ve ilkeleri olan üniversitedir. Bir üniversite nasıl bir mezun istediğini biliyorsa ve de mezunlarının, Neleri bilmesi gerektiğini Geleceğe ilişkin bilgisi ile nasıl davranması gerektiğini, Bu hedefe ulaşması için neleri yapabilmesini öğretebiliyor veya öğrencisine kazandırtabiliyorsa iyi üniversitedir. Bir üniversite öğrencisini bütünsel düşünmeye sevk ediyor ve kendi kendisini yönetme anlayışı kazandırıyorsa iyi bir üniversitedir. Bu özellikleri sağlayan ortamda mutlaka üniversitelilik bilinci yüksek nitelikli bilim insanı ve yöneticiler var demektir. Tabii doğal olarak geleceği yakalamak ve ona uygun insan yetiştirmek sağlam bir bilim ve eğitim politikası ile oluşur. Bilim politikası ancak bilim felsefesi ve kültürü ile sağlanabilir. Öğrenme eğilimi ve kapasitesi geniş öğrenci kesiminin geldiği üniversitelerin bu bilinçle gençlerin kendini gerçekleştirme ortamı sağlaması zorunlu ve görevidir. Üniversiteyi yeni kazanan gençlere üniversitelilik bilincinin verilmesi için ders programlarında, uygarlık tarihi, bilim felsefi, bilim tarihi, ekonomi, girişimcilik gibi derslerin yanında tartışma ortamı da sağlanmalıdır. Üniversitelilik ortamı da ancak üniversitelilik bilinci gelişmiş yöneticiler tarafından sağlanabilir. Üniversitelilik bilinci öğrenciye ortamla kazandırılır. Üniversite öğrencisine lise öğrencisi gibi değil artık bir üniversite öğrencisi gibi bakmak gerekiyor. Bu bağlamda hepimize büyük görev düşüyor. Tabii öğrenci bu bilinç ve sorumlukta mı? Denilebilir ki üniversite öğretim üyelerinin tamamı çalışma disiplini yanında öğrenme ve öğretme becerisi kazanmış mıdır? Doğaldır ki öğrencilerin bu konuda şikâyetleri de sıkça duyuluyor.


Üniversitelilik Bilinci Önemli

Bu bağlamda önemli olan üniversitelilik bilincini kazanmak, kendini keşfetmek, doğru çalışma, okuma ve de kritik etme alışkanlığını kaza­nmaktır. Doğal olarak bu kolay olmamaktadır, ciddi bir disiplinli çalışma ve kendi kendisini eğitmeyi gerektiriyor. Bunun için değişik kaynakları çok okumak, farklı bilgi düzeyine sahip kişiler ile konuşmak, tartışmak, değişik sosyal ortamlarda bulunarak üniversitelilik ortamını yakalamak ve yaratmaktır. Bu durum biraz da bizim elimizdedir. Üniversite bu ortamı sağladıkça öğrenme ve kendini gerçekleştirmek kolay olur. Yine de geleceğimiz bizim elimizdedir. Bizim ortama katacağımız atmosfer, kuracağımız ilişkiler, yaratacağımız pozitif isteklendirmeler bulunduğumuz ortamı güçlendirecektir. Bizler korkmadan, çekinmeden medeni ilişkiler içinde tartışma ortamları yaratarak çevremizde düşüncesi olan insanları diyaloga davet edebiliriz. Tabii kırmadan dökmeden, kendi düşüncemizi mutlak doğru saymadan, başkasının düşüncelerine de değer vererek. Acaba yanılıyor olabilirim diyebilmeyi de kabullenmemiz gerekir. Acaba okuduklarım ve duyduklarımın ne kadarı doğru? Başka alternatifi var mı? Üniversitelilik ancak böyle sağlanabilir. Aksi takdirde liseden farkımız olmaz. Burada üniversite yöneticilerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Üniversite yöneticilerinin anabilim dalı başkanından rektöre kadar her düzeyde üniversitelilik ortamı yaratmaları gerekiyor. Şekilsel değil içerik yönünden birimlerin güçlendirilmesi ve öğrencilerin kendilerini gerçekleştirmeleri için ortam hazırlamaları önemlidir. Her türlü tartışmanın rahatlıkla yapılabildiği, farklılıkların hoş görüldüğü ilkimi/ortamı yaratmak gerekir. Üniversite ortamı bilginin öğrenildiği değil kritik edildiği ve zenginleştiği yerlerdir. Bu bağlamda eğer savunduğunuz düşüncelerinizi kendiniz özümsediyseniz ve haklılığına inanıyorsanız sonuna kadar da düşüncenizin arkasında durmanız beklenir. Eğer kulaktan dolma, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” iseniz ve sırtını başkasına dayadıysanız ve onun desteği olmadan yol alamıyorsanız o zaman kendimizi sorgulamamız gerekir, ben nasıl gerçek bir üniversiteli olabilirim?

Bilinçli Çalışma ve Öğrenme Çabası Başarı İçin Önemli
İnsanlığın biricik tecrübesi şu ki; kendini geliştirmiş, farkına varılabilirliği gelişmiş insan çevresine çeki düzen veren insandır. Etrafımıza baktığımızda bir yerde işler düzgün gidiyorsa bir yerde sistem varsa insanlar bir biri ile barışık yaşıyorsa, orada kendi içinde barışık iş yapabilen bir başarılı bir insan ve yönetici vardır. Boşuna dememişler “aslan yattığı yerden belli olur”. Kişi ne yapacağını biliyorsa ve hedefini doğru belirlemişse onu gerçekleştirmek için de yol yöntemini bulur. Çevremizde genellikle herhangi bir durumda kendi kendisine çözüm üretebilen kişiler mutlak bir yol bulmakta ve alternatif yaratabilmektedirler. Alternatif yaratamayan, kendi kendini yönetemeyenler hangi yaşta olursa olsunlar başkasının şemsiyesi altında yaşamak zorundadırlar. Bu kişilerin ortak özelliği kendinin bilincinde olmaları, farkına varılabilirlikleri yüksek, çevresini iyi analiz eden ve keşfedebilen kişilerdir. Kendi yolunu kendi bulabilen, kendi kendisine hedefler koyabilen, coşkulu ve hayatı canlı canlı yaşama duygusuna sahip kişilerdir. Bu kişilerin bir diğer özelliği de öğrenmeyi basitleştirebilmiş olmalarıdır. Başarılı kişilerin diğer bir özelliği de belirli bir felsefi bakış açısına sahip olduklarıdır. Felsefi düşünme, sorgulama becerisine sahip olmayan kişilerin ve toplumların genellikle gelişmedikleri görülüyor.


Özet
, istediğimiz bölüme veya üniversiteye giremedik diye üzülmeyelim. Önemli olan belirli puan olarak okumaya hak kazandığımız birimi başarı ile tamamlamaktır. Dersi geçmek, okulu bitirmekle bir şeyin değiştirmediğini bilelim. Yalnız diploma almak değil, diplomanın da ötesinde hayatı okuyabilmek, farkına varılabilirliği yakalamak ve kendimizi öz güvenle ifade edebilmeyi kendi bilincimizi yaratmayı öğrenmektir. Yaşamın inceliklerini anlayan aydınlanmış bir kafa, sorgulayan, soru sorabilen, herhangi bir durumda çözüm üretebilen insan bu ülkenin aydınlık geleceği olacaktır. Hatta mezun olup işe girebiliriz, birilerinin desteği ile veya menfaat birlikteliliklerinin etkisi ile makam mevki sahibi de olabiliriz. Ancak bilgi küpünüz dolu değilse, sürekli bir eksiklik his edersiniz. Yeniden başa dönecek olursak öğrencilerimizin geleceğin kendi ellerinde olduğunu bilmeleridir. Kendi çabalarlının %80 oranında etkili olduğunu bilmeleri önemlidir. Kendi yol haritasını oluşturan kendine göre değerler oluşturan kaliteli ve anlamlı yaşamı benimseyen, kendi kendisini yönetebilen insan en başarılı olan kişidir. Bu bağlamda hayata yeni başlayan gençler olarak içinde bulunduğumuz ortamda merkez olalım ve ortamı biz değiştirelim. Taleplerimizi demokratik yollarla dile getirelim. Biz yeni ortamlar yaratalım. Bizler gençliğimizin bize verdiği enerji ile daha çok okuyalım, sınıflarımızda derslerin tartışılmasını sağlayacak ortamı biz yaratalım. Her yönü ile kendimizi hayata hazırlamaya çalışalım. Bu anlayışı benimsemiş bütün öğrencilerimizin derslerinin de daha başarılı olduğu tecrübe ile sabittir. Yeni öğretim yılının üniversitelerimizde üniversitelilik bilinci ile yürümesini ve herkese hayırlı olmasını dilerim.
 
Toplam blog
: 190
: 1163
Kayıt tarihi
: 21.06.07
 
 

1985 yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nde mezun oldum. 1986 yılında Şanlıurfa Köy Hiz..