Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

İstemek ya da istememek, işte bütün mesele bu!

Bir "Secret" (Sır) salgını başladı. Öte taraftan, istemenin sistematiğini anlatan diğer kitaplar. Kişisel gelişim dünyası da, sonunda talep etmenin gücünün farkına vardı. Böylece, çoğumuz için yeni bir kapı açıldı. Hepimiz zaten istiyorduk, ama bilinçli ama bilinçsiz. Bazen sürekli, bazen sadece kendimizi darda hissettiğimizde. İstemek, bizim deyişimizle dua hakkında söylenecek onlarca şey var. Ben bu yazıda istenenlerin gerçekleşmesi için duada sürekliliğin önemine yoğunlaşmayı tercih ediyorum.

İnsanın sahip olduğu en büyük potansiyel silah, talep etme gücü. Kişi aklına ne gelirse talep edebilir. Ev, iş, araba, tatil ya da karakter özellikleri, cesaret, özgüven, özsaygı, alçakgönüllülük, girişimcilik ruhu. Bu potansiyel silahtan faydalanmak için yapmamız gereken en temel şey istemede süreklilik. Bir insanın istemede sürekliliği sağlamasındaki temel unsursa irade. İrade iki türlü çalışıyor.

Birincisi, istemeye üşenmemek.
İkincisi ise, isteğine doğru adım adım yaklaştırılırken, daha iyi olacağını düşündüğün bir alternatife dünyevi menfaatler yüzünden yönelmemek.Şimdi bunları biraz açalım.

İstemeye Üşenmemek
Çok ilginçtir. Bazı şeylerden sürekli yakınırız ama değiştirmek için de hiçbir şey yapmayız. Fiili eylem bir yana, durumun iyileşmesi için dua etmekten bile çoğu zaman aciziz. Yakındığımız süreleri dua ederek geçirsek, belki de sorun şimdiye kadar düzelmiş olacaktı. Peki dua nasıl edilir?

Bir kere, kalpten istemek gerekir. İsterken aklın başka bir yerde olmayacak. Kiminle konuştuğunun, kimden talep ettiğinin farkında olarak istemeliyiz. Olmasını istediğiniz durumu sürekli olarak hayal etmeniz ikinci gereklilik. En ince detaylarına kadar hayal etmek. Bir astınızdan istermişçesine değil, yakarışla istemek. Çünkü verip vermeme kararı O'na aittir. Sıkıntıyı veren de O'dur, alabilecek olan da.

Bunlardan sonra, olay etki alanımız içindeyse, yavaş yavaş önümüze durumu değiştirmek için fırsatlar çıkmaya başlar. Duamızda samimiysek, bu fırsatları es geçmememiz gerekir. Çaba sarf etmeye gücümüz varsa, bu gücü kullanmalıyız. Emek olmadan, yemek olmaz. Çalışan kazanır. Sabreden derviş, muradına ermiş!

Kişinin, sorununu çözmeye üşenmesi, aslında bu durumun onu, o kadar da rahatsız etmediğinin göstergesi değil midir? Madem ki, rahatın iyi, o zaman aynen devam!

Bazılarımız ise, çok fazla çaba sarf ederler ama bir türlü olmaz. Bu insanlar da sebeplere bağlananlardır. Çaba sarfederek çok güzel bir şey yapıyorlar ama eksik olan bir şey var. O da dua.

Her ne istiyorsanız isteyin, herkesin hayrına olan bir sonuca erişmek için her 2 unsurun da gerçekleşmesi gerekiyor. EYLEM+DUA.

Daha İyi Bir Alternatif Düşüncesi

Hayaliniz ilinizin en büyük inşaat firmasında mühendis olarak çalışmak olsun. Bunu çok fazla istiyorsunuz çünkü hem ailenizle beraber olacaksınız, hem yeteneklerinizle örtüşüyor, hem de doğup büyüdüğünüz yere katkıda bulunmanız için güzel bir başlangıç olduğunu hissediyorsunuz. Bunu çok fazla istiyorsunuz, elinizden geleni yapıyorsunuz ve gerçekten de yavaş yavaş bu şirketin yönetiminden insanlarla tanışmaya başlıyorsunuz. Orada staj yapıyorsunuz. Ve her şey çok güzel gidiyor. Artık okulun son senesindesiniz. Ve mühendis çıkmak üzereyken, bu sefer okuduğunuz ildeki -İstanbul olsun- bir şirketten iş teklifi aldınız. Yüksek maaş, 3 ayda 1 ikramiye, özel sağlık sigortası, kariyer imkanları. İşte büyük sınav. Bir yanda, lise yıllarından beri hayali kurulan bir şirket, öbür tarafta maddi anlamda harika bir iş teklifi. Şimdi ne olacak?

Analiz aşamasında sorulması gereken sorular

-Bu yeni iş teklifini kabul etmek bana ne kazandırır? Olası cevap: Daha fazla saygınlık, kariyer imkanı, büyükşehirde yaşamak, daha fazla maaş...

-Peki ne kaybettirir?
Olası cevap: Yıllardır hayalini kurduğu firmada çalışamamak. Ailesinden uzakta yaşam, iline katkıda bulunamamak.

-Hangisi daha fazla önemli?
İşte burada işin içerisine değerler giriyor. Eğer kişi, maneviyata maddiyattan daha fazla değer veriyorsa muhtemelen yeni teklifi kabul etmeyecektir. Ama ahlaki değerleri henüz tam olarak oturmamışsa, o zaman büyük bir bocalama geçirecektir.

Peki bu yeni işi seçerse, kendine karşı olan saygısı nasıl değişecek? Bir daha kendine güvenebilecek mi?

Talep etmek, bir nevi vaattir. Talebinin kabul görmesi durumunda, gereklerini yerine getireceğine dair bir vaat. İsteyip de sadece maddiyat için vazgeçmekse, tek dünyalı bakış açısından kaynaklanır.

Şu yanlış anlaşılmasın, vazgeçmek başlı başına yanlış değildir. Örneğin, çalışmak istediği şirketin çevreye çok fazla zarar verdiğini görmesi, işçilere adil davranılmadığını gözlemlemesi, tasviyeye hazırlandığını öğrenmesi, içerde alavere dalaverenin döndüğüne şahit olması vazgeçmek için makul sebeplerdir. Kısacası, yanlış olan vazgeçmenin arkasında yatan sebeplerin, temel ilkelerle uyuşmamasıdır. Bu uyuşmama, özsaygıyı ve özdeğeri kişiden alır götürür. Ve geriye de pek bir şey bırakmamış olur.

Eğer geleceğin bize güzellikler getirmesini istiyorsak ilke merkezli hareket etmek zorundayız. Sistem bu şekilde kurulmuş ve bunu gönülden kabul edip, bu doğrultuda hareket edenler dışarıdan belki kaybediyormuş gibi görünse de, uzun vadede samimiyetleri ölçüsünde kazanacaklardır.

 
Toplam blog
: 39
: 757
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Mühendislik eğitimimden sonra (2002), örgütsel davranış alanında yüksek lisans yaptım (2005). 15 ..