İstemem yan cebime koy

Gaziantep-Fenerbahçe maçının ardından bu gün ilk işim Fenerbahçeli yorumcuların köşe yazılarını okumak oldu. Biraz gülmek istedim çünkü. Ama ben yazılanları küçük bir tebessümle okumayı beklerken, kahkahalara boğuldum. İşte küçük bir örnek. Sadi Türkmen "Hele şükür" başlığı adı altında şöyle bir açıklama yapmış!

"Allah'a şükürler olsun, Türk futbolunun bu yıl ki en önemli sorunu nihayet çözüldü! Fenerli olsun olmasın, meğer herkesin sorunu buymuş da biz bir türlü anlayamamışız. Bakalım şimdi motivasyon yapıcıları veya bozucuları ne gibi bahaneler bulacaklar, cidden merak ediyorum. F.Bahçe'nin Gaziantep'te kazandığı tartışmasız penaltı, gerçek penaltı gibi bir penaltı oldu da sevgili hakemlerimizin namusları kurtuldu. Yoksa biraz su kaldırabilecek bir durum olsaydı, artık kıyametler kopar ve lig de şaibeli ilan edilirdi. Allah yardım etti de Kezman ceza sahası içinde düşürüldü ve Alex de zor da olsa golü yaptı"

Türk futbolunun bu yıl ki en önemli sorunuymuş. Güya taşı gediğine koymuş! İyi de günlerdir gözyaşları içinde, salya, sümük "penaltımı isterim, penaltımı isterim" diye zırlayan Fenerbahçeli yazar ve taraftarlar değil miydi? Yönetiminiz ekranlara çıkıp çıkıp ağlamıyor muydu? Ben sizlerin ve size yalakalık yapan bir iki kişinin dışında penaltı takıntısı olan kimseyi görmedim, işitmedim. Demek ki bu sorun Türk futbolunu değil sizin camianızı ilgilendiriyormuş.

Tartışmasız penaltı. Gerçek penaltı gibi bir penaltı. Vay be hakemlerin namusları bile kurtulmuş. Allah yardım etmiş, Kezman ceza sahası içinde düşürülmüş! Komiksiniz komik. Yazdığınız gibi Kezman’a ve Fenebahçe’ye yardım eden Allah değil, kaleci Oğuz’dur. Hem de kaleye oldukça uzak bir noktada. Hatırladınız mı? Eski futbolcunuz.

Şimdi sıra Pazar akşamı spor programlarını izleyip, eğlenmeye geldi. Merak ediyorum. Bu penaltı, her taşın altında pire, bit, tahtakurusu vs. arayan Erman hocanızın aklını karıştıracak mı bakalım?

Minik bir hatırlatma da taraftarlarınıza. Birkaç gündür yazdıkları penaltıyı taca atma hikayeleriyle ilgili. Sözler tutulmak için verilir. Yapamayacağın işler için kimseye söz verme.

Düşünüyorum da. Aynı şeyleri bizler yaşamış olsaydık. Taraftar olarak Beşiktaşlı onuru ve gururuna yakışır bir şekilde, söz verdiğimiz gibi o penaltıyı dışarı attırırdık. Ama iyi mi, kötü mü yapardık orasını bilemem işte.