Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İstemeye istemeye

İstemeye istemeye
 

Ne çok şey yaparız istemeden. Kendi isteğimiz olmadan geliriz dünyaya. İstemediğimiz okullara gider, istemediğimiz sınavlara gireriz. O sınavların hiç istemediğimiz sonuçlarına katlanırız sonra.

İstemediğimiz meslekleri seçer, istemediğimiz bir işte ömrümüzü bitiririz. İstemediğimiz maaşlara talim ederiz; hiçbir şeye yetmeyen. İstemediğimiz insanlarla bir arada çalışmak zorunda kalırız. Sabahleyin istemeden selamlaşıp istemeye istemeye geçeriz masaların/tezgâhların başına.

İstemediğimiz mahallelerde, istemediğimiz şehirlerde otururuz. İstemediğimiz komşularımız olur. İstemeye istemeye aynı sokakta geçer ömrümüz. Bazıları çeker gider, gitmelerini istemeyiz ama giderler istemeden.

İstese de istemese de askere gider erkekler. Hiç istemeden savaşırlar. Bazılarımız hiç istemeden ölür. Kimi yarım bir beden, kimi çeyrek bir ruhla geri döner istemeden.

İstemeden evlenir çoğumuz. Daha on dördünde çocuktur, istemeden “karı” olur birine. Çocuk sahibi olur istemeden. Kimileriyse çocuksuz kalır istemeden.

İstemeden dedikodu yaparız. Aramızda olmayan birini çekiştiririz istemeden. İstemeden kırarız en yakın dostumuzu. Ağzımızdan bir anda düşünülmeden kaçan bir sözle ne yaralar açarız yüreklerinde. Dünyalar yıkarız istemeden.

Yalnız kalırız ya da bir kalabalıkta yok olup gideriz istemeden. İstemeden gecikiriz bir yerlere. İstemeden bekletiriz birilerini

İstemediğimiz partilere oy veririz mecburiyetten. İstemediğimiz adamları seçeriz. İstemediğimiz adamlar alıp harcar vergilerimizi keyiflerinin istediği yere.

İstemediğimiz hastalıklara yakalanırız. Hiç istemediğimiz yerlerimizden vurur bizi illetler. Mantarlar kimseye göstermek istemediğimiz yerlere gelip yerleşiverir. Bir muayene kuyruğunda bekleriz saatlerce istemeden.

İstemediğimiz televizyon programlarını izlemek zorunda kalırız. Ne yüzlerini ne konuşmalarını ne oyunculuklarını ne de fikirlerini sevdiğimiz kişileri seyreder dururuz elimiz mahkûm.

İstemediğimiz elbiseleri giyeriz çoğu zaman. Boynumuzu sıkan kravatları takar; rahatsız tulumları, sıkıcı etekleri, zevksiz üniformaları giyeriz istemeden.

İstemeden tiryaki oluruz. İstemeye istemeye içimize çekeriz dumanı. İstemeye istemeye içine düşeriz bir şişenin ve çıkamayız bir daha.

İstemeye istemeye borç verir; istediğimiz zaman alamayız. Paranın, küçük hesapların, faizin, senetlerin, faturaların, icraların esiri oluruz istemeden.

Aşkımız istemeye istemeye biter bir gün. Öteki henüz hazır değildir. Bırakır gideriz istemeden. Ya da o bırakıp gider bizi istemeden. Sevgilimizi, eşimizi aldatırız ama hiç de yapmak istememişizdir aslında bunu.

Bir dine inanmak zorunda kalırız istemeden. İstemeye istemeye ibadet ederiz. İstemeden günaha gireriz. Tövbe edip bozarız istemeden.

İstemeden görüp geçeriz haksızlıkları. Engel olmak isteriz belki ama çekiniriz istemeden. Kaldırımın ortasına düşmüş baygınlık geçiren birine yardım etmek isteriz ancak bir yere yetişmemiz gerektir; bırakır gideriz istemeden.

Aynı sorulara muhatap oluruz istemeden. Nasılsın? Ne yapıyorsun? Sınavın nasıl geçti? İş bulabildin mi? Hâlâ bekâr mısın? Ev aldın mı? Araba var mı? Arabayı değiştirdin mi? Çocuk var mı, çocuk? Kardeş getirmeyi düşünmüyor musunuz? Oğlan hangi okula gidiyor? Yazlığınız yok mu? Başkalarına aynı soruları sorarız istemeden...

İstemeye istemeye kalkarız yataktan; uykuya doymamışızdır. Her gün aynı rutini tekrarlamaktan bıkmışızdır. İstemeden parçası oluruz bir çemberin. Dönmeye başlarız etrafında. Her gün aynı saatte çık evden; aynı otobüse bin; aynı koltuğa otur: aynı pastaneden aynı poğaçayı al; aynı sayıda çay iç; aynı sayfayı aç; aynı şeyleri oku; aynı şeyleri yaz; iş arkadaşlarınla konusu hiç değişmeyen sohbetlere gir fırsat bulabildiğin zaman; mesainin bitmesini özle aynı sıkıntıyla; akşamları aynı güzergâhtan dön eve; aynı televizyonun karşısına geç; aynı starları seyret milyonuncu defa; uyu, aynı rüyaları gör istemeden....

İstemeye istemeye yaşlanırız. İstemeden dökülür saçlarımız. İstemeden kulağımız ağırlaşır, gözlükler takmak zorunda kalırız. Derman çekilir dizlerimizden, bir bastonla arkadaşlık ederiz istemeden.

İstemeden günler geçer. İstemediğimiz şeyleri ister hale geliriz istemeden.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..