- Kategori
- Şiir
İsterdim ki
Gece o buhrani çöküntüsünü atsın
Her gün ki davetkar zamanlarında
Alsın üzerinden elemin coşturduğu aşıkları
Heyecan katıklı sevgi varlıklı bir çanak katsın
Bak gündüz nasıl parıldar
Değirmen misali çevirir insanları tan ağaranda
Herkes oyunun taşları gibi önceden belirli uçar yerlerine
İşçi eliyle çevirmez makineyi teri olmadan katkısı
Marabası dertli tüttürmez cigarayı
Delikanlısı dolanmaz sersefil serseri
Genci, kızı korkarak atmazdı kendini içeri
Çocuklar sevgiyle tutmuşken bölmezdi oyunları
Oyun taşlarının yerlerinden uçma vakti geldiği tan karasında
Gönül isterdi ki aydınlıkların tavında
Güzelliklerin bağında
Hemde adaletin damında
Bir kuş misali
Hep iyilikler tavında bir resim emsali
Yok olsun gece kendi karanlığında
Gönül isterdi ki ışıldayan demir kalıbında
Kalem tutsun tüm insanlar
Varolsun ağzıyla binlerce kuş tutanlar
Eğlensin çocuklar sarılsın aşıklar
Kin tutmasın tüm birbirine kin tutanlar
Haklı alsın yolunu haksız tutsun başını
Herkes beraberce elele açsın güzellik yolun duvağını
Gönül isterdi ki yeni doğan bebek misali
Aklık bezensin tüm yüreklere
Ağız benzeri hep birden dillensin kalpler
Aynı güzelliği haykırsın beyinler
Varolabildiğince düzelsin engebeler
Keşke savaşsız söylenebilseydi tüm düşünceler
Ne fakirlik kavramı olsaydı ezdiren
Nede zenginlik kavramı doğsaydı yoksulluğu bezdiren
Sadece eşitlik olsaydı herkesi tek bir dilde seslendiren
Gönül isterdi ki gece gündüzün sabunuyla yıkansın
İsterdim ki aydınlık karanlık üzerinde şahlansın...