Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

İstersek gireriz

İstersek gireriz
 

bayrak


Türkiye, ülkem. Yıllardır hep bir yere girmeye çalışan sosyal ülkem.

İlk Türk devletlerine bakalım. Asya’yı fetheden Hazar Denizi'nden, Büyük Okyanus'a kadar uzanan toprakların sahibi. Ve azılı düşman Çin. Çin gibi devasa bir ülkeyi vergiye bağlayan, asimile oluruz korkusuyla içlerine kadar girmeyen sonra kendi güçsüz kaldığında onların rüzgarından etkilenip çeşitli Çin oyunlarıyla yıkılan ecdadımın devletleri.

Zaman geçiyor Çin’den sıkılan atalarım Anadolu’ya geliyor, yine farklı bir kültür var karşısında, Bizans. Dışarıdan bakınca tabi farklı bir kültür ama düşmanla savaşma tarzı Çin’i aratmıyor pek, aynı oyunlar aynı tezgahlar. Ama bu sefer ecdat tecrübeli Bizans’ın gücü ve nüfusu da az, fethediveriyorlar ülkeciği. Ortada yine bir gariplik var. Bu sefer kapısına dayandığı Avrupa bir aydınlanma yaşıyor Rönesans mısır nedir? İşte ondan.

Seneler geçer, atalarım Anadolu’yu pek sever komşunun tüm uğraşlarına rağmen çıkmazlar buradan. Komşuda pek bir güzelleşir adı bile hoştur sempatizanlarına, Avrupa Birliği. Ortağın onlar pazarın biz olduğumuz bir ortak  pazar!

Şimdi ülkemde konu bu olur. Avrupa Birliğine girsek mi girmesek mi, kültürümüzü kaybeder miyiz kaybetmez miyiz?

Tam da bu sırada bir balo verilir Avrupa’nın en saygın yerinde. Türkiye’de davetlidir bu baloya. AB kendine sürekli bir eş arayan hafif meşrep ama oldukça hoş bir hanımefendi, Türkiye ise yağız delikanlı. Bayan gelir tanıtır kendini mahçup delikanlıya, anlattıklarıyla, karşısındakine sunduklarıyla çeler aklını ve uzatır elini ülkeme. Ama bu bir maskeli balodur ve kadının ruhu maske gibi duran güzel yüzünün altındadır.

Zaman geçer yavaş yavaş kadının maskesi düşmeye başlar ve ülkem afallar. Ama artık çok geçtir bu afallamayla birlikte nereden nereye sürüklendiğini anlamadan gider peşi sıra bayanın. Öyleki onun uğruna en kutsal saydığı şeylerden bile vazgeçebilecek duruma gelir.

Kötü kadının niyeti belli Atlas Okyanusundan Ural'lara uzanan Büyük Avrupa ideali. Olayı haritaya vurursak bu bölgeler içine Türkiye Cumhuriyeti de girer; ama kadının içi bunu pek almaz, alamaz. Çünkü bu delikanlı gidegide dünyadaki üç semavi dinden İslamiyeti seçmiştir. İşte kadınımız bu noktada kendi kişiliği ile çatışır, zira o idealinin bayrağını bile Hristyanlığın sembolü on iki yıldızla simgelemiştir. Ama olsun o yinede Ali Cengiz oyunlarına devam eder kimbilir belki bu delikanlıyı kendi inancına sokabilir ve ardından yeni hedefler arayabilir.

Evet karar bellidir bu delikanlı da ya yok edilecek ya da kendine bağlanacaktır. Hoş ikiside delikanlının sonudur aslında.

Sonra maskeli adamlar gelir, şehirleri, kasabaları hatta köyleri bile işgal ederler. Her gittikleri yerlerde de kendilerinden birtakım izler bırakırlar. Shop, center, literatür, illegal … Yani anlaşılan girmedikleri bölüm kalmamıştır.

Ülkemizin karşısındaki rakip ötekilerden daha tehlikeli şimdi. Daha modern savaşıyor artık bizimle. Öyle topla, tüfekle de değil ha! Asimile politikalarıyla, aniden ortaya çıkarılan ekonomik krizlerle savaşıyor düşman. Satranç gibi zekasını kullanan kazanıyor bu savaşı.

Misyonerlik ülkenin en hücra köşesine ulaşır, boş ümitlere kapılan aileler çocuklarının daha iyi yabancı dili olsun diye uğraşır dururlar. Evet misyonerlik ülkede büyük bir hicran olur. Öyle ki bu hicran eğitimi de sarar ve ne yazıkki bu yaraya pansuman yapacak biride yoktur. İnsanlar hırsları uğruna bazı duyguları hiçe sayarlar basar giderler Avrupa’nın bilim yuvalarına. İnsanlığa yardım edeceklerini umarak insanları ezen patronlarının uşakları olurlar.

İşte ben onların önümüze sunduğu bu modern, parlak ülke modelinin soğuk tokadını yemek istemiyorum. Toprak ağalarının binlerce dönümlük arazisini işlemektense kendi beş dönümlük arazimi işler, kendi kararımı kendim verir istediğim yere de Atalarımın yöntemiyle istediğim zaman girerim!

 
Toplam blog
: 8
: 274
Kayıt tarihi
: 25.09.09
 
 

Bilgin ÇEKİDEKÇİ. Ben Babaeski'.de doğdum 23 yıldır yaşadığım bu kasaba benliğimin altyapısı aslında..