Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İsteyip de yapamadıklarım...

İsteyip de yapamadıklarım...
 

Uzun süredir Samatya'ya gidip, Kuleli Meyhanesi'nde Mehmet Abi ile "muhabbetin belini kırıp, kafayı demleyemedim". Enfes kalamarı, karides güveçi, közlenmiş biberi, helva kıvamında pilakisi ve ev yemeği lezzetindeki diğer soğuk mezeleri eşliğinde, ızgarada nar gibi kızarmış mevsim balıkları... Aman da aman ,insanın aklına geldiğinde bile iştahı kabarıyor. Bir de üzerine 43 yaşına kadar ağzına içki sürmemiş olan Mehmet Abi'nin animasyon kıvamındaki doyumsuz muhabbeti eklenince fotoğraf tamamlanıyor.

Kaş'ı özlüyorum mesela, nam-ı diğer Antiphellos'u. Anfitiyatrosunda oturup, güneşin Meis adası'nın üzerinden, Akdeniz'in turkuaz mavisi suları arkasında kaybolmasına şahitlik etmenin tarifsiz hazzını duymak istiyorum. Sabah erkenden kalkarak tekne ile Kekova-Üçağız-Simena(Kaleköy) güzergahını takip ederek, dalgaların eşliğinde tarihle kucaklaşmak istiyorum. Kaputaş plajına motorsikletle gitmek, yüzlerce merdiveni koşarak inip denizin benden bıkmasını sağlayacak kadar yüzmek ve aynı merdivenleri çıkarkende yorgunluktan yığılmayı istiyorum. Akşamları Nokta Bar'da flamenko rüzgarı ile kanatlanmak, Red Point'te "uçuşa" devam etmek istiyorum. Gerilla Zeki'nin alkolü mucizevi şekilde bıraktıktan sonra anılarını yazdığı kitabı okumama ve çoğunu ezbere bilmeme rağmen aynı muhabbeti tekrar tekrar dinlemeye bile razıyım. Coşkun Abi ve eşi Lena, halıcı Kamil abi, bakkal Ercan (şimdi kuyumcu) hepsi gözlerimde tütüyor.

Memleketim Karadeniz'in yeşilin binbir tonunu taşıyan yaylalarına çıkmak, çinko tavan kaplamalı yayla evinde, yağmurun çinkoda çıkardığı sesi dinleyerek uykuya dalmak istiyorum. Aşıklar çeşmesi, Zıpzıp suyu ve Ali Usta çeşmesinde mola vererek herbirinin buz gibi sularında yüzümü yıkamak, kana kana içmek istiyorum. Aniden bastıracak olan sisin içine koşarak dalmak ve sisin içinde kaybolmak istiyorum. Deniz seviyesinde "çıra çiçek"güneş varken yaylada serin havada ürpermeyi ve yayla ateşinde ısınmanın verdiği sıcaklığı duymak istiyorum.

Beyoğlu'na uzanıp Nevizade'de mola vermek, Pano'yu, Cumhuriyet Meyhanesi'ni, Refik'i turlayarak kafayı dağıtmak istiyorum. İstiklal Caddesi'nin kalabalığı içinde dolaşarak, kalabalığın içinde yanlız kalmak istiyorum. Bir köşebaşında durarak gelen geçen insanların yüzlerindeki ifadelere anlamlar vermek, ilginç figürleri bir punduna getirip fotoğraflamak istiyorum. Sonra Büyükada'ya giderek Aya Yorgi'den manzarayı seyretmek, sandalyeye külhanbeyi gibi oturup, şekerli bir kahve patlatmak istiyorum. Evde yemeği atlamayı ve uykusuz kalmayı göze alacak kadar kitaplara dalmak istiyorum...

Sıralamaya devam ettikçe "gündelik yaşam" içinde aslında ne kadar çok şeyi yapamadığımı(zı) farkettim. 24 saatimizi kendimize katma değer yaratacak biçimde yaşamadıkça bu böyle devam edecek. Bazen kendimden, herşeyden kaçıp gitmek geliyor ama yaşamımızdaki ritüellerin kadife dikenleri buna engel oluyor.

Hey gidi koca Orhan Veli ne güzel sıralamış dizeleri:

Gün olur alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim
Yelkovan kuşlarının peşi sıra...

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..