İstiareye yatmak

Seçime gidiyoruz. Ortalık ısınıyor, Başbakan hala soğuk. Başbakan, ortamı ısıtıyor ama, kendi ısınmıyor. Heyecan da duymuyor. Neden heyecanlansın ki, seçim çantada keklik. Başbakanın, en çok hararet yaptığı olay, şifreli sınav. Liseliler sokaklardalar. Şimdilik, cop, biber gazı falan yok ama, Başbakan hararet yapıyor, aman dikkat. Ne dedi Başbakan, Biz de kalkar, karşılarına beş on bin gencimizi koyarız. Muhalefetin bu yaptıkları alçaklıktır. İyi de, şimdi bunların karşısına on bin genci koymak, nedir. Büyüklük mü? Böyle bir Başbakanımızın olması müthiş bir şey. Asıl müthiş proje bu mu yoksa. 

Başbakan, seçim stratejisini açıkladı. Duble yol dedi, başka bir şey demedi. Bir de “Flaş Proje” dedi, içini boş bıraktı. İleri de açıklayacakmış. Geçmişte açıkladığı, “Demokratik Açılım, ” gibi. Adı var, kendi yok. Kimileri, Flaş Projeleri kendince açıklamaya başladı bile. Başbakan, iki yeni İstanbul yaratacakmış. Biri Anadolu yakasında, biri, Avrupa yakasında, iki yeni İstanbul. Şimdi Cumhurbaşkanı da tutturur, iki yeni Kayseri diye. Öte yandan Bülent Arınç da, iki yeni Manisa ister. Bana göre, Başbakan, Belediye Başkanlığını özlüyor. Aklı fikri, İstanbulda. Türkiye umurunda değil. Başbakan konuşmasını, duble yollar, hava alanları ile süslerken dedi ki: Benim vatandaşım artık uçaklarla seyahat ediyor. Hayatında bir uçağı yerde görmemiş olan, Başbakan sempatizanları, bunu çılgınca alkışladılar. Bir TV kanalı, şehir şehir dolaşıp, sözde seçimin nabzını tutuyor. Türbanlı iki bayana soruyor. Seçimde kime oy vereceksiniz? A KE PE ye diyorlar. Neden diyor. Ne bilem, Recep Tayipi seviyoruz ondan, diyorlar. Röportaj için seçilenler, türbanlı, ve AKP tarzında bıyığı olanlar. Tesadüfen bir de CHP li çıkıyor aradan. İşte Başbakan bunlara iki yeni İstanbul yapacak. Onlar da elbette oylarını ona verecekler. 

Tam da, sessiz sedasız seçime gidiyoruz derken, YSK, çoğu BDP li, 12 Bağımsız adayı veto etti, küçük çaplı bir kıyamet koptu. BDP eş başkanı, Demirtaş, hemen tehditlerini sıraladı. Başınıza yıkarız, dağıtırız, dedi. Seçimi erteleyin, kararı değiştirin, yoksa karışmam ha, diyerek de, pekiştirdi. Başbakan korkmuş mu dur, bilmiyorum ama, Meclis Başkanımız M.Ali Şahin, çok düşünüp, yaptığı açıklama da dedi ki, YSK nun bu kararı, demokrasiye darbedir. BDP liler de böyle diyorlar ve sorumlu, AKP ve Başbakan dır, diye ilave ediyorlar. Bu nasıl bir Başbakan dır, her yerde kolu var. Yargıya ve tüm Demokratik kuruluşlara hükmedebiliyor. Başbakanın, İleri Demokrasi, dediği, böyle bir şey galiba. 

İşin özü, BDP liler, YSK nun bu vetosunu, biliyor ve tahmin ediyorlardı. Belki, görmezden gelirler, umudundaydılar. Ama umdukları olmadı. YSK, işini yaptı. Demokrasi kitabımızda böyle yazıyordu, onlar da yazılanı uyguladılar. Ergenekon a ses çıkarmayanlar, şimdi kendi başlarına gelene ağlıyorlar. Allahın sopası yok. Başbakan, son konuşmasında dedi ki: Bizim, artık Kürt meselemiz yok. Kürt kardeşlerimizin meseleleri var. Onlar da zaten hepimizin meselesi. O zaman, bu BDP liler, neyin kavgasını yapıp, maraza çıkarıyorlar. Başbakan, akşam yattı, sabah kalktı, dedi ki, bizim artık, Kürt meselemiz yoktur. Eskiden, dervişler varmış, keramet sahibi. Bunlar, çözülmesi güç, bazı sorunları çözmek için, yatmadan önce, okur üfler, istiare ye yatarlarmış. Rüyalarında, ak sakallı dede gelir, çözüm yollarını anlatırmış. Başbakan da istiareye mi yatıyor acaba? Başbakan da Derviş mi oldu ne?