Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '17

 
Kategori
Siyaset
 

İstifa O Kadar da Zor Değilmiş!

LYS de yaşanan skandalın ardından sorumluluğu üstüne alarak görevinden ayrılan ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir nedeniyle, istifa denilen bir uygulamayı sonunda hatırlamış olduk.

“Yöneticileri, mesai arkadaşlarının başarısıyla övündüğü gibi hatalarının sorumluluğunu da üstlenmeli. Çünkü yönetici, kurumun itibarını korumalıdır. ÖSYM’nin tartışılmasının önüne geçmek için istifamı sunuyorum.”

Yukarıdaki açıklamayı yapan başkan belki de ilk kez ülkemizde “gerektiğinde istifa da edilebilirmiş” gerçeğini bir şamar gibi hepimizin suratına vurdu.

Yoksa! kimilerinin yaptığı gibi, olayı soğutmaya bırakıp, hiç üzerine almadan konuyu geçiştirebilirdi.

Bizlerde zaten alışık olmadığımız için, “niye kurumun başkanı istifa etmedi?” gibi bir sorgulama yapmazdık.

Ve hatta başkan istese, kurumdaki bazı görevliler hakkında soruşturma başlatıp, çok titiz bir yönetici edası ve görevinin gereğini yapmış olmanın derin iç huzuruyla! ortalıkta caka satabilirdi.

İşin doğrusu Sayın Ömer Demir le ilgili çok fazla bilgim de yok.

Ancak ülkemizin çok önemli bilimsel kuruluşlarında görev yaptığı herkesin malumu olan başkanın bu son davranışı bize unuttuğumuz kimi değerleri yeniden hatırlattığı için çok fazla ilgi çekti.

Toplumda en fazla eksikliğini hissettiğimiz bir değerin yeniden hayat geçirilmesi doğrusu beni yeniden heyecanlandırdı.

Ömer Demir’in siyasi kimliği, düşünce tarzı ya da hayata bakış açısından bağımsız olarak değerlendirdiğimizde yetki ve sorumluluk kavramlarının birlikte ele alınması gerektiğini bir kez daha görmüş olduk.

Öyle yöneticilerimiz var ki, neredeyse tüm yetkileri kendisinde toplar ama iş sorumluluk olunca hiç de üzerine almaz.

Öyle yöneticilerimiz de var ki, tüm sorumlulukları yıkarız üstüne ama en küçük yetkiyi ondan esirgeriz.

Oysa hepimiz biliriz ki, yetki ve sorumluluk birlikte olursa bir anlam kazanır.

Nedense biz ne bürokraside ne de siyasette bu dengeyi bir türlü kuramadık.

Ülkemiz açısından hayati öneme sahip kurumlarda öyle büyük yolsuzluklar, görev ihmalleri, hatalar yapılır. İş sorumlu aramaya geldiğinde kimseyi bulamadığınız gibi, çok zor da kalınırsa birkaç sıradan memur feda edilerek işin içinden çıkılır.

Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’nin yaşadığı en büyük darbe girişiminin ardından düğünlerde, davetlerde eğlenen komutanlara bir şey sorulmazken hala cezaevlerinde tahliye edilmeyi bekleyen askeri öğrenciler var.

Darbenin siyasi sorumlularıyla ilgili tek bir açıklama yapılmazken yüzbinlerce insanın pasaportuna el konuluyor, hiçbir gerekçe gösterilmeden.

Gencecik insanların hayatı, geleceği karartılıyor, kimsenin umurunda değil.

En iyimser ihtimalle tüm bu mağduriyetlerin üzerine yine her zaman olduğu gibi” pardon! yanlışlık oldu.” Denecek.

Gerekçe olarak da, Fetö denecek, terörle mücadele denecek ama yapılan yanlışların sorumluluğunu “ülkenin ali menfaatleri adına” hiç kimse üstlenmeyecek.

Terörle mücadele elbette gereklidir ve hatta zorunludur.

Ancak geçmişte alınan yanlış kararlar, verilen hatalı emirler yüzünden yaşamını yitiren o kadar askerimiz varken, niye istifa eden tek bir komutan olmadı?

Bırakın istifayı, bir özeleştiri bile yapmaya gerek görmediler.

Aynı keza, siyaseten yaptıkları yanlış ya da başarısızlık yüzünden istifa eden, özeleştiri yapan tek bir siyasetçi bileniniz var mı?

İşte o yüzden ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir’in istifasını önemsiyorum.

Belki bu anlamlı davranışın ardından kimileri utanır da istifa mekanizmasını hatırlar ya da birilerine hatırlatırlar.

Yaptığı görevlerinde ne kadar başarılıydı?

Bilimsel çalışmalarında ne denli objektif davranırdı, bilemem.

Ama bildiğim bir şey var ki, Sayın Demir Türkiye siyasetine ve bürokrasisine belki de yeni bir soluk getirecektir.

 

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 22.08.2017/BODRUM

 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..