Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '09

 
Kategori
İnançlar
 

İstiğfar ve istiğfarın önemi –2

Seyyidü’l-istiğfar duası ve anlamı...

Şeddâd İbni Evs (r.a.)’dan rivayetle Peygamber Efendimiz (S.A.V.); “İstiğfarın en üstünü kulun şöyle demesidir: Allâhümme ente rabbi, lâ ilâhe illâ ente, halakteni ve ene ‘abdüke, ve ene ‘alâ ‘ahdike ve va’dike m’esteta’tü. Eûzü bike min şerri mâsana’tü, ebûü leke bi-nimetike ‘aleyye ve ebûü bi-zenbi, fağfir li fe-innehü lâ yağfirü’z-zünûbe illâ ente: (Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. İbadete layık Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hala gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetleri yüce huzurunda anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet. Şüphe yok ki günahları Senden başka affedecek yoktur).

Ve Peygamber Efendimiz (S.A.V.) sözüne şöyle devam etti; “Her kim, bu seyyidü’l-istiğfarı sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevabına ve faziletine inanarak okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur” (1).

Bu dua ve istiğfar, tevbenin her türünü içine almaktadır. Son derece nefis zengin üslubu, oldukça derin manası sebebiyle bu duaya “seyyidü’l-istiğfar” adı verilmiştir.

Zira bu duayı okuyan bir kul, biricik ilahının Cenab-ı Hak olduğunu bütün samimiyetiyle belirtmekte, ibadetini sadece O’na yaptığını ifade etmektedir. Tek ve eşsiz yaradanın Allah olduğunu söylemekte, Rabbinin ezelde kendisiyle yaptığı sözleşmeyi kabul etmekte ve orada Mevla’sına verdiği söze bağlı kaldığını samimiyetle arz etmektedir. Cenab-ı Mevla’nın kendisine lütfettiği nimetleri şükranla yad etmekte, işlediği günahları mahcubiyetle itiraf etmekte, bu günahlarından dolayı kime sığınmak gerektiğinin şuuru içinde olduğunu bildirmekte, günahlarından kurtulma arzusunu açıklamakta ve onları Allah’tan başka kimsenin affedemeyeceği bilinciyle bağışlanma niyaz etmektedir.

Görüldüğü üzere seyyidü’l-istiğfar’da, yegane kudret sahibinin erişilmez yüceliği dile getirilmekte, buna karşılık O’nun affına ve bağışına muhtaç olan kulun aczi ve zayıflığı, pek sade ve samimi bir dille ortaya konulmaktadır.
Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hala gücüm yettiğince durmaktayım” cümlesinde kulun pek zarif bir surette aczini itirafı vardır. O bu sözüyle Ya Rabbi! Bezm-i elestte bize “Rabbimizsin Allah’ım” demiştik. Kabul ve itiraf ettiğim bu kulluğun icabını şüphesiz en iyi biçimde yapmam gerekir. Çünkü Sen buna layıksın; ama ben kusurlu bir varlığım; Sana layık olduğun kulluğu gerektiği şekilde göstermekten acizim. Bununla beraber elimden geleni yapmaya çalışıyorum, demektir.

Bunun hemen ardından kul “İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım” demekle, “Ey Rabbim durum arz ettiğim gibi olduğuna göre, Sen benim yaptıklarımın yetersizliğine bakma! Bana, ortaya koyduğum davranışlara ve kulluğa göre muamele etme” diye yalvarmaktadır.

Daha sonra kul Allah’ın nimetlerini minnetle anıp günahını itiraf etmekle, o günahlardan kurtulmayı çok istediğini, ama bunu yapmaya gücünün yetmediğini dile getirmekte ve “Rabbim! Beni affet” diye yalvarmaktadır.

Şüphesiz bu istiğfar, kulun Mevlasına yakarışını samimi bir şekilde yansıtması sebebiyle, gerçekten de “seyyidü’l-istiğfar” diye anılmaya layık güzellikte ve mükemmelliktedir. Nebiyy-i Muhterem Efendimiz’in en güzel hediyelerinden biri olan seyyidü’l-istiğfar duasının çarpıcı sözlerinde ilahi vahyin izleri sezilmektedir.

Hadisin sonundaki “o gün veya gece ölenin cennetlik olması” müjdesi, günahlar altında ezilen zavallı gönüllere bir seher yeli serinliği ve canlılığı getirmektedir.

Tabi burada tevbe ve istiğfar da “samimiyet” olgusunu biraz açmak gerektiğine inanıyorum.
Tevbe ve İstiğfar da samimiyet; Tevbe ve istiğfarın kabul edilmesi için insanın o günahtan soğuması ve onu bir daha yapmamak üzere Allah Teala’ya verdiği söze sadık kalması olarak açıklanabilir.

İstiğfar ve istiğfarın önemi –1 isimli bloğumu okumak için:
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=201520 tıklayınız...

Hepimize hayırlı Ramazanlar...Kalın Sağlıcakla...

DİPNOT:
1-
Buhari, Daavât 2, -Ebu Dâvut, Edeb, 100, 101 –Tirmizi, Daavât 15 –Nesâi, İstiâze, 57 Riyazü’s-Salihin, C:7, s.597.

 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..