Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '13

 
Kategori
Özel Günler
 

İstiklal Marşı kolay yazılmadı...

İstiklal Marşı kolay yazılmadı...
 

İstiklal Marşımızın yazılış öyküsü:'Milli Direniş' oyunumdan bir sahne...


Kurtuluş ve özgürlük savaşımız, tarihi bir zaferle noktalanmıştı.. Bu zaferi 'Taçlandırması için ' Anadolu İhtilalinin, ruhunu terennüm edecek bir istiklal marşının yazılması için, toplumsal heyecan doruktaydı...

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, 1920 Yılında aldığı kararla, milletin bağımsızlık aşkını ve ruhunu liyakatiyle temsil etmesi istenen  bir İstiklal Marşı yazılması talebi halka duyurulmuştur. Kazanan şaire de 500 lira ödül verilmesi kararlaştırılmıştı.

Katılan 724 eser olmasına rağmen, arzu edilen istiklal ruhu bir türlü yakalanamamıştı.

Meclisin arzusu üzerine istiklal marşını yazması için Mehmet Akif Ersoy'a teklif götürüldüğünde milli şair, büyük bir heyecanla kabul etmiş; ancak kazanırsa ödül olarak konan 500 lirayı almayacağını, bir hayır kurumuna bağışlayacağını beyan etmiştir.

......

İstiklal Marşını yazdığı gece, kalemi kağıdı olmayan, hasta yatağında ilham geldiğinde, şiirinin ilk dörtlüklerini çakı bıçağıyla tahta duvara kazıyan şairin, sobasına atacak odunu ; sırtına giyeceği paltosu bile yoktu.

İstiklal Marşı'nın yazıldığı 1921 Yılında, yurdumuz, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan Kuvvetlerinin acımasız işgali altındaydı. Yunanlıların:''Biz Anadolu'ya medeniyet götürüyoruz.'' Diyerek, tüm dünyada yarattıkları yaygaranın arkasından beşikteki bebeleri bile süngüleyerek Anadolu'nun içlerine kadar sızmak istemeleri, Akif'in derinden feryadına neden olmuş ve İstiklal Marşımızın ilk mısralarında:''Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak '' Diyerek Türk Milleti'nin hiç endişe duymamasını belirtmiştir.

Batının ufuklarındaki al renk bir gün sönebilir; ancak Türk Milleti'nin şafak renginde alevlenen al sancağının sönebilmesi için yurdumun üzerinde tek bir ocak kalması; yani Türk Milleti'nin tamamen yok olması demektir. Bu da mümkün değildir.

Çanakkale'de yenemedikleri Türk kudretini müttefiklerimizin mağlup olmalarıyla yendiklerini sanan işgal kuvvetlerinin medeniyet anlayışını :''Tek dişi kalmış bir canavara benzeterek o canavarın ulumasıyla şüheda fışkıran bu toprakların ele geçirilemeyeceğini haykırmıştır. Bağımsızlığın bir ''Hayal ''olduğu korkunç işgal döneminde bile istiklalin yakın olduğuna candan inanmıştı.

12 Mart 1921 Yılında , TBMM'de bizzat, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey tarafından okunan Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı, büyük bir coşkuyla kabul edilmiştir.

Türk Milleti şanına yaraşır bir bağımsızlık marşına kavuşmuştur. Atatürk, marşı çok beğenmiş, duygulandığını belirterek: ''Bu marş, bizim inkılabımızı anlatmaktadır. Bunu her Türk Genci coşkuyla okuyacaktır. ''Diyerek şiirde en beğendiği yerin de:''Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal '' Mısrasının olduğunu özellikle vurgulamıştır.

Yunanlıların, kalabalık bir orduyla Anadolu'nun içlerine kadar ilerlediği yoğun savaş ortamında, İstiklal Marşı'nın beste yarışması açılmış; Yunan ordusunun İzmir'de denize döküldüğü olaydan etkilenen sarayın müzik direktörü, Osman Zeki Üngör, hazırladığı besteyi, Atatürk'e teslim etmiş; Gazi besteyi çok beğenince de 1930 Yılında milli marş olarak kabul edilmiştir. Zeki Üngör Bey Ankara'da kurulan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefliğine atanmıştır.

İstiklal Marşımız, şehitlerimizin kanlarının su gibi aktığı bir günde yazılmış; ordularımızın yedi düvele ders verdiği Zafer Gününde de bestelenmiştir.

Aradan 92 yıl geçmiş... Dile kolay...

Bu topraklarda yaşayan tüm insanların, İstiklal Marşımızı coşkuyla söylemesi ve kendilerinden sonra gelecek olan kuşaklara da aynı heyecanla aktarmak boynunun borcudur.

...........

:''Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.’’-Mehmet Âkif Ersoy-

  & & & & & & & & & & & & &  & & &

 

Milli Direniş oyunumda rol alan, dostlarım...Bankacı, eczacı, öğretmen... ve daha bir çok gönüllü yurtsever :)

 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..