Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

İstiklal Marşımız

İstiklal Marşımız
 

Ulusal sözleri, çağdaş ezgiler ile bestelenen İstiklal Marşımız bizim gururumuzdur.


İSTİKLAL MARŞIMIZIN KABULÜNÜN YILDÖNÜMÜ...



Bilindiği gibi, Ulusal Marşımızın sözleri, Bağımsızlık(İstiklal) Şavaşı'mızın en buhranlı günlerinde (Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri arasında-1921) yazılmış ve Büyük Millet Meclisi tarafından 12 Mart 1921'de Ulusal Marş olarak kabul edilmiştir(yalnızca söz-şiir olarak).


Konu ile ilgili ansiklopedik açıklama...

İsmet Paşa'nın(İnönü)'nın önerisi ile Maarif Vekaleti tarafından bir güfte yarışması açılır. Kazanan şiirin sahibine 500 lira ödül verileceği bildirilir. Yarışmaya 724 şiir katılır. Ancak, bunlardan hiçbiri, ulusal heyacanı, bağımsızlık savaşının ruhunu yansıtacak güçte görülmez. Mehmet Akif, para ödülü konduğu için bu yarışmaya katılmamıştır.

Maarif Vekili Hamdullah Suphi(Tanrıöver), Mehmet Akif'e bir mektup yazar(18 Şubat 1921) ve yarışmaya katılmasını engelleyen sebebin giderilebileceğini bildirir. Bunun üzerine Mehmet Akif, istenen şiiri 48 saat içinde yazar(20 Şubat 1921).

Marş, Büyük Millet Meclisi'nin 12 Mart 1337(25 Mart 1921)* tarihli toplantısının öğleden sonraki oturumunda büyük çoğunluk ile "Resmi Marş" olarak kabul edilir. Marş'ın güftesi, Maarif Vekili tarafından Meclis kürsünden okunur ve üyeler tarafından ayakta dinlenir.

Daha sonra da beste yarışması açılır ve yarışmaya 24 besteci katılır; ama o sırada savaşın şiddetlenmesi yüzünden yarışma sonuçlanamaz.(Bir televizyon programında, bu bestelerden 8-10'nu dinlemiştim)

Savaştan sonra, Maarif Vekaleti'nde toplanan bir kurul, Ali Fıfat Çağatay'ın bestesini uygun bulur(1924).(Dinlediklerim arasında bu da vardı ve de hoşıma gitmişti) Marş, 1930'a kadar bu beste ile çalınır. Geleneksel Türk marşları üslubuyla yapılmış olan bu beste, 1930'da Osman Zeki Üngör'ün batı tarzındaki bestesiyle değiştirilir.(1)


Kahraman Ordumuza...

Şiirin yazarı Mehmet Akif Ersoy, zafere olan inancıyla, özgürlük, bağımsızlık, yurt sevgisi ve bunlara bağlı kutsallıkları dile getiren şiirini "Kahraman Ordumuza" adı ile kaleme almış; "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak" sözleri ile başlatarak da, ordumuzun ve ulusumuzun o günlerde büyük ihtiyaç duyduğu "moral gücü" vermeyi amaçlamıştır.

Marşta, "bayrak, millet, kahraman, ırk, istiklal, hürriyet, yurt, vatan, hak, iman, şehit olma" temaları işlenerek, o günkü kültürümüzün bütün değerleri yansıtılmıştır. Marşın içeriğine baktığımızda şunları görüyoruz:

* Savaşın henüz sonuçlanmadığı dönemde yazılan şiir, Batı'nın çelik silahına karşı iman dolu göğüsle yurdun savunulacağını "medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın, böyle bir imanı bozamayacağı"nı anlatır ve savaşın kazanılacağına olan inancı vurgular.

* Marş, "O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir o benim milletimindir ancak" ifadeleri ile de, bayrak ve ulus birlikteliğini en güzel bir şekilde anlatır.


İstiklal Marşımızı aynı şekilde söylemeye devam edeceğiz...

Hatırlayanlar bilir...17 Eylül 1997 günü, televizyon ekranlarında(Güne dikkatinizi çekerim; 28 Şubat askeri müdahalesinden yalnızca 7 ay sonra) kendini bilmez biri, Ulusal Marşımızı ilahi okur gibi seslendirerek gündem yarattı ve kısa bir süre de olsa konu tartışıldı. Tartışmaların odak noktasını da, Ulusal Marşımızın söz ve müziğinin birbirine uyum sağlamadığı görüşü idi.

Söylenmesi zor, bestesindeki ulusal ezgiler az da olsa, Ulusal Marşımızın okunması ve dinlenilmesi sırasında yarattığı heyecan ile; insanın tüylerini diken diken eden coşkusu ile; insanlarımız arasında yurt, ulus ve bayrak birlikteliği ile güçlü bir bağın oluşmasına neden olmaktadır.

Ulıslararası spor karşılaşmalarında birincilik kürsüsüne çıkan sporcularımızın, çalınan Ulusal Marşımız eşliğinde bayrağımız ile bütünleşen ağlamaklı görüntüleri, ulusal gururumuzu ve sevincimizi doruk noktasına çıkarmaktadır.

Şu da unutulmamalıdır ki, Ulusal Marşımız, Atatürk zamanında kabul edilmiştir; sözleri ulusal, bestesi de O'nun çağdaş müzik anlayışına uygundur. Yıllardır bu şekliye söylenmektedir ve bu şekilde de söylenmeye devam edilecektir.


cdenizkent


________________ :

(*) Bu tarih konusunda bir uyuşmazlık var gibime geliyor. 1337'nin 12 Mart'ı Miladi takvime göre 25 Mart oluyor(Ansiklopedi böyle yazıyor) ama yıldönümü 12 Mart'ta yapılıyor. 25 Mart'ta yapılması gerek miyor mu? Bu konuda, Rumi ve Hicri takvimi ve yılları Miladi takvime çevrilmesini iyi bilenlerin yardımını bekliyorum)

(1) "İstiklal Marşı", Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 11, Milliyet Yayınları





 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..