Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '17

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

İstiridye kabuklu evren

Şu kişiler ne kötü tanrım..İlle de yüzmeyi öğretecekler bana..İşte, babam belimden kavramış-ne yalan söyleyeyim bu davranışı bana zevk veriyor-derinlere götürüyor beni.

Oysa ben denize girmek, yüzmek istemiyorum. İstiridye kabuklarını toplamak istiyorum.

Böyle düşünüyor ve ayaklarını-ne güzel ayaklarım var-ufacık- diye düşünüyorsun ve denizin içinde aşağıya doğru uzatıyorsun ayaklarını. Şimdi denizin dibine değerler..Uzatıyorsun-uzatıyorsun-biraz daha.. Yok-yere değmiyor ayakların. Korkuyorsun.

Korktuğunu belirtmelisin babana. Kişiler nasıl belirtirler korktuklarını, bilmiyorsun.

Nasıl belirtmelisin ?..Ağlamalısın.. Ağlıyorsun işte.. Daha doğrusu, dışındakiler, senin ağladığını düşünebilirler. Oysa sen, yalnızca bağırıp çağırıyorsun, yüzünü devindirerek..

Ağlamak değil bu yaptığın..Bilmiyorsun.

Off tanrım.. Kişilerin ilgisini çekmek için ille de ağlamak mı gerek?.. Yok yok..Güldüğüm zaman da ilgileniyorlar benimle.. Annem-babam-eşleri-dostları da gülüyorlar.. Ama, ben ağlayınca onlar ağlamıyorlar; neden?.. Kızıyorlar ağlayan çocuk  görünce..Çabucak acımaya dönüşüyor bu kızgınlıkları da..

İşte, babam da kızdı iyi mi..Suratının asılması bunu gösteriyor. Bir şeyler söylüyor ama, anlayamıyorsun..

Anlayamazsın doğal olarak..Bar bar bağırıyorsun çünkü.. Söylenenleri duyamıyorsun. Susalım bakalım.. Al işte-bu kez de o susuyor. Dudaklarında bir gülümseme-yalancı bir gülümseme olmalı diye düşünüyorsun-seni açığa sürüklemeğe-bu deyim iyi oldu işte-devam ediyor.

Ayaklarını bir kez daha aşağıya uzatsan mı?..Yararsız.. Baksana, su babanın çenesi düzeyine dek yükselmiş. Ehh artık.. Yapacak bir şeyin kalmadı.. Olanca gücünle bir kez daha bağırmalısın..Ta ki, o da tedirgin olsun ve geri dönsün..Öyle de yapıyorsun.

Bak bakalım babanın yüzüne..Tamam-tedirgin ettin onu..İşte, yüzünü kıyıya döndü..Sen de kıyıyı-kıyıda öylece oturmuş anneni görüyorsun..Rahatlıyorsun

Kendini ana rahmindeki gibi rahat duyuyorsun..

Annen, baban gibi değil..Daha tarafsız senin devinmelerinde-doğayla ilişkilerinde..Demek ki, baban görevli bu türden can sıkıcı işlerle..

Neden, bu büyükler sana bir takım davranışları zorla benimsetmeğe çabalıyorlar?..Sen, denizde yüzmekten çok deniz kenarında istiridye kabuğu toplamaktan hoşlanıyorsun..Ayıp değil yaa..

Ama, gel de bunu bu kişilere-tüm kişilere anlat bakalım..

Sanki ayrı evrenlerin varlıklarısınız…Belki de öylesinizdir.

Sen bir kişi değilsin ki onlara göre..Bir hayvan bile değilsin..Çünkü, onları zorla denize alıştırmak istemezler..Sen, en acayip yaratığısın evrenin..Herkesin, yarınını etkilemeğe-yönlendirmeğe çabaladığı-ya da öyle sandığı-bir yaratıksın..Ne kişi-ne hayvan..Olsa olsa,bir bitkisin-bir gül fidanı..

Tamam, ataların sudan gelmişler, üremişler..Belki ileride sen de suya alışırsın, sudan çıkmaz olursun.  Belli mi olur. Nedir bu acelecilikleri!..

İşte, kıyıya çıktınız.. Baban seni yere bırakıyor sinirli..Gözlerin, babanın dizleri düzeyinde. Annenin de yüzünde ayni, yalancı gülümseme..Çıldıracaksın..Kurtuluş, istiridye kabuğu toplama eyleminde.. Koş, uzaklaş annenden ve babandan..

İşte, kendi evreninde yapayalnızsın..İstiridye kabuklu evreninde..İstiridye kabuğu topluyorsun..Bir süre sonra bir yaşıtın daha geliyor yanına

Birlikte topluyorsunuz istiridye kabuklarını…

Ohh be..Dünya varmış!.

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..