Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '09

 
Kategori
Siyaset
 

İstiyor ki herkes dalkavukluk etsin…

İstiyor ki herkes dalkavukluk etsin…
 

Makamında oturup ülke sorunları ile ilgilenmesi gereken başbakan, bildiğiniz gibi durmadan geziyor…

Elbette gezdiği yerde de konuşmak zorunda, konuşuyor da. Konuşmasına engel bir hal de yok ayrıca.

Amma ve lakin…

İstiyor ki her gittiği yerde konuşurken, gurup toplantılarında zaman zaman gördüğümüz görüntü olsun. Herkes <ı>“En <ı>büyük başbakan, bizim başbakan” diye bağırsın…

Elbette bu bazen mümkün olmuyor…

Vatandaş, canı yanan vatandaş, karnını bile doyurmakta artık zorlanan vatandaş, bilinçli ama bıçak kemiğe dayanmış vatandaş zaman zaman da tepki gösteriyor…

Elbette başbakanı sakin bulup, karşısına oturup derdini anlatabilse, mesele yok… Ancak çocuklara Çin malı oyuncak dağıtırken veya kendi mahallesinden geçerken korumalarının izin verdiği kadarıyla yaklaşabildiği için uzaktan ses veriyor…

Aynen kendi ilinde olduğu gibi, yüksek sesle bağırarak başbakana sesini duyurmaya çalışıyor…

Rize’de bu kez öyle oluyor ve vatandaş ses veriyor…

Yangın yerindeki o vatandaş; <ı>“İki senede iki trilyonum gitti. Sayın Başbakan, sizinle görüşmek istiyorum” diye bağırınca korumalar tarafından salon dışına çıkarılan yaşlı bir vatandaşa sinirlenen Erdoğan, yine bilinen hiddetini ortaya koyuyor:

<ı>“Bağıranlar, çağıranlar oluyor. Bunlar zaman zaman spekülasyon amaçlı oluyor. Bazıları demokrasi adına değerlendiriyor. Demokrasi bu kadar ucuz değil, kusura bakmayın. Ben provokatöre ‘demokrat’ diyemem. Ben özgür olan, ideolojik yapılanmadan uzak, olaylara pozitif bakan insanların eleştirilerine demokrat yapı içinde yaklaşıp, onu alkışlarım. Benim demokrasi anlayışım bu.”

Bir başka yangındaki vatandaş, Sevim Topçu adlı kadın da <ı>“Ekonomik kriz ne olacak Başbakanım?” diye bağırınca korumalar tarafından salon dışına çıkarılırken, Erdoğan bu kez şöyle konuşuyor: <ı>“Bu salona girenlerin tamamının danışma meclisinin üyesi oldukları kesin değil.”

Yani…

“Yani”si şu: Eğer uslu uslu oturur, arada da başbakana alkışlarla eşlik edersen orada bulunur, başbakanın cismini seyredebilirsin…

Yok, eğer avazının çıktığı kadar bağırmaya, derdini bu yolla anlatmaya kalkarsan, hemen başucunda koruma ordusunu görürsün…

Sonra da başbakan geride kalan ve tepki göstermeyenlere, kendi anlayışı olan <ı>“Demokrasi” dersini vermeye başlar…

Dün de belirttiğim gibi, kavga ve kargaşadan kendini beslemeyi, üzerinde de mağdur ve mazlum sosu eklemeyi marifet belleyen AKP iktidarı, işine geldiği gibi konuşacak, etrafındakiler de şak şaklayacak, dalkavukluk yapacak. Başbakan ne derse evet efendim, sepet efendim diyecek…

Başbakan, önceki gün gurupta yaptığı konuşmada MHP Genel Başkanına sesleniyor ve <ı>“Seni muhatap kabul etmiyorum” diyor…

Merak ettim, bugüne kadar kimi muhatap kabul etmiş ki!...

Başbakanın karşısına alıp konuşacağı kişiler bellidir. Kendi medyasından, kendisine çanak tutacak gazeteci tayfası. Var mı bugüne kadar harbiden medya karşısına çıktığını gören?

Ben görmedim de…

İşine gelmeyene patlayan başbakan, işine gelmeyene anasını alıp gitmesini söyleyen başbakan, işine geldiği gibi bir demokrasi açılım ortaya koyuyor.

<ı>“Başbakana laf edilmez, edilirse korumalarım icabınıza bakar” türünden bir demokrasi bu…

Ama öyle bir gün gelecek ki, bizim gerçek demokrasi anlayışımız başbakanı da partisini de bitirecek…

Elbette çoğunluk <ı>“Dalkavukluğu” bıraktığı zaman…

<ı>13 AĞUSTOS 2009

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..