Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

İtalya gezi notları

İtalya gezi notları
 

İtalya'ya beş gece altı gündüz süren bir geziye katıldık. Gezideki izlenimlerimi ve rehberimizin anlatıklarından çıkardığım önemli hususları sizlerle paylaşmak istiyorum. Roma, Vatikan, Floransa, Verona ve Venediği gezdik.    

Önce ulus devletin bayrağı. İtalyan bayrağındaki yeşil renk fesleğeni, kırmızı renk domatesi, beyaz renk permasan peynirini simgeliyor.

İtalya'ya gelmek isterseniz öncelikle yavaş işleyen bir mekanizmanın içine gireceğinizi bilmelisiniz. Bizler ne kadar sabırsız ve pratiksek, İtalyanlar o kadar yavaşlar. O yüzden İtalya'ya bol sabır taşıyla gelin!

Bol bol belediye harcı (haraç da diyebilirsiniz) ödedik. Roma'da otelin bir geceliğine 6 euro belediye payı aldılar. Otelde buzdolabını açarsan eğer, açma 5 euro. Lokantada oturarak yeme içmeye coperto'ya (fişte böyle yazıyor) 2 euro ödeniyor. O yüzden pizzayı dışarıda yiyen birçok turist görebilirsiniz. Verona'ya girmeden önce de 35 euro aldılar. Aklıma gelen harçlar bunlar. Bu harçları kendi vatandaşından da alıyor.

İtalya Türkiye'nin 1/3'ü kadar ve nüfusunun 65 milyon olmasına rağmen şehirlerde gecekondulaşma yok. Çünkü kırsal kesim tarımdan kopmamış. Özellikle zeytin, üzüm ve domateste çok başarılılar. Zeytinin büyük oranda yağını yapıyorlar. Zeytin olarak çok az tüketiyorlar. Üzümün de yaprağını kullanmıyorlar. (Bize gönderseler de dolma yapsak.) Kuzeydeki meşhur Po ovası alabildiğine düz bir ova ve de çok verimli tarım yapılıyor.

Meşhur pizza ve makarnalarının pek çok çeşidi var. Gördüğüm kadarıyla başka bir yemekleri de yok. Dondurmaları gerçekten çok lezzetli. Hem de doğal. Giderseniz yemeden dönmeyin. Etleri pişirirken dışı pişiriliyor, içi kanlı kalıyor. Bizim damak tadımıza uygun değil. Türk dönercilerini de burada göremezsiniz. Geriye pizza ve makarna çeşitleri kalıyor. Makarna çok kaynatılmadan diri şekilde pişiriliyor. Bu da midenin çok çalışmamasına sebep oluyormuş. Çok kilolu olmamaları buna dayandırılıyor. (Domatesli spagettinin ismi, spagetti pomodoro.)

Türk mutfağı ile karşılaştırınca pazarlamanın ve reklamın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor. İtalyanlar iki yemek bir peynirle dünyaya açılmışlar. Oysa, bizim mutfağın tırnağı olamazlar.  

İtalya’da kara ulaşımı tren ve araba ile yapılıyor. Musolini demiryollarını yaptırırken Atatürk’ü örnek almış. Otobüs turistler için kullanılıyor. Şehir girişlerinde otobüsler için bizim terminallere benzeyen park yerleri var. Otobanlar pahalı olduğu için tren daha çok tercih ediliyor. Yerleşim yerlerine ses gitmemesi için otoban kenarlarında yüksek perdeler yapılmış. Yol üzerlerinde reklam levhaları da yok. Amaç şoförlerin dikkatini kaçırmamak. Trafik kazalarında reklam levhaları tazminata sebep olabiliyor.

Başta Roma ve diğer şehirlerde ortaçağdan kalan tarihi yapılar aynen korunmuş. Yüzyıl belki iki yüzyıl önceki pencere tahta panjurları halen var. Özellikle Roma merkezde o kadar çok tarihi bina, heykel ve meydan var ki, insanın gezmekten başı dönüyor. Tam bir açık hava müzesi. Bu yüzden 12 ay Roma merkezi turist kaynıyor. Roma’lılar turistten bıkmış olacaklar ki, merkez dışında yaşıyorlar. Sadece tarihi binaların altını dükkan yapmışlar. Dükkanlar tarihi yapıya zarar vermemiş, vitrinler öne çıkmıyor, isimleri de yapıyı bozacak şekilde yazılmamış. Görüntü kirliliği yaratan asılı tabelalar ve digital yazılımlar (kayan yazı) yok.  

Aile yapısı bize benziyor. Çocuklar evlenene kadar anne baba gözetimi devam ediyor. Boşanma için hakim dört yıl süre veriyor. Bunun sonunda anlaşmazlık devam ediyorsa çiftler ancak boşanıyor. Bunun nedeni olarak, anayasanın sağlam aile yapısı temeline dayanması gösteriliyor.    

Alışveriş yaparken mutlaka pazarlık yapın. Unutmayın pazarlık Allah'ın emri! Aynı malzemeyi yüz metre ileride daha uyguna alabilirsiniz. Çanta konusunda çok başarılılar. Hanımlar için çok güzel çantalar var. Beyler eşleriniz çanta alacaktır, sakın itiraz etmeyin. Siz pazarlığa yardım edin, cüzdanınız çok hafiflemesin. Beni örnek alın, alamadığınız fakat beğendiniz hediyeliklerin de fotoğrafını çekin.

Çin malları burada da var. Dükkanda Çinli vatandaş olan satış yerleri mevcut.

Şehir merkezlerinde AVM denen büyük alışveriş merkezleri bulunmuyor. Roma dışında 2-3 AVM görebildim. Benzinciler de şehir dışında yapılmış. Benzini de şoför kendisi alıyor.

İtalyanlar eşyalarını aldıktan sonra değiştirmiyorlar. Koltuklarını torunlarına bırakanlar var. Evlerine de ayakkabıyla giriyorlar.

Cadde ve sokaklar genelde temiz ve tertipli. Ancak merkezden uzaklaştıkça çöpler görülüyor. Sokaklarda başıboş dolaşan kedi köpek yok. Sahiplerince gezdirilen köpekler var. Tarihi yapılar korunduğu gibi sokaklardaki arnavut kaldırımları da korunmuş. 10 metrede bir sağlı sollu su olukları var. Bu kaldırım ve su olukları kim bilir kaç yüzyıl önce yapıldı? Tarihi mekanlar arasında asfalt yok diyebiliriz.Yeni binalarda pen pencere genelde yok. Ancak birkaç yerde görebildim.

Halk politikacılardan oldukça rahatsız. O yüzden sandığa gitme oranı oldukça düşük. Katılım yüzde elliye kadar düşmüş.

Bizde turistlere öncelik veriliyor. İtalya’da yerli yabancı ayrımı yapılmadan hizmet veriliyor. Türkleri çok sevdikleri söylenemez. Mehmet Ali Ağca’nın en sevilen Papalardan birini vurması bunun en önemli sebebi.

Şehirlerde özellikle Roma’da park problemi olması nedeniyle çoğunlukla küçük arabalar var. Tamponları kırık yada çizilmiş çok araba gördük. Tampon zaten küçük kazalar için gerekli diyorlar. O yüzden önemsemiyorlar. Bizde olduğu gibi kıyamet kopmuyor.

İtalyanlar gün boyu çeşit çeşit kahve içiyor. Fakat, Türk Kahvesi içemedik. Marketlerde de Türk Kahvesi satılmıyor. Ancak biz onların kahvelerini ülkemizde satıyoruz.

Denizin içine hapsolmuş Venedikten de ayrıca bahsetmek gerekir. 286 adadan oluşan 453 köprü ile birleştirilen Venedik mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Burada herşey çok pahalı olduğu için zenginler yaşıyor. Burada yapacağınız alışverişte buraya özgü hediyelikler almak (cam işçiliği gibi) daha mantıklı. San Marko meydanı en önemli yerleri. Bütün ara sokaklar buraya çıkıyor. Arkadaşlarınızla burada buluşursanız kaybolmazsınız. Bu meydanda uçmayan benekli güvercinlere rastlayabilirsiniz. 

Kara aracının olmadığı Venedik'te 25 euroya gondola binebilirsiniz. Gondollar ortaçağda veba salgınında cenaze aracı olarak kullanılmış. Bu nedenle rengi siyah olarak kalmış. 

Venedik'te karnaval maskeleri satan pek çok dükkan var. Ortaçağda ahlaksızlık o kadar büyük boyuta ulaşmış ki, sokakta yürümek imkansız hale gelmiş. Özellikle varlıklılar tanınmamak için maske takmaya başlamışlar. Bu da zamanla karnavala dönüşmüş.

Venedik'ee ulaşım teknelerle yapılıyor. Gün içinde denizden karaya gel-gitler yaşanıyor. Gel'de deniz yükseliyor, Git'de çekiliyor. Kanalizasyon sistemi yok. Vapur vidanjörler hergün sefer yapıyor. Kanalizasyonu açık denize bırakıyorlar. Su ve elektrik sistemi de deniz altından yapılmış.

İtalya izlenimlerini yazarken internet sitelerinde belki ulaşamayacağınız bilgileri derlemeye çalıştım. İtalya ile ilgili internette pek çok bilgiye ulaşılacaktır. Benim yazımda okyanusta bir damla olarak kalacaktır. İtalya'nın görülmesi gereken ilk ülkelerden olduğunu düşünüyorum. 

 
Toplam blog
: 48
: 4273
Kayıt tarihi
: 28.08.12
 
 

Kamudan emekliyim. Yaşam felsefem "hayatın içinde her olayın sorgulanması gerektiği" yönündedir. ..