Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İthal ilaç sendromu ve aile hekimliğinin önemi...

İthal ilaç sendromu ve aile hekimliğinin önemi...
 

Resim: Annem


Bir türlü durulamayan siyasi çalkantılar yaşanırken bir taraftan da yaşam savaşı veriyor insan; beslenme, barınma, eğitim diye başlayan skalanın en tepe ve acil noktası sağlık problemlerinin giderilmesiyle ilgili elbet.

Devamlı okurlarım bilirler, 80 yaşında, ki kısmetse 24 Ağustos tarihinde 81 olacak, gururla kendisinden söz ettiğim "cumhuriyet kadını" annemin bir buçuk aydır sağlık problemleri ciddi boyutlarda...

Fazla detaya girmenin anlamı yok ancak öne çıkan bir-kaç konudan da bahsetmeden olmaz!

******

Aile hekimliğinin önemini, henüz bizim ülkemizde uygulanmaya başlamadan önce farketmemin sebebi Yunanlı yardımcım sayesinde olmuştur.

Aleka, eşinin iş durumundan dolayı ülkemize gelmiş ve aynı şirkette de asistanım olarak görev almıştı.

Hamile kaldığında, her genç anne adayı gibi sıkıntıları, kaygıları vardı.

Her seferinde "Aile doktoru"nu arıyordu; problemlerini anlatıyor, onun önerdiği testleri burada yaptırıyor ve sonuçları iletiyordu.

"O, herşeyimi biliyor" diyordu ki haklıydı; alerjilerini biliyordu, hastalıklarını da keza... Metabolizmasının nasıl çalıştığını... Geçirdiği hastalıkları...

Uzakta dahi olsa Aleka'nın nelerle karşılaşabileceğini biliyor, olmadı, yapılmasını istediği testlerin sonuçlarına göre bir tanı koyup, tedavisini sağlıyordu.

Ya da, duruma göre yalnızca "Herşey normal tatlım" diyordu...

Bu nedenle çok başarılı bir uygulama olarak gördüm hep aile hekimliğini. Öyle bir denk geliş oldu ki bizim aile hekimimiz de bu düşüncemi pekiştirdi!

******

Acil durumlar oluyor, apar-topar en yakın hastaneye gidiliyor; doğal olarak tahliller, yönlendirilen poliklinikler, efendime söyleyeyim onların da istediği tetkikler...

Sürekli kan alınıyor, sürekli bir koşuşturmaca... Oradan bu sonuçlar alınıyor, buradan şu...

İlgili birim bizle ilgisi yok diyor, bir başka servise havale ediyor...

Falan-filan...

(Bu arada, her bir birim için, her bir reçete, her bir tetkik için ne kadar ücretin emekli maaşından kesileceğini de bilmiyorsun. Sağlık söz konusun olunca para hesabı yapılmaz! O başka! Ama "o" kesilen paralar nedeniyle kirasını ödeyemeyecek olanlar varsa?)

******

Tüm bu verilerin tek bir elde toplanıp da değerlendirimesi gerekir ki aile hekimliği de işte bu görevi üstlenmektedir!

İş ki vatandaşlar da bunun farkında olsunlar!

İzmir standardı için "İş ki aile hekimleri de bunun farkında olsalar" diyemeyeceğim; kaç aile hekimi konusuna rast geldiysem hepsi memmun!

******

İthal ilaç konusu var bir de!...

Dedim ya; annemin sağlık problemleri var. Akut vaziyette olanların yanı sıra bir de daha önceden gelen tanısı konmuş, tedavisine karar verilmiş bir problemi var.

Çenesi titriyor. Bütün yapılan tetkiklerden sonra bir tedaviye başlanmıştı. İlacın adını vermeyeyim, ama işlevini size şöyle anlatabilirim: İlk doz bir tabletin sekizde biri olarak verildi. Yanlış anlamadınız, bir tablet sekize bölündü, sekiz parçadan bir tanesi içilerek başlandı. Zaman içinde günde bir tablete kadar çıkartıldı.

Kadıncağız günde bir tablet olarak bu ilacı içme alışkanlığı kazandıktan bir-iki yıl sonra bir baktı ki ilaç bulunmuyor!

Eczaneleri dolanıyor, elinizde varsa parayla alayım diyor...

Bir şekilde idare ediyordu...

Arıyoruz-tarıyoruz o ilaç yok!

Kadıncağız, şimdiki rahatsızlıklarına odaklanmış, beş gündür alması gereken ilacı almıyor ve farkında değil ki tir-tir titriyor!

Şimdiki rahatsızlığından olduğunu tahmin ediyor; oysa bir tanenin sekizde biri ile başlanan nörolojik bir ilacın bir anda kesilmesi mümkün değildir!

Muadili de yok!

Yok!...

Eeee, napsın bu kadın?

Yaprak gibi titriyor; ateşten mi, vücudun yoksunluk hissinden mi?

Öyle kalıyorsun!

Kendi mantığınla, kendi içgüdülerinle tedavi etmeye çalışıyorsun!

*******

İthal ilaçlar için eczacılar birliğinde bir birim varmış, telefonları sürekli meşgul! Ulaşabilseydim detayları öğrenebilecektim!

******

Muadili olmayan bir ilaç ile tedavisine başlanan bir hastanın o ilaca erişiminin sağlanmaması, hele ki doz düşürülerek bırakılması gereken bir ilaç yüzünden, sırf tedarik edilemediği için, yoksunluk yaşaması ve belki de hayatı tehlike oluşturmasından sorumlu olan kimlerdir?

İlacı pazarlayanlar mı?

Öneren doktorlar mı?

Yoksa Sağlık Bakanlığı mı?

(Bu sorulara cevap vermek istemeyen yetkililerin hedeflerinden korkuyorum: Suçlu hastalar diyecekler neredeyse...)

******

Hadi, siz söyleyin: Muadili olmayan bir ilaç ile yıllarca tedavi edilmeye çalışılan bir hasta o ilaca erişemediğinde suçlu kimdir?

(Özellikle de o hastanın kendi anneleri, kendi eşleri ve hatta kendi çocukları; ve hatta kendileri olduklarını varsayarak cevap vermelerini istiyorum!)

Çok mu şey istiyorum?

 

Mail: gulgun_2006@hotmail.com

https://twitter.com/Gulgunkaraoglu

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..