Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '13

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

İthalatı kısıtlayarak halkı yerli mal tüketmeye zorlamak halkı fakirleştirir

İthalatı kısıtlayarak halkı yerli mal tüketmeye zorlamak halkı fakirleştirir
 

Yabancı mal ithalatını kısıtlayarak yerli mal kullanımını artırmak iddia edilenin aksine ülkeleri zenginleştirmez, tersine fakirleştirir.


Çocukluğumuzda yerli mal haftalarında ilkokula yerli mallardan örnekler götürürdük okulda bize neden yerli mal kullanmamız gerektiği anlatılırdı. Yerli malı haftası günümüzde hala devam ediyor. Bu öğreti ve davranışın arkasında yatan mantık aynen ekteki resimde ifade edildiği gibi :” ithal yabancı malları kullanırsak yabancı ülkeler zenginleşir halbuki yerli mal kullanırsak yerli üretici para kazanır ve ülkemiz zenginleşir” görüşüdür. Bu nedenle yerli mal dururken yabancı mal kullananlar kınanır ve ayıplanır. Bu görüş asırlar boyunca birçok ülkede kabul edilmiş Osmanlı Devleti ve Türkiye dahil dünyada birçok ülke çok defa yerli tarım ve sanayilerini korumak gerekçesi ile başka ülkelerde daha ucuza ve daha kaliteli üretilen malların ithalatını çeşitli yollardan kısıtlamaya hatta tamamen engellemeye çalışmışlardır.

Tarih boyunca devletlerin kullandıkları ithalatı kısıtlama yöntemleri çok çeşitlidir : yasaklama ve ağır ceza getirme, kotalarla miktar kısıtlama, gümrük vergileriyle ve /veya devalüasyon ( yerli paranın yabancı paralara karşı değerini kur ayarlaması ile düşürme) ile yabancı malları pahalı hale getirme.

Peki bu yöntemlerle yabancı malların  ithalatını kısıtlamak tarihte çeşitli ülkelerde yerli ekonomiyi korumada ve halkı zenginleştirmede ne derece başarılı olmuştur? Devletler birbirbirlerine karşı misilleme olarak bu tedbirlere başvurdukça uluslararası ticaret hacmi daralmış, yerli üretim zaten pahalı ve kalitesiz olduğundan ithalatın karşıladığı talebi karşılayamamış bunun sonucunda ithalatı kısıtlayan ülkelerde üretim ve  tüketim düşmüş neticede, işsizlik artmış, milli gelir de düşmüş ve ülkeler fakirleşmişlerdir.

Ülkelerin zenginleşmelerinin en önemli yollarından biri Adam Smith dahil 18inci yüzyıl ekonomistlerinin bile bilip yazdığı ve bırakınız tarih boyunca 21inci yüzyılda dahi birçok kimsenin hala anlamadığı gibi serbest uluslararası ticarettir. Yabancı mal kullanımının kısıtlanması ve tüketicinin yerli mal kullanmaya zorlanması ise bu uygulamanın yapıldığı ülkeyi fakirleştirir. Normalde daha ucuz ve kaliteli olan yabancı malların ithalatını yerli üreticiyi koruyacağım diye pahalı hale getirmek yerli tüketiciye  atılabilecek en büyük kazıktır. İthal malların pahalı olması yerli üreticiyi rekabet baskısından korur kaliteyi artırmaya ve maliyeti düşürmeye mecbur etmez ve yerli tüketici sömürülür.

Neden serbest uluslararası ticaret ülkeleri zenginleştirir? Önce ona bakalım o zaman tersinin yani uluslararası ticareti kısıtlamanın neden fakirlik yarattığı da ortaya çıkar. Ülkelerin herhangi bir malı üretmede maliyet açısından 3 tür avantajı olabilir :

 1) Mutlak avantaj
 2) Mukayeseli avantaj
 3) ölçek ekonomisi

Mutlak avantaj: ülkenin coğrafi konumu iklimi vs. sayesinde sahip olduğu avantajdır. Örneğin Brezilya iklimi sayesinde kahve üretimini diğer ülkelere göre daha ucuza yapma imkanına sahiptir. Uygunsuz iklimleri olan başka ülkeler de isteseler kahve üretebilirler ama bunun maliyeti çok daha yüksek olur. Bu nedenle Brezilya ve benzeri ülkelerden kahve ithal etmek çok daha avantajlıdır.

Mukayeseli avantaj : bir ülkenin tecrübesi, bilgisi, teknolojik, sermaye, finansman, emek vs. avantajlarından dolayı belli malları daha kaliteli ve düşük maliyetli üretebilme avantajıdır. Milliyetçi duygulardan ötürü kendi çok daha pahalıya üretmek yerine daha ucuz ve kaliteli üreten ülkeden ithal etmek avantajlıdır. Çoğu zaman komplike ürünlerin herbir parçasını kendisi üretmek yerine sadece kalite ve maliyet avantajı olan parçalarını kendi üreterek mukayeseli dezavantajı olan parçaları daha ucuz ve kaliteli üretebilen ülkelerden ithal ederek monte etmek çok daha avantajlıdır. Örneğin uçak ve birçok sanayi ürünlerinin birçok parçası farklı ülkelerde üretilerek ithal ediir ve monte edilir. Birbiri ile ticaret yapan iki ülkenin belli ürünlerde birbirlerine göre mukayeseli avantajları olabilir. Serbest ticarette sadece mukayeseli avantajları olan malları üretmeleri dezavantajlı oldukları ürünleri birbirlerinden satın almaları her iki ülkenin de avantajınadır. Serbest ticaretle her iki ülke de aynı kaynaklarla daha yüksek üretim yapar, istihdam ve milli gelirini artırabilir. İthalatı kısıtladığı durumda ise pahalı olarak kendisi üretmek durumunda kalır. İki ülkeli basit modelde geçerli olan bu gerçekler çok uluslu gerçek Dünya’da da geçerlidir.

Ölçek ekonomisi : Bazı malların üretimini  uluslararası rekabet edebilecek kadar ucuza maledebilmek için büyük miktarlarda üretilmeleri gerekir. Çünkü ölçek ekonomisi olan ürünler büyük miktarlarda üretildikleri zaman üretilen birim başına maliyet düşer. Örneğin otomobillerin rekabet edebilecek maliyette üretilebilmeleri için yılda 200 bin – 400 bin adet üretilmeleri gerekir. Amerika gibi büyük nüfusu olan ülkelerde sadece iç piyasa için üreterek bu adette otomobil üretmek mümkündür. Ama nüfusu çok daha düşük dolayısıyla iç pazarı çok daha dar olan birçok ülkede bu sayıda otomobili üretip sadece iç piyasada satmak mümkün değildir. Bu ülkelerin uluslararası rekabet maliyetine  erişebilecek adette otomobil üretebilmeleri için ihracat yapabilmeleri gerekir. Serbest ticaretle bu mümkündür ama diğer ülkeler ithalat kısıtlamaları ile buna imkan vermezlerse sadece iç piyasa için üretilen otomobillerin maliyeti aşırı yüksek olur. Otomobil bir örnek birçok  üründe durum benzerdir.

Tarihte Dünya’nın birçok yerinde çok defa olduğu gibi devletlerin yerli sanayiciyi, tüccarı ve / veya çiftçiyi koruyacağım diye kendi tüketicilerine kazık atmaları misilleme şeklinde uluslararası ticareti kısıtlamaya dönüşünce kazanan olmaz tüm ülkeler kaybeder. Kapalı ekonomilerde üretim ve tüketim hacmi düşük olur, rekabet olmayan ortamda ürünler kalitesiz ve pahalı üretilir tüketici kazık yer, düşük üretim hacmi işsizliği artırır, milli gelir düşer ve ülkelerin halkları fakirleşir. İthal ürün yerine daha pahalı da olsa yerli üretimin tercih edilmesi sadece askeri malzeme için dışa bağımlı olmamak için haklı olabilir. Askeri ürünler dışında daha kaliteli ve ucuz yabancı ürünler yerine pahalı ve kalitesiz yerli ürünleri tercih etmek savunulamaz. Gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmeleri için getirilen ithalat kısıtlamaları ve yerli sanayicinin dış rekabeten korunması tarihte Türkiye dahil birçok ülkenin uygulamış olduğu bir yöntemdir ama sanayileşmeye ne derece başarılı katkısı olduğu tartışılır fakat bir gerçek varki bu yöntem ihalat kısıtlamasını  yapan devletin halklarına pahalı ve kalitesiz mal, işsizlik ve düşük milli gelir olarak çok pahalıya mal olmuş ve olmaktadır. Bu nedenle birisine :” sen neden yerli mal kullanmıyorsun, yabancı mal kullanıyorsun, ayıp değil mi, yerli üreticiye haksızlık değil mi” demeden önce bir durup düşünmek lazım.

Rasih Bensan 14 Ocak 2013

 
Toplam blog
: 368
: 2280
Kayıt tarihi
: 05.05.12
 
 

BİLİM özellikle astronomi ve çeşitli konularda araştırmacı ve yazar Amatör fotoğrafçı, Ka..