Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Psikoloji
 

İtiraf ediyorum!

İtiraf ediyorum!
 

Eskiden bu konuda kendimi ifade etmezdim.

İşin gerçeğini itiraf ediyorum !

Utanırdım bunu ulu orta söylemekten.

Duyulmasından da korkardım.

Tuhaf bir his, nasıl anlatılır ki ?

Duyulursa yadırganır ve hatta belki dışlanırdım çevrem tarafından.

Bilmiyordum ne olacağını duyulsaydı. Kimbilir belki "ruhsuz" "duygusuz" "kalpsiz" derlerdi...

İyi olmazdı duyulsaydı ! bunu tahmin edebiliyordum..

Bir kadın olarak bunu dillendirmekten utandım yıllar boyu.

Durumumu adlandıramadım.

Neydi bu bendeki acaba ? Niye böyleydi ? Acaba çoğu kadın böyleydi de, benim gibi utanıp sıkılıp söyleyemiyorlar mıydı ? Ve mecbur mu kalıyorlardı onu yapmaya.....

Açık açık herkesle oturup konuşamıyordum ki aslını öğreneyim ?

Merak edip soranlara kaçamak cevaplar verdim hep.

Soruları bazen duymamazlıktan geldim, bazen yalan yanlış cevaplar verip geçiştirdim. Maksat bendeki durumu bilmemelerini sağlamaktı.

Çünkü kimbilir belki de çok ayıptı böyle olmak ! Utanç vericiydi !

Belki de ben gerçekten "ruhsuz" dum.. "duygusuz" dum.. "kalpsiz"dim..

Hayır hayır olamazdı değildim, ben son derece duygusal ve hassastım.

Kardeşim, annem bildi, çok yakın bir kaç arkadaşlarım bildi o kadar.

İşte böyle uzun uzun yıllar geçti.

Şimdi biraz biraz kendimi ifade edebiliyorum. Özellikle son 2-3 senedir, biraz daha rahatım. Düşündüklerimi tam olarak ifade edemesemde, artık gerekli tüyoları veriyorum merak edenlere.

Cumartesi günü Sabah'ın gazetesinde Elvan Demirkan'ın köşe yazısını okuyunca, yüreğime soğuk soğuk sular serpildi. Tam da benim duygularımı anlatıyordu. Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz.

O yazıyı saklıyorum. İlerde net bir şekilde durumumu anlatırken, o yazıyı göstermek üzere...

Bakın böyle birşey var ve işte ben de bu gruba dahilim diyebilmek için :)

Öncelikle kendimle gurur duyduğumu bilmenizi istiyorum, binlerce kişinin önünde bunu itiraf edebildiğim için.

Benim için büyük bir aşama.....

Merak ettiniz değil mi ?

İtiraf ediyorum.... BEN HAYATIMDA BİR ÇOCUK İSTEMİYORUM !

Evlilik olsa da olur olmasa, ama şu an ki hislerim olmasa daha iyi olur kıvamında.

Ama hayatımda bir çocuk asla !

Budur dostlar bendeki durum.

Bilinçaltımdaki negatif bir kayıt mı ? Kişisel bir özellik mi ? Eril özelliklerin yoğunluğu mu ? Rahatına çok düşkün olmak mı ? İnanın nedenini bilmiyorum. Bildiğim şu, ben yaşadığım sürece HAYATIMDA BİR ÇOCUK İSTEMİYORUM !

Mutsuz muyum ? Hayır fevkalade mutluyum, bu benim tercihim ve böyle yaşamayı seviyorum bu kararımdan da yaşadığım sürece pişman olmayacağım.

Yanlış anlamalara yol açmamak için hemen açıklamak istiyorum. Çocuklara bayılıyorum, çok seviyoürum, ölüyorum. On yaşında bir yeğenim var iki gün görmesen çıldırıyorum özlemden.

Benim problemim kendimle ilgili....

Çocuklarla asla bir alıp veremediğim yok, bayılıyorum her birine de, yolda gördüğümde dayanamayıp mıncıklıyorum.

BEN HAYATIMDA BİR ÇOCUK İSTEMİYORUM !

Cumartesi günü Sabah Gazetesi'nin Günaydın ekinde, Elvan Demirkan'ın köşe yazısını okuduğumdan bahsetmiştim.

Elvan Demirkan, bu konuya değinmiş ve yapılan bazı araştırma sonuçlarından bahsetmiş.

"Çocuğunu kucaklamak kadar insanı tatmin eden bir his yok belki bu dünyada... Çocuk sahibi olmanın, bir insanın duygusal hayatını geliştirdiği ve derinleştirdiği kuşkusuz... Değerleriniz, öncelikleriniz değişiyor; olgunlaşıyorsunuz... Onlarla mutlu olduğumuzu düşünüyoruz. Bu sebeple çocuksuz olanların hayatlarının "boş ve tatminsiz" olduğu anlayışı yaygındır. Hele kadın anne olmak istemedi mi; hemen negatif bir seterotip'e oturturuz. Kariyerine düşkün ve sadece kendini düşünüyordur... Annelik iç güdüsü olmadığı için ya 'bencil' ya da 'şanssız'dır... "

"Son yıllarda yapılan bütün araştırmalar "çocuk sahibi olmanın insanı mutsuzlaştırdığı"sonucunu veriyor. Amerika'da Pew Araştırma Merkezi'nde yapılan bir araştırma ilişti gözüme. 1976 yılından bu yana annelik duygusunu tatmamayı tercih eden kadınların sayısı ikiye katlanmış. Peki, kadınların aslında içgüdülerinde var olan bu duyguyu tatmak istememelerinin sebebi nedir? Çocuksuz yaşamın cazibesi niye artmaya başladı? Çocukların hayatımıza anlam kazandırdıkları bir gerçek... İyi güzel de, kim o anlamı şöyle dolu dolu yaşayabiliyor? Bizim aklımız kaygılar ile dolu... Çocuğunun geleceği üzerine uykusu kaçmayan anne-baba tanıyor musunuz? Okulu, aktivitesi, beslenmesi, arkadaşları, vaktini nasıl geçirdiği... Kafaya sürekli takacağımız bir derdi mutlaka var. Sadece çocuklarına yabancı bir ülkede eğitim verebilmek için pılını pırtısını toplayıp, lise boyunca yurtdışına taşınan o kadar tanıdığım var ki... Günümüz anne-babaların hayatına bir bakın... Süper çocuk yetiştirme yarışının üzerimizdeki baskısını kaldıramaz olduk... Ne yaparsam yapayım 'benden daha iyi olan var' kaygısı... Sürekli bir yetersizlik ve suçluluk duygusu... "

"Karı-koca arasındaki tartışmaların büyük çoğunluğu, çocuklarını nasıl disiplin edecekleri konusunda anlaşamamalarından çıkar. Ya da çocuk doğduktan sonra çoğu çiftin birbirlerine olan ilgileri çocuğa döner. Okulu, ödevi, aktivitesi derken yorgunluk ve stres yüzünden toleransını kaybeden çiftler, küçük şeylere bile daha büyük tepkiler vermeye başlarlar. Çalışanlar, ne kendilerine ne de çocuklarına yeteri kadar vakit ayıramadıkları için şikayet ederler... Ondan sonra o suçlulukla çocuğun bütün şımarıklıklarına köle olurlar. Biraz ağır oldu belki ama çocuklu yaşamın gerçeği bu... Hayalini kurduğunuz 'ideal aile' ile yukarıda saydığım gerçekler arasındaki açıkta büyümeye başlar. Bunca baskının içinde anne olmak kadınları öyle bir değiştiriyor ki, çevremde eskiden akıllı ve ilgi çekici bulduğum bazı kadınlar, nörotik ve saplantılı olup çıktı. Sonuç; çocuklar da, anne-babalar da mutsuz. İşin daha da enteresan yönü, daha çok imkanı olan ailelerin bu konudaki memnuniyetsizlikleri daha da artıyormuş. Evet, çocuk yetiştirmenin doğru ve yanlış yolları olduğu kesin. Ama sürekli başkaları ile kendinizi kıyaslayıp, doğruyu yapmadığınıza inanmak gibi bir tuzağa düştünüz mü 'çocuğun hayatınıza kazandırdığı anlamı' hissetmeniz zorlaşıyor... "

"Harvard Üniversitesi'nden Psikolog Daniel Gilbert, aslında insanların kendilerini "neyin mutlu edeceğini" yanlış tahmin ettiklerini söylemişti... Aynen paranın mutluluk getireceğine kendimizi şartladığımız gibi... Çocuklu yaşam sizi daha mutsuzlaştırmıyor ama daha da mutlu yapmadığı da kesin. Sonuç; Daniel Gilbert'in bir konuşmasında kabaca ama doğruyu söylediği gibi; "Çocuklar inanılmaz bir mutluluk kaynağı ama insana haz veren diğer bütün kaynakları b...ka çeviriyorlar..."

Son cümleye katılır mısınız, katılmaz mısınız bilmem.

Beni kınar mısınız, anlamaya mı çalışırsınız onu da bilmem.

Budur bendeki durum, itiraf ettim kurtuldum :)

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..