İtiraf

Sana bu satırları gecenin; sence de bilinen bir yarısı, yatağımın içinden, seni düşünerek ve seni hayal ederek yazıyorum. Ve biliyorum ki; bunları yazmakla seninle benim aramda olan o temiz duygularda hiç bir değişiklik olmayacak ve bunlar; söz olarak gerçek âleme yansısa bile, gerçek âlemde eyleme dönüşmeyecek.

Şu anda yatağımda, kollarımın arasında ve sadece benimlesin. Başka hiçbir şey, hiçbir nesne ve hiçbir düşünce yok aramızda.

Evet. Milliyet Blogda yayınlanan HAYALİ SEVGİLİ sendin. Ama bunu sadece sen biliyordun ve senin bilmende hiçbir sakınca görmüyordum. Çünkü: Sen ve ben. Birbirimizi çok iyi tanıyor, biliyor ve birbirimize çok güveniyoruz.

O nedenle; Allahın da senin de bilmekte olduğu bir gerçeği senden gizlemenin, hiçbir anlamı yoktu. Çünkü bunu gizlemek: Büyük bir samimiyetsizlik, büyük bir sahtekârlık ve sana ihanet olurdu.

Seni bilmem ama. Sen benim tarafımdan çok arzulanıyor, çok isteniyor ve çok özleniyor olmana rağmen; sana olan bu duygularımın gerçekleşmesi; ortamı olsa bile, mümkün olmayacak.

Çünkü ben; seni öylesine seviyorum ki: o iki dakikalık; belki benimle iki saatlik <ı>( Reklâm ) zevk için; sana duyduğum gerçek sevginin bozulmasını asla arzu etmediğimden; bu duyguların; eyleme dönüşmesini kesinlikle istemem.

Ama sanal âlemde seni öperim, <ı>( Gene reklâmlar girdi araya.) koklarım, severim, okşarım ve saatlerce her şeyi yaparım ama bunlar sadece hayalde ve sadece seninle benim aramda kalır.

Gerçek âlemde söze dönüşse bile; kesinlikle eyleme dönüşmez.

Sarhoş kafa ile belki biraz taşkınlığa uğrar ama kesinlikle sınırı aşmaz. Bunu biliyorsun.

Seni sanal âlemde öylesine <ı>( Gene reklâmlar başladı. ) sever, okşar, öper koklar, sevimli bir samur gibi kucağıma oturtup, saatlerce sırtını sıvazlarım ve sen; öylesine büyük bir haz içinde kıvranırsın ki: Mırıltıların iki sokak öteden duyulur.

Yeter bu kadar reklâm. Haydi işine.

Aşkım benim... 27 Ağustos 2008