Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '06

 
Kategori
Psikoloji
 

İtiraz

İtiraz
 

İtiraz denince, çoğumuzun aklına "karşı çıkma" gelir. Bir kararı benimsemiyor, bir yargıya katılmıyor, bir görüşü beğenmiyorsak, ona karşı olduğumuzu belirterek itiraz etmiş oluruz.

İtirazların ortaya konuşu genellikle sözle, bazen de yazıyla olur. Kaş göz işaretleriyle, el kol hareketleriyle; çekip gitmeyle, alınıp kırılmakla; sövüp saymayla, hele tekme tokatla ortaya konan karşı çıkışlara "itiraz" diyebilir miyiz, bilmiyorum.

İtiraz etmek çoğu zaman cesaret istediği gibi, itiraza maruz kalmak da sabır, tahammül ve olgunluk ister.

Bizleri besleyip büyüten kültür itirazı, hele ki, iktidar güçlerine karşı itirazı hoş bulmaz; hatta çoğunlukla cezalandırdığı gibi bir tür ayıp tanımlamasıyla bizleri toplumsal ahlak düşmanı olmakla da suçlar.

Bugün basit ve sadece itiraz eden biri olarak meslek sahibi olmadan makam sahibi olanların dik bakışlarını üzerinizde toplarken, yarın anarşiste terfi edersiniz de haberiniz bile olmaz.

Yaşadığımız topraklar, karşı görüş, itiraz, dikbaşlı, anarşist, bozguncu, başkaldıran ve bölücü tanımlamalarını, haklı haksız her muhalif görüşün üzerine uydurmakta maharet sahibi bir geleneği taşımıştır günümüze.

Şahsen çocukluğumdan itibaren itiraz etmekle ünlü birisi olarak, bu kavramı iliklerimde hissederim. İtiraza değer bir şey bulmuşsam çatal dilimden kurtulamaz o her neyse.

Bunun faydasını gördüm mü? İtirazdan sonuç almaya dönükse hayır elbette. Çünkü itiraz daha üst olana yapılır genellikle. Ama medeni cesaretin gelişmesine epey bir katkı sağladığı kesin.

Elbette bir şeyi yapmakla ona itiraz etmek arasındaki ince çizgiyi gözardı etmemeli. Bir şeyi yapmak zorunda olmak onu kabulleneceğimiz anlamına gelmemelidir.

Ama yaşam gerçekliği içinde hepimizin defalarca şahit olduğu üzere oldukça yer bulur itirazlar.

Kimi insanların hemen her şeye itiraz etmeyi huy edindiklerini düşünür ve onların itirazlarını pek de önemsenmez, ciddiye alınmazlar.

Oysa onların da bazı durumlarda haklı olmaları pekâlâ mümkündür. Yerleşik yargıların bizi yanıltabileceğini hesaba katmak hiç de kolay bir iş değildir.

Ancak itiraz edecek cesarete sahip olanlar sayesinde, söylenenler söylemeye başlarlar.

İtiraz eden şeytanın avukatlığını yaparak, şeytanın düşmanına daha ince düşünmesini ve olası hemen her soruna çözüm üretmeye çalışmasını sağlamiş da olur.

Güç sahipleriyle, o gücün hükmettikleri arasındaki didişmenin en basit dışavurumudur aslında itiraz.

Ve o, tarihin derinliklerinde hangi anlama geliyorsa bugün de aynı anlamdadır özde.

Polemik, demogoji, ajite, germe, gibi günümüz sözcüklerinin desteğiyle daha da belirsizleştirilmiş olsa da itiraz hep var ve olacaktır.

İtiraz etmekten korkmadığımız sürece, itirazın muhatapları ayaklarını denk almak zorunda kalacaklardır hep. Zira itiraz ateşi yükselmeye görsün, tarih bunun külleriyle doludur.

Şimdi siz pekala bu yazıya itiraz edebilirsiniz.

Edin öyleyse……

 
Toplam blog
: 8
: 4380
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

Yazarak düşünmeyi severim. Üniversite mezunuyum. Danışmanım ve gezmeyi çok severim...