Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '08

 
Kategori
Anılar
 

İtzhak Perlman çalıyor

İtzhak Perlman çalıyor
 

çocukluğun yeşil çağla çağları bitmesin...


Bugün, alıp başımı uzaklara gitmek istiyorum. Sessiz bir gemiye binip, denizin tam ortasında demir alıp, ufuklara dalmak ve düşünmek... yalnızca düşünmek...

Abdülkadir Paksoy. Şair... Yeni Şiir ve Anadolu Ekini dergilerinin yayın yönetmenliğini yaptı. Arkadaşım o benim. Ankara'da yaşıyor.

Yıllar önce Ankara'ya gitmiştim bir nedenle. Dönüş biletimi de almıştım. Bir saatliğine buluştuk Kızılay'da. Bir büfeden sandviç ve iki ayran aldık, dışarıdaki masalardan birine oturduk. Hem yemeğimizi yiyor, hem de laflıyoruz. Gökyüzünde karabulutlar dolanıyor. Şemsiyem de var yanımda. Birden sağanak yağmur başladı. Büfenin içi küçük ve havasızdı. İçeri girmek istemedik. Şemsiyemi açtım masamızın üzerine. Kadir, şemsiyeyi aldı elimden , katladı. Dedi ki bana: "Bırak yağmur yağsın üzerimize... Ayranlarımız da tazeleniyor işte yağmurla... Küçücük ayran bardağı...İki yudumda bitsin de yenisini alsınlar diye böyle yapmış fırsatçılar ! Biz içtikçe ayran çoğalıyor, bak ne güzel..."

Şair işte... Şair, daima hayatın içinde incecik bir noktayı bulup yakalayandır. O günden beri, ayran istedim mi bir şişe de su isterim yanında. Her zaman yağmur yağmaz. Fırsatçılara karşı, sen... kendini kollayacaksın!

Behçet Aysan. Şair... 2 Temmuz 1993'te, Sivas'taki Madımak Otelinde, gözü dönmüş gericiler tarafından yakılarak öldürülen 35 kişiyle birlikte can verdi.

19 Ocak 1993'te, Ankara Sanat Kurumunda, Abdülkadir Paksoy adına bir toplantı düzenlenmiş; bu toplantıda bir konuşma yapan şair Behçet Aysan, Abdülkadir 'in toplumcu ve lirik yapısına dikkat çekmişti. Şöyle bitiriyordu sözlerini: "Kadir, bütün yazdıklarını şu anda noktalasa, "ben artık yazmıyorum arkadaş" dese; bence Kadir'den iki üç şiir kalır. Benim beğenime göre, benim estetik anlayışıma göre kalabilecek o şiirlerden ikisini okuyarak sözlerimi noktalamak istiyorum:" (...)

Behçet Aysan'ı ve Sivas'ta yanarak can veren diğer aydınları saygıyla anıyorum. İşte Abdülkadir'in o iki şiiri:

itzhak perlman çalıyor

ıtzsak Perlman çalıyor
ince bir yolda birleşiyor tüm ayrılıklar
uzanıp gidiyor yine ayrılık ülkesine.

gören var mı
bir çocuk annesini arıyor.

itzhak perlman çalıyor
bir kadın ötelere bakıyor
bütün sevdiklerini yitirmiş
yıkıntılar, dumanlar içinde.

dokunan var mı
simsiyah saçlarında
ak güvercinler saklıyor.

itzhak perlman çalıyor
sevişirken yeşil ile kırmızı
mor çoğalıyor.

anlayan var mı
mürver çiçekleri barut kokuyor.

itzhak perlman çalıyor
kuşlar konup kalkıyor
tellerinde kalbimin

dinleyen var mı
ölü bir çocuk ağlıyor.

aşkın göğsünde acının hançeri
sessiz çığlığı terk edilişin

duyan var mı
düşlerim, düşüncelerim kanıyor.

Sevgideğer Abdülkadir, insanın düşleri, düşünceleri de kanıyormuş demek ki ! Demek ki ölü çocuklar da ağlayabiliyormuş ! Demek tarih kitapları ne yazarsa yazsın, her insanın kendi tarihi varmış... Sevgideğer arkadaşım; kimbilir nerelerdesin şimdi ? Ama Kadir Bey Tarihi, çalışma masamda, tam karşımda duruyor.

kadir bey tarihi

Ne Malazgirt zaferi Alparslan'ın
Ne İskender'in İssos seferi
Fatih'in İstanbul'u fethi de kaç para
Aslolan Kadir Bey Tarihi'dir
Bunu unutma.

Yirmi dokuz temmuz bin dokuz yüz doksan iki cuma
Malatya'da bir kayısı ağacı altında
Zeynep Su Paksoy, benim kızım
İlk kez toprağa bastı çıplak ayakla.

"Gürr ! diye bir kuş sürüsü kalktı
Kahkahalarla saçtı yapraklarını kayısılar
Kımıl kımıl kımıldadı toprak.
Tarih kitapları yazsa kaç para, yazmasa kaç para
Kadir Bey Tarihi'ini bulutlar yazdı
Göğün atlas karnına. "

Blognot: Bu yazıyı, mutlu bir azınlığın çıkarları uğruna kendi "tarihini" yitirmek durumunda kalan anne babalara ithaf ediyorum. (Zelin Artuğ)

 
Toplam blog
: 142
: 969
Kayıt tarihi
: 04.07.08
 
 

Yaşam, sorulardan ve yanıtlardan oluşmuş. Her soru, aynı zamanda kendinin yanıtı... Çift yumurta ..