Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

22 Ağustos '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İyi bir Adam...

İyi bir Adam...
 

Taş olmuş halimize taş adanın resmi


Bazı insanlar sonradan girer hayatınıza. Kimisi gözünüzü açtığınızda vardırlar, kimisi siz çocukken kimileri gençliğinizde kimileri de ikinci turlamada,... Yenge, enişte adı verilen bu yabancı hatta şaka yollu “Dış kapının mandalları” olan bu insanlar bazen öyle bir yerleşirler ki sanki hep varmışlar gibi yakınlaşırsınız kendileriyle.

Teyze-hala, amca dayı, abla-abi eşleridir bahsettiğim insanlar. Huzursuzluk veren, candan bezdiren, sofrasındayken boğazınıza lokmaların dizildiği, eşlerine fenalık eden, defolup gitse bu dünyadan dedirtenler de var kesinlikle hemen herkesin evinde. Ben onlardan değil iyilerinden bahsetmek istiyorum kısaca ama bu yazı o kadar kısa olmayabilir.

Bu akşam daha net fark ettim, Yaradanım bana her yönden cömert olduğu gibi bu iyi insanlardan da bolca yollamış. Teyzelerimin-halalarımın, dayılarımın-amcalarımın eşlerinin çoğu iyi insanlardan. Kimse kimseye kapının dışındaki mandal muamelesi yapmamış. Kadınlı-erkekli sonradan gelen kimse de dış kapının dışından öylece bakıp uzak durmamış sorunlar karşısında.

Gençlik yıllarımdı, iki çocuğumla çok bunaldığımda teyzeme gittim hiç çekinmeden, kapı açıldı hem teyzem hem Sefer eniştem gocunmadan aldılar beni içeri ve eniştem “Ne kadar istersen o kadar kal” dedi yalandan olmayan içtenliğiyle. Benim büyük kızım ona dede derdi, küçüğü konuşamayacak kadar küçüktü, annem-babam yazın Akçakoca’daydılar. Yalnızlık gençken daha bir acıtır insanın canını.

Hep kabul gördük her iki taraftan ve her iki cinsten de bütün mandallarımızla. Annem, eltileriyle hep kardeş gibi geçindi onlar da annemi öyle gördüler. Bunlar yazıyı uzatmaktan ibaret güzel kalabalıklar. Bazı insanlar vardır hem eşleriyle hem çocuklarıyla hem etraflarıyla hem hayatla barışık yaşarlar, sorun çözerler, yardımcıdırlar, ekmeği bol cinsinden, kapısında olmaktan bezdirmeyen-ezdirmeyen... Sofralarında boğazınıza dizilmez lokmalar, gülüşmeler olur çoğunluk. Kendini-yerini bilen...

Dün bir balyoz indi kafamıza hiç beklemediğimiz, ummadığımız, hiç aklımıza getirmediğimiz bir şekilde. Halbuki rüyalarımız karışmıştı bir süredir ama kimseye konduramadığımız... Vakitsiz bir telefon, vakitsiz bir ayrılık hikayesi ki can yakan. Adı kaza mı yoksa ecel saati mi bilemediğimiz.

Kuzenimin kocasıydı, kısa süreli dünür bile olduk. Çocuklarımız birbirlerini çok acıttı bizler birbirimizi kırmamaya özen göstererek devam etmeye çalıştık. Elbette görünmeyen soğuk bir duvar girdi aramıza ama biz birbirimizi gördüğümüzde candan sarıldık. Kuzenim Seher “En büyük sorunlarda bile İrfan göründü mü hafifliyorum” diyordu. Sorun çözen, sorun yaratmayan, içten gülen, sofrası geniş, kapısı açık bir adamdı. Baldız seni bırakmayız derdi içten bir samimiyetle bir yerlere giderken. Dedikodusu olmayan, iyi niyetli, herkese sahip, kaçmayan-kovalamayan-yormayan bir adam. Ara bulucu, yapıcı, onarıcı ama asılı bütün bunları yaparken hiç varlığını ağırlaştırmayan adamlardan.

Ablam, Seher yanar tabi o kocalı kadınlardandı dedi. İçim daha da yandı. Kötü olsa ölümü bu kadar yakar mıydı? Bilemiyorum. Ölümün acısı başka. Karısının saçını boyayan bir küçük dayımı tanıdım bir de İrfan’ı. İkisi de hayata erken veda ettiler. İyinin arkasından iyi kötünün arkasından suskunluklar kalıyor. Herkesin güzel hikayeleri var onunla ilgili. Giden diğer iyi enişteler hatırlanıyor. Şanslı mıyız onları tanımakla yoksa bu büyük acıları tatmakla şanssız mı? Ne zaman gitsem Kadir eniştem (Nur içinde yatsın) ertesi gün balığa giderdi baldızım gelmiş balık lazım diye. Kimsenin kimseden sakınması olmadan bol çaylı bol gülmeli muhabbetler.

Kuzenime mi daha çok yanıyor canım enişteme mi bilmiyorum. Ben onu onaltı yaşımdan beri tanıyorum. Birbirimizi evlerimizde ağırladık, gece sohbetleri, yakınlıklar her iki cinsten akrabalıklarla. Viyana’da onların evinde kaldım, beni üşenmeden severek gezdirdiler, memnun ayrıldım ki hem nasıl, onun bütün akrabaları da çok yakın davrandı. İnsanın, ölümle canının yanması için illa kan bağı olması gerekmiyor öyle sıkı bir mandaldı ki güçlü rüzgarlarda bile uçurmadı çamaşırlarımızı. O asıl ait olduğu yere gitti vakitsiz, biz arkasından kalakaldık çaresiz.

 

Kuzenime-süt kardeşime, yeğenlerime bütün aileme sabırlar diliyorum en içten en samimi duygularımla canım yanarak. Gidene de kalanlara da ağlıyor gözlerim. Bir kaç hafta olmadı birlikteydik, canımın can yongasına öyle bir sarıldı ki sanki... İnsan bilebilir mi kalan süresini acaba? Seçeneğimiz var mı biraz daha süre istemek için? Ya, hayır, şimdi değil deme lüksü?

 

O özenilerek yapılmış güzel ev hala güzel görünecek mi gözlerimize? Beni, Seher’in kardeşi bildi her zaman bende onu kuzenimle bir bildim, canım belki de bu yüzden bu kadar çok acıyla yanıyor. Ölüm, acımasız gibi görünür girdiği eve, bana göre böyle değil. Ölüm gözlerimizi daha çok açar aslında, her ölümün ardından biraz daha büyürüz istemesek de. Yumuşarız acılarla yoğrularak, bu dünyanın geçiciliğini hatırlatır, katılıklarımızı lastik gibi eğer-büker uzatır biz istemesek de. Dönüp kendimize bakarız insanlığın neresindeyiz diye. Daha çok sarılırız yaşamaya, sürenin bizim tarafımızdan belirlenmediğini, anın çok ama çok kıymetli olduğunu, sımsıcak dokunduğumuz insanların bir anda elimizden alınacaklarını bilerek yeniden şekil alır yüreklerimizde sevgilerimiz.

 

Unuturuz sonra, insanın mayasında var unutmak ve iyi ki de var yoksa aynı şiddette hissedilse bu acı ne kadar dayanır ki insan? Dağa-taşa verilmiş ölüm hepsi yerle bir olmuş. İnsana verilmiş bir yandan ağlanmış bir yandan gülünmüş. Acıkıyor insan, uykusu geliyor, susuyor, ağlıyor-yanıyor-acıyor ama yaşam devam ediyor. Başımız sağ olsun Allah kalanlara sağlıkla uzun ömür ve sabırlar versin ve kuzenim İrfan sana da orada çok güzel bir yaşam versin, huzurla yat-huzurla kalk. Ben eğer varsa hakkımı son damlasına kadar helal ediyorum sende helal et lütfen. 

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..