Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '11

 
Kategori
Anneler Günü
 

İyi ki benim annemsin...

İyi ki benim annemsin...
 

Biz ufak, annem daha gençken... :)


Tarih 1996... Mayıs 14... Yağmurlu bir gün. Ben yoldayım, geliyorum. Annem, ikinci defa anne oluyor. 5 sene sonra... Heyecanı içinde, bense bilmiyorum ne olup gittiğini, dünyaya gelmek için bekliyorum ve geliyorum annemin kucağına...

Üstünden geçti 15 yıl...

Bebekliğimi hatırlamıyorum, fotoğraflar rehber oluyor bana. Ne tatlıymışım! Sanırım anneme çekmişim... Böyle tatlı bir anneye böyle tatlı bir evlat. Gençken de bir ayrı güzelmiş annem benim, manken gibiymiş. Babam Naomi Campbell derdi ona zaten, aynen öyleydi, gerçi hala da öyle. Okuldan tanıştırdığım arkadaşlarım da söyler bunu sürekli, yaşını hiç göstermeyen, güzeller güzeli bir annem var benim...

Yavaş yavaş büyüdüm, kardeşim ve ablam da öyle. Eski fotoğrafları ararken bugün gördüm ki en çok doğum günü fotoğrafları var. Her sene biraz daha, biraz daha büyüdük, şimdi kocaman insanlarız diyebiliyorum. Ablam üniversiteli, ben liseli, kardeşim liseli adayı. Hayat bana bugüne kadar her zaman çok güzeldi, hala da öyle. Nasıl olmasın? Böyle bir anne babaya sahipken, daha iyisi nasıl olabilirdi ki?

Belki bazı zorluklar olmuştur ama her şeyi sevgimizle aşabilirdik ve bunu başardık... Bu yüzden hayat bana hep güzeldi. Annemin sevgisi hep benimleydi çünkü. Onun şefkati, güzelliği... Kalplerimiz beraber atıyordu. İnsanlığı öğreniyordum ondan. Her şeyin en iyisini öğretiyordu bana, buna emindim. Ve hiçbir şeyden yoksun bırakmadan, esirgemeden büyütüyordu bizi.

Hep gülen bir çocuktum, hala da hep gülen biriyimdir. Gerçekten güzel bir özellik çünkü insanları çok mutlu ediyor benim gülmem. Bu özelliğimi annemden aldım sanırım. O güldüğünde ben çok mutlu olurdum, aynı şekilde ben de gülüp insanları mutlu edebileceğimi düşündüğümden güldüm sürekli, gülmeye de devam ediyorum. Hayatta ne kadar güzel özelliğim varsa ondan almadım mı zaten?

Elim kalem tutar, edebiyatım da fena değildir. Annemden almışım bu özelliğimi de ki en çok sevdiğim yönlerimden biridir etkili bir şekilde yazabilmek, en azından bunun için uğraşabilmek. Bununla beraber, iyi de bir insan olduğumu düşünürüm, öyle de söylenir zaten bana. Annemin eseridir, benim hayatta iyiliğim varsa, ne kadar iyiliğim varsa hepsi annemin eseridir, ben ondan aldım her şeyi. Onu gördükçe, "Ben ona layık bir evlat olmalıyım, ben iyi bir insan olmalıyım!" dedim. Ve böyle böyle bugünlere geldim, yoluma da devam ediyorum...

Hayatta her şeyi insan kendisine yapar, belki doğrudur. Ben bunu pek kabul etmem, ben her şeyi öncelikle annem için yaparım, onun mutluluğu için. Böyle motive ederim kendimi, "Anneni hayal kırıklığına uğratamazsın" diye... Bunu bildiğinden başarısızlıklarımda hiç kızmaz bana ve yanımda olur, beni teselli eder benim canım annem...

Uzattım anneciğim di mi? Saçmaladım uzattıkça bir de, kızacaksın bana "Böyle yazılır mı?" diye ama ne yapayım anneciğim, hiçbir şeyi sığdıramıyorum buraya, sığdıramadıkça da saçmaladım... Daha fazla uğraşmayayım ben en iyisi, nasıl olsa sen her şeyi biliyorsun, kalbimi biliyorsun, içimi biliyorsun...

Hediye yok sana annem! Yani yüzeysel olarak... Aslında var. Benim kalbim ve sevgim sana hediyem! Ve sen de bana hediyesin aynı zamanda...

İyi ki varsın anneciğim, anneler günün kutlu olsun! Seni çok seven kızın...

 
Toplam blog
: 313
: 1350
Kayıt tarihi
: 21.03.07
 
 

1996'nın ilkbaharının dünyaya getirdiği birçok çocuktan biriyim. Milliyet Blog'da yazmaya yaşım h..