Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İyi ki doğdum

İyi ki doğdum
 

Google:Görseller


Zaman nasılda evecen, sanki sonsuz bir yarışa girmiş akarsularla.Akıp gidiyor hiç anlayamadan...

Git gide uzaklaşıyor gençliğim, çocukluğum... Zaman yolun yarısını çoktaan geçmiş gibi duruyor. Geriye baktığımda, salıncakta sallanan, sokakta beş taş oynayan, süt tozu almak için sıraya giren, kardanadam yapan, kartopu oynayan, geceleri komşuların zillerini çalıp kaçan, yaşamın bütün saflığıyla donanmış genç gönlüm, bütün tazeliğiyle bir dal gibi genç bedenim yani BEN, sanki çoook uzaklarda kalmışım, upuzun bir yolun en ucundan el sallıyorum, ve bakıyorum öylesine; sanki bütün yaşayacaklarıma...

Ufukta düşe kalka geçecek olan 46 yıl var görünen.

Gözyaşları var, sevinçler var, mutluluklar var... Hüzün var, keder var, sevinçler var çocukça, çılgınca yaşanan.

Yaşanmışlıklara bakıp gülümsüyorum, biraz buruk, biraz mutlu...

Çok daha önemlisi yol kenarına istiflenmiş, yığılmış çuvallar var, içleri tıka basa dolu...

Umutlar var, çuvallar dolusu hemde... Henüz tüketilmemiş, ağzı açılmamış, çuvallar dolusu umut... Mutlanıyorum umut çuvallarını görünce... Bir gülümseme yerleşiyor dudaklarıma...

Çuvallar o kadar çok ki, sanki Yüce Allah tarafından, benim bilemediğim ama O'nun bildiği zaman dilimlerinde kullanmam için bana taksim edilmiş, paylaştırılmış. Biri bittiğinde diğer çuvalı açacağım, o bittiğinde de diğerini... Bana daha uzun yıllar yetecek gibi gözüküyor, umut dolusu çuvallar...

Birkaç çuval hayal var, sanırım oda gerekli zaman içerisinde bana, sırası geldiğinde açıp kullanmam için.

Bir çuval heyecan var, gerektiğinde çıkarılacak olan.

Onun yanında bir çuval neşe... Diğerinde hırs, bir çuval heves, bir çuval hayal kırıklığı, bir çuval öfke...
Ama görüyorum ki yine kin yok nefret yok. O kadar çuvalın içerisinde ne kin var ne de bir çuval nefret...

Fakat, bolca gözyaşı var pekçok çuvalın içinde, sebepli sebepsiz gözlerimden dökülmek üzere hazır bekleyen... Üzüldüğümde, sevindiğimde gözlerimden akıtıp rahatlamam için...

Çocuklar gibi şenlenip, hırslanıp, sinirlenip, ağlayıp ama umutlarımı yitirmeden geçecek günlere doğru gidiyor gibi görünüyor yolun devamı. Şimdi benim bütün bu çuvalları sırtlanmam lazım, yolum uzun, yolculuk şartları çetin... Onlarla birlikte sürmeli geri kalan yolculuğum, hayalsiz, heyecansız, neşesiz dahası da umutları yitirilmiş bir yolculuk neye yarar ki... Böyle bir yolculukta ne kadar tutunabilirim yaşama. Bu yüzden o çuvalın içindekilere çok ihtiyacım olacak zaman içinde, belki eskisinden çok daha fazla... Bu çuvallar ve içindekilerle daha kaç gün, kaç gece, kaç şafak vakti, kaç tan yeri ağardığında, kaç gökkuşağı çıktığında birlikte olacağım bilinmez.

Çuvalların içindekiler tükendiğinde, ben başka bir güzel yolculuğa çıkmış olacağım muhtemelen. Zira bu dünyadaki oyun sürem bitmiş olacak.

***

Takvim yaprakları 15 Mayıs'ı gösterdiğinde 46 yıllık yolculuğumun geri kalan kısmını tamamlamak için;

Ne kadar süreceğini, nasıl geçeceğini, neler yaşayacağımı bilemediğim yolculuğuma devam etmek üzere, şimdilik izninizi istiyorum...

Daha yapılacak o kadar çok şey var ki...

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Aşık Veysel

***

Yürüyorum, bazen koşar adım, bazen yorgun argın, bazen kırgın, bazen dargın, ama hep umutlu...Yürüyorum...

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..