Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '13

 
Kategori
Sinema
 

İyi kötü çirkin ve Tarantino

İyi kötü çirkin ve Tarantino
 

hiç kırılamayan zincirler


Çocukluğumun pazar günleri vazgeçilmeziydi kovboy filmleri... Kovboylar, kızılderililer, posra arabaları, kuzey kalesi askerleri, banka sonygunları ve silahlar...

Ama bu filmler içinde birisi vardı ki o yaşlarımda da şimdi de beni en etkileyen filmlerden biri olmuştur; İyi Kötü ve Çirkin...

Müziği ile, karakterleri ile, kamera açılarıyla ve kurgusuyla bence bir saheserdir. Clint Eastwood'u Hollywood'un en önemli starlarından biri yapmıştır. Ve tabii ki Sergio Leone !!! Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerinden birisidir.  "Bir Avuç Dolar" ve "Birkaç Dolar İçin" serisinin son filmi olan İyi Kötü Ve Çirkin ile zirve yapmıştır. Tıpkı Quentin Tarantino'nun "Django Unchained" ile yaptığı gibi...

Tarantino ile tanışmam aslında geç sayılabilecek bir filmle olmuştu; "Pulp Fiction". Filmin sonunda tek hatırladığım ise uzu süre etkisinden çıkamamış olmamdı. Ve vakit kaybetmeden daha önceki filmlerini seyrettim ve yeni çekeceği filmleri dört gözle beklemeye başladım. Gerçekten de bence günümüzde yaşayan en iyi bir kaç yönetmenden birisidir. Tüm filmleri birer başyapıttır. Kendisine has bir tarzı vardır ama her filminde de konuyu değişik şeylerden seçer. Yeri gelir mafyayı konu alır yeri gelir vampirleri. Son filminde de vahşi batıyı kendisine konu edinmiş ve son zamanlarda seyrettiğim en güzel filmi yapmış... " Django Unchained " - "Zincirsiz "

Kendisi de tıpki benim gibi Spagetti Western hayranı olan Tarantino bu filmle bence ustalığını konuşturmuş. Tıpkı Sergio Leone gibi çok değişik kamera açıları, karakterler, mekanlar ve müzikler kullanmış. Zaten kendi stilinde de varolan bu özelliklerle beraber bir western filmi nasıl çekilir herkese göstermiş. Spagetti Western filmlerinin en başarılı soundtracklerinde yeralan Ennio Morricone'yi bu filmde de görmekteyiz. Filmin müzikleri için tek kelime söylenebilir; muhteşem...

Karakterlere gelecek olursak... Leonardao Di Caprio oynadığı karaktere gerçekten de tam oturmuş ve oyunculuğunun zirvesine ulaşmış. Kendi tipine uygun olarak şımarık, zengin, küstah ve güçlü bir ırkçı çiftlik sahibini mükemmel oynamış. Samuel L. Jackson zaten artık bir Tarantino vazgeçilmezi oldu. Ve oynadığı beyaz yalakası siyah çiftlik kahyası rolünün hakkını fazlasıyla vermiş ve ödül olarak da filmde en güzel sonu o elde etmiş. Jamie Fox, "Ray" filmiyle neden Oscar aldığını bu filmde bir kez daha kanıtlamış ve bence çok başarılı bir aktör. Ve en sona bıraktığım Christoph Waltz. Keşke Hollywood'a daha genç yaşta gelmiş olsaydı da onu daha erken tanıyabilseydik. İki Tarantino filmi ve iki Oscar. Gerçekten de sonuna kadar hakediyor. Ve sanırım bu filmden sonra da Waltz'ı Tarantino'nun filmlerinde göreceğiz. Çünkü "Inglourious Basterds" - "Soysuzlar Çetesi"' den sonra tıpkı Michael Madsen , Harvey Keitel ve Samuel L. Jackson gibi Tarantino'nun kadrolu oyuncuları arasında girdi.

Bu filmle birlikte batının, beyaz ırk olarak, siyahlara karşı ne kadar acımasız olduğunu ve siyahların ne kadar kötü koşullardan günümüze geldiğini bir kez daha görmüş olduk. Günümüzde de durum farklı değil. Zengin olan batı ve beyaz ırk, kendileri dışındakileri hala sömürüyorlar. Ve işin en acı tarafı da beyaz ırka hizmet eden, onlara yalakalık yapan ve güçlünün yanında olup kendi ırkına sırt çevirenlerin varlığı...

"Django Unchained" gerek sinemasal, gerekse de duygusal açıdan mutlaka seyredilmesi gereken bir film ve bence kaçırmayın. 

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 38
: 273
Kayıt tarihi
: 05.02.13
 
 

Futbol ve Fenerbahçeyi ne kadar çok seviyorum ki hayatımda ilk defa blog yazmaya karar verdim... ..