Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Öykü
 

İyi şanslar sevgilim (18)

İyi şanslar sevgilim (18)
 

XXXVII

Hadi Aslı çıkalım o zaman…

Çok karanlık bir geceydi muhtemelen dolunay vardı. “Nereye gidelim Aslı?” diye sordu Necati arabaya binerken. “Rahatsız olmazsan ilk önce bana gidebilir miyiz Necati? Eve muhakkak uğramam lazım!”. Sesini çıkarmadan Yeşilyurt sahiline sürdü arabasını. Bu arada radyoda bir şarkı çalıyordu: “Başka bir türlü bir şey,

Benim istediğim

Ne ağaca benzer

Ne de buluta…”

İşte geldik…

Sende yukarı gelsene… Hava soğuk arabada bekleme; üşütürsün…

Apartman bir sıradağmışçasına denize sıfır Marmara’ya bakmaktaydı. Üçüncü katta durdu asansör. Gariptir bunca yıldır tanışmalarına rağmen ilk defa Aslı’nın evine girecekti. Nedense şimdiye kadar Necati, Aslı’nın hiçbir nazik teklifini kabul etmemişti bugün hariç. “Help yourself Necati, it will take me few minutes!”. Ne kadar büyük salon. Neredeyse Necati’nin bütün bir evi kadar. “Yolun daha çok başındayım” diye düşündü Necati… Salonun boydan boya uzanan penceresinden Marmara körfezine baktı. “Ayın suya düştüğü gölgesinde balıkçı tekneleri mi yoksa sürat tekneleri mi onlar!”. “Gerçek zenginlik bu olsa gerek!”… Sade döşenmişti salon; plazma TV ve devasal müzik seti dışında gerçekten sade, daha çok İngiliz tarzı: basit ve etkileyici. Aslında Necati bu tür şeylere pek dikkat etmezdi ama bugün nedense farklı bir moddaydı. “Baban pilottu değil mi Aslı?”. İçeriden ses geldi: “Seni duyamıyorum! Birazdan yanındayım…”. “Pilotlar bu kadar para kazanıyor muymuş?” diye düşündü. “Galiba ben yanlış meslek seçmişim!!!”. Ve Aslı salona geldi: “Ben hazırım; çıkabiliriz…”.Gördüğü manzara karşısında Necati’nin nutku tutuldu. Konuşamadığı gibi hareket de edemiyordu. Aslı tam karşısında çırılçıplaktı, üzerinde topuklu ayakkabıları ve takıları dışında hiçbir şey yoktu. Ve yavaş yavaş Necati’ye doğru yürümekteydi. Böyle güzel bir vücut nasıl tarif edilebilirdi: Sütundan dahi uzun bacaklar, ince el ve ayak bilekleri, uzun bir boyun, geniş omuzlar, az kilosuna karşın yuvarlak hatlar, dimdik fışkıran göğüsler, incecik bel, göğüslerine upuzun dökülen saçlar! “Karşımdaki Afrodit mi yoksa afrodizyak mı? Aslı ne kadar güzelsin!!!” diye heceledi Necati kendi kendine. Sanki bir ömür boyu kadar uzun sürdü Aslı’nın yanına gelmesi. Necati oturduğu yerde çakılı kalmıştı. Aslı ona doğru eğilip onu öptü. Necati, ne yaptığını ve ne de yapacağını bilmeden durduğu yerde durmaya ve hareketsiz kalmaya devam etti. Aslı vücudunu Necati’ye yasladı ve onu sımsıkı kendisine çekti.

 

XXXVIII

Her şey sonuçta olacağına varır. Sonuçları etkileyeceğimiz gibi değiştirebilir miyiz gerçekten? Bizler birer kader oyuncularıyız bu hayatta. Önemli olan rollerimizi iyi becerebilmek. Hata yapmayacak mıyız? Tabi ki yapacağız. Öğrenme, rolümüzün temelini teşkil eder ve bu hatalarla beraber biz hata yapmamayı öğrenebiliriz. Bunun için yaptığımız hatalarının sonuçlarına katlanmamız gerekli, bu sonuçlarla yüzleşmek! Hatalarımızdan ders çıkarıp onları tecrübelerimiz yapmalıyız; pişman olmadığımız tecrübelerimiz. Hayat hepimize karşı acımasız olabilir. Hatta öyle olabilir ki bazılarımıza karşı daha fazla! Yine de kızmamak, hayatı lanetlememek lazım. “Kaderin içine tüküreyim” dememek lazım. Çünkü siz tükürdükçe hayatta size tükürür! Hayat ne Polyanna (Poli+Anna=Çok Anna) dır, ne de cehennemdir. Hayat yaşadığımız ve biriktirdiğimiz tecrübelerimiz ve duygularımızdır. Yapılan hatayı eleştirmek çok kolaydır ama önemli olan aynı davranışı kendimizin göstermemesi. Bu bağlamda Necati Aslı’ya daha fazla direnememiş ve Aslı’nın kollarında kendini kaybetmişti.

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..