Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İyi şanslar sevgilimi yazarken (1)

İyi şanslar sevgilimi yazarken (1)
 

Gariptir söylemesi ancak benim mesleğim yazarlık değil, biliyorsunuz ben mühendisim ve üstelik bu işten son derece zevk alarak yapan bir mühendis. Ve son zamanlarda artık mühendislikten çok yöneticilik yapan biriyim. Dolayısıyla neden bu kadar çok yazıyor, çiziyorum?

Cevap: Bir anlamda tıpkı Batman gibiyim. Belki de intikam alıyorum geçmişimden!!!

Benimkisi anlatılmayacak kadar zor ve nahoş bir hayat. İşte sırf bu yüzden bile, yazma ve anlatma ihtiyacım doğuyor çünkü insan acılarını paylaştıkça ya da kendi anlamadığı nedenler insanlar tarafından ortaya çıkarıldıkça, rahatlıyor...

Dün çok sevgili, gerçek bir dostla uzun uzadıya, gönlümüzce telefonda sohbet ettik. Konu nereden açıldıysa yaşadığımız travmalara geldi. Ve ortaya çıktı ki benim yaşadıklarımın sayısı, bir bünyenin kaldırabileceğinin çok ötesinde! Hem nicelik, hem de nitelik olarak! İşte bu yüzden yazıyorum, kendimi unutmak için!

Ancak amacım yazarken beni ortaya döküp yaşadıklarımdan kesinlikle intikam almak değil, tam tersine ben hiç bunları yaşamamışım gibi yaşayanlara doğru yaşayabilmelerini sağlamak için dersler çıkarabilmek ve bunu yaparken de hiç çaktırmamak. Böylesi tuhaf bir amel ve motivasyon benimkisi!

Bu romanda herkes Necati'yi haksız buluyordur. Amma velakin suç Necati' nin midir?

Bence ıssız adam olması kaderin bir oyunu. Ve Türkiye'de çok sayıda ıssız adam var. Ve biz zannediyoruz ki onların duyguları yok. Oysa hayır!!! Bu insanlar da son derece duygulu ve tutkulular. Ancak lisanı doğru-dürüst kullanamadıkları için kendilerini yanlış davranışlarla ifade edebiliyorlar.... Şu aralar sosyetede cereyan eden  Ayşe hanım ve Ali bey hikayesi gibi. Çünkü gerçekte Ali beyin, Ayşe hanımla ne evlenmeden önce, ne de boşandıktan sonra herhangi bir açıklaması yok.  O ölen eşine aşık biriydi bana göre!!!

Yani şunu demek istiyorum. Görünen ve bilinen ile gerçekleşen arasında korkunç farklar olabilir. Aslını da ancak yaşayanlar bilir.

Ben yazıyorum çünkü:

Yıllarca kendimi Freud gibi tamir etmeye uğraştım. O beceremeden insanlığı tamir etti. Ben ise tam olarak bilmiyorum ama içimden iyiden iyiye büyüyen kocaman bir umut var. Galiba iyileştim...

Yazıyorum çünkü tam olarak normal bir insan değilim. Yani doğa gibi değilim. Doğaya kelimelerimle hep bir çomak sokuyorum. Ve inanılmaz iyi geliyor yazmak. Yazdığım o 2 saatlerde her seferiinde kendimden öteye trans oluyorum. Şu an olduğu gibi, kuş gibi hafifliyorum.

Evet ben Hikmet bey gibi olmak istiyorum ve tanımış olduğum Murat bey gerçekten hikmet beydi. Benim sorunum Özüm'ü hiç tanımamış olmak. Umarım Ecrin'i Özüm gibi yetiştirebilirim...

Bir evvel ki yazıda belirttiğim gibi asıl roman gibi romanı emekliliğimde yazacağım ve öyle eksiksiz yazacağım ki iddia ediyorum tüm dünya bu romanı konuşacak. Kafamda halihazırda hikaye netlik kazandı. Bu romanı yazarken mühendislik kimliğimi üzerimden atmış olacağım için tüm mesaimi harcayabileceğim. İşte o zaman gerçek bir yazar gibi yazacağım.

Bugüne kadar yazdığım kişisel yazıların en sonuncusunu da bitirmiş bulunmaktayım. Bundan sonra -ne yazık ki- ben- ve geçmişim ile ilgili yazı yazamayacağım. Lakin geçmişime kalın bir perde çekme kararı aldım. Ve özelim bundan sonra tamamıyla bana ait olacak.

Sizlerle olmayı ve yazı yazmayı çok ama çok seviyorum. Yarın romanım bitiyor...

 

Görüşmek üzere...

Saygılar,

ANIL...

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..