Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

İyi ve kötü günde

İyi ve kötü günde
 

“İyi günde, kötü günde bir ömür beraberiz “ diye söz vererek başlattığımız evlilikler maalesef ekonomik, kültür farklılığı, cinsellik gibi faktörler yüzünden günden güne eriyip bitiyor. Eşlerin birbirlerine tahammül güçleri kalmadı. Günümüz ekonomisinin zor şartları altında sağlanan kazançlar bir evi geçindirmeye yetmiyor. Erkeğin kumar-içki gibi kötü alışkanlıkları ise işin cabası. Hiç bir güvencesi olmayan kadın her şeye itiraz etmeye başlıyor ve zaten aciz olan taraf dayağa tutunuyor. Dünyaya anne ve babalarının istekleri ile gelmiş olan çocuklar ise bu mutsuz aile yapısına sadece seyirci kalıyorlar. Belki bir köşeye sinmiş sesizce ağlayarak. Belki de isyan edip, kapıyı çekip giderek. Başlarına gelecek olan onca kötülüklerden habersiz. Sonuç: “Hayırsız bir eş, parasızlık ve dayak. Bu benim kaderim “diyen bir kadın .Profosyenel desteğe ihtiyacı olan sorunlu çocuklar. İşte bu ailenin çocukları Türkiye’nin geleceği. Çok yazık. Rasûllâh’ın (s.a.v.) Efendimiz “Sizin en hayırlı olanınız eşine ve çocuklarına hayırlı olanınızdır” diye buyurmaktadır. Evliklerine karşı son derece sorumsuzluk örneği olan hayırsız erkeklere , Peygamber (s.a.v.) Efendimizin bu hadîs-i şerîflerini altını çizerek hatırlatırız.
Ekonomik özgürlüğü olan kadın ise daha az fedakâr. Tek ayağı üzerinde dans edebilen bir balerin edasıyla “güçlüyüm” diyebiliyor. Erkeğin çalışan kadına karşı tutumu daha farklı. Saygılı ve ölçülü. Hayatı ortak paydada yaşamayı kabul ediyor. Eğer ilişki herhangi bir nedenden dolayı zarar görmeye başlarsa, kadın evliliğinin en civcivli anında “Tek başıma hayatın üstesinden gelebilirim” diyecek gücü buluyor ve yollarını ayırıyor. Hem de çocukları ile. Aslında bu anlamda erkeklerin daha zayıf olduğuna inanıyorum. Çünkü; kurulu bir düzenin dağılması onlar için gerçekten zor. Yaptıkları yanlışları her zaman kadının eksikliklerine –dırdır etme, baskı vs-mal ederler ama var olan düzeni de çantada keklik diye görürler.

Bir tarafta: çaresizlikten dolayı, kaderine razı olan bir kadın. Diğer tarafta; ekonomik özgürlüğünden dolayı olası kötülüklere karşı taviz vermeyen bir kadın. Bu iki tabloda üzüyor beni aslında. Neden mi? Evlilik denilen kutsal birliktelik her iki durumda da anlamını yitiriyor. Saygı-sevgi-güven denilen üç bağ kopuyor. Maneviyatın yerini maddesel değerler alıyor. Çiftler birlikteliklerinin ne denli değer taşıdığının farkına bile varamayarak hırsla yarışa giriyorlar. Üzgünüm! bu yarışta kazanan hiç yok. Kaybeden taraf ise çok. Çoklar arasında birinci ve en önemli sırayı mutsuz evliliklerin kurbanı olan çocuklarımız yer alıyor. Sağlıksız büyüyen çocuklar. Sağlam bir toplum için , sağlıklı çocuklar, olmazsa olmaz !

Târumâr olan ailelerde, çocuklar mutlaka zarar görüyorlar.Eğer, bir çıkış yolu yoksa ! Burada dikkat edilmesi gereken; çocukların gördüğü zararı en aza indirebilmek. Ebeveynler bilgili ve bilinçli olmak şartı ile çocuklarından sevgiyi ve hoşgörüyü esirgemeden onlara duygusal doygunluğu sağlamalıdırlar. Onlar yarının anne ve baba adayları olarak büyüyorlar. Biz evlilik yeminimizi-İyi ve kötü günde…diyerek başlatık. Bizden sonrakiler de öyle başlatacaklar. Dilerim hepimiz ettiğimiz bu yemini sonuna kadar korur ve yeni nesillere örnek oluruz.

Tarih : 03.08.2007 12:15:57

 
Toplam blog
: 62
: 554
Kayıt tarihi
: 11.08.07
 
 

05.09.1969 İstanbul doğumluyum. Halkla İlişkiler mezunuyum. Evliyim. 19 yaşında Cemre adında bir ..