Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

İyiler korkaktır

İyiler korkaktır
 

(Kavga)

Bir kötünün, bir iyiden sopa yediğini hayatım boyunca görmedim. Kavganın nedenini araştırmak istediğinde seni psikologa götürürler. Oysa kavgayı en iyi, sopayı yiyen ya da sopayı atan bilir. Psikolog da eğer kıçına bir iki tekme yemiş ise söyleyeceği şeyler olabilir. Çünkü kavganın bilimsel yönü yoktur; kavga kilimseldir.

Bir insan hem iyi hem de kavgacı olamaz. Çocukken iyileri Tanrı’nın, kavga edenleri de hâşâ şeytanın yarattığını düşünürdüm. Hep kavga edenler kazandığı için de hâşâ şeytanın Allahtan üstün olduğunu sanırdım. Sonra şeytanı da Allahın yarattığını öğrenince çok şaşırdım.

Kendi konumumu ise yıllar boyu belirleyemedim. Çünkü henüz aklım sarmaz iken köyde dövmediğim çocuk kalmadı. Biraz büyüyünce durum tersine döndü. Artık herkes beni dövüyordu. Büyüdükçe, akıllandıkça daha çok sopa yemeye başladım.

“Niye kavga ediyorlar? Kavga edilir mi? Ayıptır. Neyi paylaşamıyorsunuz? Kavga size ne kazandıracak?” şeklinde ve buna benzer yazan, çizen, konuşan insanlar vardır. Ticari amaçla, insanlar okusun, dinlesin, seyretsin ben de para kazanayım diye bunu yapıyorlarsa adamın ekmek parası, ne diyeceksin? Ama bir şey bildiğini sanarak aklınıza ipotek koyup doğru yanlış, düşüncelerini sizlere kabul ettirmek için bunu yapıyorlarsa ve siz de onları dinliyor, okuyor seyrediyorsanız şaşarım aklınıza. Çünkü bunlar boş kafalı kimselerdir.

İnsanlar kavga ederler. Dünyanın kanunu budur. Belki bu, olması gereken değildir ama olandır; yani gerçektir.

Hayvanlar tepişir; tos vurur, boynuz atar. Kavga kendini kanıtlamanın, kabul ettirmenin bir şeklidir. Kazandığınız zaman kesin sonuç verir. Kavganın sonucu okyanus dalgaları gibi yayılır. Dövdüğünüz kimse ve bunu görenler korkuyla ayaklarınıza kapanacak, olayı duyanlar ise artık yanınızdan selam vermeden asla geçemeyeceklerdir. Dünyada hangi başarıyı sağlarsanız sağlayın kavga kadar etkili bir sonuç alamazsınız.

Hayvanlarla insanlar arasında sanıldığı kadar fark yoktur. Çünkü insanlar da tıpkı hayvanlar gibi kendilerini kabul ettirmek için kavga ederler. Kavga nedeni diye bir şey yoktur. Hiç bir neden olmadan da, kaşının üzerinde kara var, bana niye baktın gibi sudan sebeplerle kavgalar olmuştur.

Kavgayı kötü insanlar yapar ve maalesef kötü insanların da cesaret katsayısı yüksektir. Çünkü insanı kötülüğe yönelten unsurlarla kavgaya yönelten unsurlar aynıdır. Oysa insanı iyiliğe yönelten unsurlarla kavgaya yönelten unsurlar taban tabana zıttır. İyilik kimseye zarar vermemek, kavga ise tersine zarar vermeye yöneliktir. Bir de işin içine kavgayı reddeden akıl, vicdan, duygu girince iyiler savaşı daha başlamadan kaybederler.

Kavganın sayıyla ilgisi vardır. Kötülerin sayısı çok ise iyiyi daha kolay döverler ve iyiler daha fazla sopa yerler. İyilerin sayısı fazla ise bir şey olmaz. Kötü ya da kötüler belki kavgayı bir süre daha ertelerler. Ama iyiler asla sopa yemekten kurtulamazlar.

Aslında kişideki iyilik meziyeti zayıflığın göstergesi olup sopa yemesine sebep olan bir yaratılış özelliğidir. Kişide ne varsa doğarken onunla birlikte gelir. Hayat size yırtık bir pantolon dışında hiçbir şey vermez. Yani iyi insan olup sopa yeme bir yaratılış özelliğidir. Tanrı insanları iyi ve kötü olarak yaratmıştır. Kişi daha sonra kötü olmaz. İçinde zaten kötülük genleri vardır. Yani kişi ortamını buldukça açan çiçek gibidir.

“İyi adam oldu. Doğruyu buldu. Hidayete erdi. Dürüstlüğü seçti”Bunların hepisi hikâyedir. Ama şunu diyebiliriz. Kişiler salt iyi ya da kötü değildir. İyilik ve kötülüğün karışımıdır. Ama kiminde iyilik kiminde de kötülük daha baskındır.

Kötü insanların eğitim, kontrol, ödül, ceza gibi disiplinlerle kötülük yapmamaları sağlanabilinir. Ancak salt iyi insan asla söz konusu olamaz. Dünyanın en iyi adamı ben olduğum halde birinin parasını çaldım. Hayvanlara eziyet ettim ve öldürdüm. Ve maaş aldığım işimde bilerek az çalışıp, kaytardım. Dünyada en az günah işleyen kişi benim. Çünkü zaten insanların %99 onda 9’u hayatları boyunca (sevmiyor, beğenmiyor, seçiyor, haksız yere kızıyor, aşağılıyor, korkutuyor, öldürüyor…) gibi sayısız insan hatalarından mutlaka en az birisine sahip. Bende ise hiç biri yok.(Beceriksizim, yavaşım, az tembelim, cesaretsizim…)gibi olumsuz kişilik özelliklerinden bahsetmiyorum. Belki de bende bunların hepsi var. Engel olabileceğin ama olmadığın, engel olmaya çalışmadığın, hatta bilerek yaptığın hatalarından bahsediyorum.

Bugüne kadar evliya ilan edilen kişilerin dahi benden daha az hata yapmış olabileceklerine inanmıyorum. Sanılır ki Korkut kendi reklamını yapıyor. Asla ve katta! Ben satılık mal değilim ki reklama ihtiyacım olsun. Yani herkesin hayatında en az bir kere kötülük yapma ihtimali vardır, diyorum. Yani insan iyilik ve kötülükten oluşmuştur; kimi içindeki iyiliği kontrol edemez kötülük yapar; kimi de kötü duygularını baskı altına alır, iyi insan gibi yaşar. Yani aslında iyi insan ya da kötü insan yoktur. Kendini iyilik ya da kötülük yönünde kontrol edebilen insan vardır.

Üzülerek söylemem gerekir ki bu süreçte insanlık başarılı olamamıştır. Bugün dünyada hâkimiyet kötülerin ve kötülüklerin elindedir. İyilik ve kötülükte sayının önemi yoktur. Doğrudur; dünyada altı milyar iyi, bir milyar da kötü vardır. Bir milyar kötü altı milyara hâkimdir. İstediklerini verdiğimiz için az da olsa barış içinde kuru ekmeğimizi yiyoruz. Bu, dünyada iyiliğin hâkim olduğu anlamına gelmez. İtaat ediyoruz, yalvarıyoruz, kazandığımızın yarısını onlara yani sahiplerimize veriyoruz. Onlar da biz kölelere ses çıkarmıyorlar.

Kavga bir tepki şeklidir. En etkili tepki şeklidir. Yalvar yakar günlerce işini yaptıramadığın bir memura masasına yumruğu indirdiğinde işin beş dakikada olur. Bu yöntemi seçenlerin hayatta kaybettikleri görülmemiştir.

Ben de çokça sopa yiyen akıllı insanlardanım. Benim sopa yememin nedenleri şöyledir:

*****Ortada kavgaya değecek bir şey yoktur ama karşındaki dana beyinli herif sanki vatan için savaşıyormuş gibi vurur gözünün üzerine. Ben “Niye kavga ediyoruz ya?” derken çoktan sopayı yemiş olurum. Çünkü bana göre kavganın haklı bir nedeni olmalıdır. Karşımdaki dana beyinli için bu geçerli değildir.

*****Ben gurur ve asalet gibi şeyler nedeniyle rezil olacağımı düşünür paniğe kapılırım. Karşımdakinin danalarda asalet ve gurur olmayacağı için böyle bir derdi yoktur. Ben kavga sırasında pantolonum kaysa yerin dibine girerim. O ise kıçında donu bile çıksa vurmaya devam eder.

*****Ben kavganın sonunu düşünürüm. Kavga her zaman yumrukla yapılmaz. Elinizde her şey olabilir. Üniversitede konuştuğum kıza birisi askıntı olmuş. İnşaattan bir demir aldım. Kendimi kaybetmiştim ve karşılaşınca kalın demiri kafasına indirecektim. Öğrenci yurdunda anons ettirdim. İzinli memlekete gitmiş. On beş gün sonra geldi. Ne elimde demir sopa ne de yüreğimde hiddet kalmıştı. Ben bu olay karşısında “İyi ki memlekete gitmiş” dedim. Benim yerimde kötü biri olsaydı ta memleketine gider onu orada, ya da gelince döverdi.

Sonunu düşündüğünüz kavgayı asla kazanamazsınız.

Bir alçak düşünce vardır. Ben bu nedenle ve böyle çok sopa yedim. Sizi kavgadan vazgeçirmeye çalışırlar. Kavga sırasında yatıştırıcı davranırsanız sizi överler. Kavga asla iyi niyetle önlenemez. Ve siz bu şekilde vazgeçmeye, vazgeçirmeye çalışırken zaten sopayı yersiniz. İşte bu etrafınızdaki güya sizi düşünen, güya kavga olmasın diyen alçak adamlar siz sopayı yedikten sonra sizi aşağılarlar, korkak derler. Hem sopa yersiniz hem de madara olursunuz.

Kavganın bir kuralı vardır. Karşınızdaki size darbeyi indirdiği anda artık ok yaydan çıkmıştır. Kavga sona erinceye kadar karşılık vermek zorundasınızdır. Kavga başladığı andan itibaren kavga edenler artık insan değildir. İnsansalar bile hızla insanlıktan çıkmak zorundadırlar. İnsan olarak kaldığınız sürece hem sopa yer hem de kavgayı kaybedersiniz.

Bazı kavgaların sonucu çok kötü olabilir. Hayatınızı veya sevdiklerinizi kaybedebilirsiniz. Kavga ya hiç olmamalıdır. Olmuşsa mutlaka bitirilmelidir. Kavganın acımasız kanunları vardır. Siz karıncayı bile incitmeyen dünya beyefendisi bir insansınızdır. Ama bela gelip sizi bulmuştur. İçinizdeki merhamet duygusunu hızla yok etmek zorundasınız. Aksi halde hiç hak etmediğiniz feci bir sonla karşılaşabilirsiniz. Tanrı böyle hallerde kişiye yardım etmez. Kendini koruma konusunda insanlığı, merhameti bir yana bırakıp tıpkı karşındaki acımasız katil gibi amansız bir mücadeleyle sana yönelen bu ölümcül tehlikeyi yok etmen emredilmiştir. İşte diğer insanları öldürme hak ve yetkin sadece burada vardır. Bunun dışında hangi nedenle öldürürsen öldür sen katil olursun. Ve katiller asla cennete giremezler.

Bazen iyi insanlar da ölümüne kavga ederler. Bir erkeğe karısı yanındayken, onun karısına laf atarsanız dünyanın en korkak insanı bile olsa sizi öldürebilir.

Kavgada cesaret önemlidir. Gözü karalık çok önemlidir. İnsanların çoğu onursuzdurlar. Bu nedenle denk güçlerin kavgasına çok az rastlanır. Kavgada amaç iyi dövüşmek, gücünü ortaya koymak değil galip gelmek ve karşındakini ezmek, dövmek, yok etmektir. Bu nedenle kavgada çok kalleşlik olur. Beş kişinin sana saldırdığı ve niyetlerinin kötü olduğunu anladığın anda eğer gücün yeterse onları delik deşik etmekten hiç çekinmeyeceksin. Çünkü aksi halde sen delik deşik olursun.

Kavgada delikanlılık, dürüstlük, yiğitlik sökmez. İnsanlık tarihinde bugüne kadar meydana gelen bütün kavgalarda ölenlerin %90’ı bu hataya düşenlerdir. Kavgaya karşı olduğunu söyleyen insanların büyük çoğunluğu yalancı ve sahtekârdır. Çünkü sadece iyiler kavgaya karşıdırlar ve onların da sesi çıkmaz.

Kavga konusunda bugüne kadar okuduğunuz yüz adet yazıya sırayla bakın. İddia ediyorum, hiç birisinde burada yazılı ifadeler yer almayacaktır. Yazarın görevi iyiyi savunmak değil hayatın gerçeklerini yazmaktır. Süslü cümleleriniz kişilerin hoşuna gider, siz para ve şöhret de kazanabilirsiniz. Ama yazdıklarınızdan insanlık bir şey kazanamaz.

Kız arkadaşınızın yanında kavgaya mecbur kalmanız çok büyük şansızlıktır. Çünkü ne kadar güçlü ve cesur olursanız olun dövemeyeceğiniz insanlar her zaman vardır. Hiç direnmeden sopa yerseniz kız arkadaşınızın gözünde tek kelimeyle bitersiniz. Bir erkek için sevgilisinin yanında sopa yemek ölmekle eşdeğerdir. Aslanlar gibi mücadele ettiniz ama dövüşü kaybettiniz. Bu takdirde sevgiliniz sizi döven kişiye içten içe hayranlık duyup”Ah keşke benimki böyle olsaydı” diyecek ama emin olun ki yine de sizi sevecektir. Dünyanın en büyük kahramanları bile yenilmiştirler. Napolyon’u Cezzar Ahmet Paşa perişan etmiştir. Yiğitlik yenilmemek değil, karşı koymaktır. Sopa yediğin zaman değil karşı koymadığın zaman korkak olursun.

*****Türkiye’de insanlarımızın 30 milyonu hayatlarında mutlaka başkalarından (dövüşmeden ve karşı koymadan) sopa yemişlerdir. Bunların tamamı, kötülerden(alçak ve şerefsiz insanlardan)hem sopa yemiş hem de boyun eğmiş, yalvarmış, sesini çıkarmamıştır.10 milyonu yalvarmış, yakarmış, ağlamış, para vermiş, başka şey vermiş sopadan kurtulmuştur. 10 milyonunu isteseniz de dövemezsiniz.10 milyonu bu devletsiz ülkenin sahipsiz insanlarını evire çevire her gün her gün akşam sabah dövmüşlerdir.

Yanarım yanarım da ona yanarım; bu sopa yiyen halktan birisinin hak eden yöneticilerden birini eşek sudan gelinceye kadar… Görmedim, görmeyeceğim, gözlerim açık gidecek. Sopa yemenin, küfrün, hakaretin, aşağılamanın, parasının, malının, karısının, kızının elinden alınmasının nasıl bir şey olduğunu bu ülkeyi yönetenlere göstermek… Görmedim; görmeyeceğim; gözlerim açık gidecek.

O paçavra gazetelerde halkın tanımadığı (halk Şirinyer hanımefendileri ve Tarabaya beyefendilerinden ibaret değildir), kendileri gibi entel “mirimler” ce ilahlaştırılan, köşelerde köşe olmuş, hayatlarında hiç sopa yememiş bir kısım yazarlar halkın çektiklerini asla bilemezler. Onlar için kavga romantik bir güç gösterisidir. Halk için kavga malını, parasını, onurunu, namusunu kaybettiği, hayatı boyunca işkence gördüğü bir bitmez zulümdür. Çölaşan’ların, Özkök’lerin, Barlas’ların, Ilıcak’ların, Bulaç’ların. Bayramolu’ların ve daha nicelerinin halkın yediği sopa umurlarında bile değildir. Çünkü hepsi de para güç ve şöhrete sahipler. Türkiye emniyetinin üçte biri bunları koruyor. Dahası kapılarında çifte kangal bağlı. İsteseniz de onları dövemezsiniz. Onlar da sopanın ne olduğunu bilmediklerinden sizlerin bu çok önemli sorununuzu yazmazlar. Köşelerinde, kavganın hiç olmaması ya da önlenmesi için, Mevlana ve Yunustan ezberledikleri tekerlemeler dışında tek satır bile yoktur. Zaten gazetelerinin halk tarafından okunmayışının nedeni de budur. Düşünün, ülkemizde okuma yazma bilen 60 milyon kişi var ve 100 yıllık koskoca anlı şanlı Hürriyet gazetesini sadece 400 bin kişi okuyor.

Halkın en büyük hatası kavgayı devletin önleyeceğini sanmasıdır. Behey cahil adam, körmüsün! Polis efendi kavga eden iki kişiyi tutuklamak için kavganın bitmesini bekliyor. Hapishanelerde bugün tam 100 bin kişi var. Kavga ettim de buraya girdim diyen bir kişi bulamazsın.30 milyon kişi görünmeyen güçlerden mi sopa yiyorlar? Kim dövüyor onları? Madem öyle yaz kanuna. Türkiye’de kavga etmek suç değildir, de. İnsanlar senin yüzünden sopa yiyorlar. Ben kanunlara saygılıyım, bir sorunum olursa kanunla hallederim, diyen herkes bu ülkede sopa yemiştir.

Yeniçağda, Ağaç Hareketi düzeninde başkalarını değil dövmek, hiç kimseye lan bile diyemezsin. Şikâyet falan gerekmez. Zaten oradayım. Her yerdeyim. Olayı görür görmez ensenden tuttuğum gibi seni alır götürürüm. İstersen başbakan ol, istersen mafya babası. Ne paran ne de mevkiin, şöhretin seni elimden kurtaramaz.

Türkiye’de Satürn Çağı’nın başlatılmasıyla birlikte ülkede yaşayan 70 milyon insanımızın malı, canı, onuru ve namusu devletin güvencesinde olacaktır.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..