Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

28 Şubat '07

 
Kategori
İlişkiler
 

İyilik yapmak sanattır

İyilik yapmak sanattır
 

İyilik yapabilmek bir sanattır!! İyilik yapıp da zarar görmediysen ki bu çok zordur. İyilik yaptığın kişiden minnet beklemediysen ki böyle insanlar var mıdır? Aynaya bakıp da "sen neymişsin be abi adam ellerini yaladı herkes gördü, büyüksün be abi" tarzında konuşmalar yapmıyorsan kendi kendine kimse görmese de olur yeter ki egon görsün, megaloman ol.

* Yaşlı kadın aynı köşede yıllardır çiçek satıyordu. Yakınlarda bir şirkette çalışan genç adam her öğlen yaşlı kadına bir demet çiçek için gerekli parayı veriyor ancak çiçeği almadan gidiyordu. Bu olay yaklaşık iki yıl devam etti. Her öğlen genç adam geldi, bir demet çiçek parasını verdi, çiçeği almadan gitti.

İki yıl sonra bir öğlen yine genç adam kadının yanına gitti, konuşmadan bir demet çiçeğin parasını verdi. Genç adam tam gidecekken çiçekçi kadın seslendi

"Bayım siz çok iyi ve düzenli bir müşterimsiniz’" dedi. "Ancak, bu para yeterli değil çiçeğe zam geldi."

İşte böylesine, yapıldığı ilk günden itibaren bir görev hissiyle sahiplenilen iyilik içgüdüsü karşı taraftan mecburiyet olarak algılanmıştır. Yapılan iyiliğin devamlılığı eninde sonunda iyiliği yapanı "mecburiyet kör kuyusunun" başına dikmektedir.

** Bir adam, bir ayıyı, bir ejderhanın elinden kurtarır. Ayı gördüğü bu iyilik karşısında o adamanın peşini bırakmaz. Tıpkı sadık bir köpek gibi adamı izlemeye başlar. Bir gün adam hastalanıp yatağa düştü. Ayı da başında beklemeye başladı.

Adamı ziyarete gelen biri "Bu ayının senin yanında ne işi var?" diye sordu.

Adam da ejderhadan ayının kurtulma öyküsünü anlattı . Ziyarete gelen adam ise anlatılanları dinledikten sonra kendi düşüncesini söyledi;

"Sevginin ne olduğunu bilmeyen akılsız birinin dostluğu, düşmanlıktan beterdir, sen bu ayıya güvenme, ne yapacağı hiç belli olmaz" dedi.

Adam ise bu düşünceye katılmadığını üstelik hayvanın kendisini çok sevdiğini ve ayıya güvendiğini söyledi..

Adam günler sonra bir gün uyuya kaldı bir ağacın gölgesinde. Bir sinek gelip adamın yüzüne kondu. Ayı onu kovaladı. Ayı kovaladı sinek geri geldi. Buna sinirlenen ayı koca bir kaya parçasını aldı, uyuyan adamın yüzüne konan sineği öldürmek için kayayı hızla fırlattı. Kaya adamın yüzünü parçalayıp beynini dağıttı. Böylece ayı iyilik yapayım derken adamın ölümüne sebep verdi.

İşte düşüncesizce yapılan bir iyilik; kötülük kadar ters etkili olabilir. Kişileri kırmadan, gücendirmeden iyilik yapılabilmesi için sınırları çizebilmeli, nerde duracağımızı hesap edebilmeliyiz. Ne yazık ki, hikayedeki ayı gibi iyilik yaparken - çoğu zaman yaptığımızı sanarak- ölçüyü ve sınırı her daim gözetemiyoruz. İyiliğin yapılan kişiye zarar vermeden onu incitmeden yapılabilmesi gereklidir.

*** Hintli bir adam suda bata çıka giden bir akrep görür. Onu kurtarmaya karar verir, parmağını uzatır ama akrep onu sokar. Hintli tekrar akrebi sudan kurtarmaya çalışır ama akrep yeniden onu sokar.

Yakınlarında olanları gören birisi, ona sürekli onu sokmaya çalışan akrebi kurtarmaya çalışmaktan vazgeçmesini söyler. Ama Hintli adam şöyle der;

"Sokmak akrebin doğasında var. Benim doğamda ise sevmek var. Neden sokmak akrebin doğasında var diye kendi doğamda olan sevmekten vazgeçeyim?"

Sevmekten asla vazgeçmeyin, iyilik sevgiyle ve bir zorunluluk hissetmeden yapılabilinirse gerçek güzelliğine kavuşur. İyi olmak zorunda değiliz yeter ki kötü olmayalım...

Yazımda sizlere aktarmış olduğum hikayeler Bütün Dünya adlı dergiden alınmıştır.Bilgilerinize…

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..